Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        "Mumbai Başkonsolosumuz Ceylan Özen..." diye cümleye başlasam, pek çoğunuzun "Bu Mumbai da neresi? Afrika'da mı?" diye soracağınızı tahmin ediyorum. O zaman biz, bilinen adıyla Bombay diyelim... Bombay, Hindistan'ın Maharaştra eyaletinin başkenti, ülkenin en büyük, dünyanın ise 3. en büyük şehri... Hint sinemasının kalbinin attığı Bollywood'un da burada olduğunu hatırlatalım da cümbüşü anlayın artık. Ceylan Özen Erişen ise iki yıl önce Başkonsolos olarak bu renkli bölgeye atanmış ve kendisi Hint-Türk ilişkilerini geliştirmek için elinden geleni yapmaya başlamış.

        Geçenlerde katıldığı bir davette Hindistan'ın ileri gelenleriyle bu ilişkilerin gelişmesine yardımcı olacak fikirlerden bahsederken, içlerinden bir kısmı "Biz Burhan Öçal'ı çok seviyoruz" demişler. Ceylan Hanım da Öçal'ı tanıdığını söyleyince etrafı bir heyecan sarmış ki sormayın. Ve derhal dünyaca ünlü perküsyon sanatçımızı Mumbai'ye getirmek için kollar sıvanmış...

        ÖÇAL KONUKLARI COŞTURDU

        Şimdi gelin 28 Ekim gününe dönelim ve His Highness Raj Rajeshwar Saramad-i-Raja-i-Hind Maharajadhiraja Maharaja Shri Gaj Sınghjı II Sahib Bahadur, Maharaja of Marwar' ın sarayında olanlara bir göz atalım. Korkmayın bu Mumbai kralının resmi adı,ona kısaca Shri Gaj Singhjı II diyorlar. Efendim, Burhan Öçal ve grubu İstanbul Oriental Ensemble, Mick Jagger'ın patronu olduğu Jodhpur Müzik Festivali kapsamında bu 'teferruatlı isimli' kralın sarayında sahneye çıkıp muhteşem bir konser vermiş. Burhan'ın ritmi konukları öylesine coşturmuş ki, millet kral filan dinlemeyip ayağa fırlamış ve dakikalarca dans etmiş. Bunu gören Öçal da sahnedeyken bir anda repertuarını değiştirip hep eğlenceli ve hızlı parçalar çalmaya başlamış. Konser sonunda davetliler adet gereği koşup kralın eteklerini öpmüşler.

        Bu seremoninin ardından Kral Shri Gaj Sınghjı II, tahtından kalkıp Öçal'ın yanına gelince Burhan ne yapacağını şaşırmış, heyecandan eli ayağına dolaşmış. Bu durumda nasıl bir protokol izlemesi gerektiğini düşünen ünlü müzisyen sonradan farketmiş ki majestelerinin amacı sadece onu tebrik etmekmiş. O gece sarayın otele çevrilen bölümünde kalan Öçal ertesi gün de Mumbai sosyetesinin katıldığı bir davette sahneye çıkmış ve yeniden ortalığı yıkmış geçmiş. Hatta ertesi gün gazetelerde 'İstanbul Mumbai'ya geldi' başlığı altında hem perküsyonun sihirbazına hem de Başkonsolos Ceylan Hanım'a teşekkürlere yer verilmiş. Bu arada pek çok konser teklifi daha alan 'Maharaja'nın favorisi' Öçal "Kısmetse seneye geliriz artık" diyormuş.

        Angelina'dan iyi haber var...

        Kaç gündür yoktu ortalıkta. Bütün tantanasına rağmen özlemişim hergeleyi. Sabah kapı deliler gibi çalmaya başlayınca anladım ki gelmiş bizimki. Koşup açınca şaştım kaldım. Kafasında bir Lakers şapkası, elinde kendinden büyük bir bavul... "İnsan dediğin kuş misali, çat burada, çat kapı arkasında" dedi burnu havada bir şekilde... Sonra ayağının tersiyle kapıyı pat diye kapatmasıyla benim de kafasına pat diye bir şaplak atmam aynı ana denk geldi. "N'erdesin lan kaç gündür" dedim "Hem kafandaki o komik şey de ne?" Yere düşen şapkayı nazik bir hareketle alırken "Aşk olsun abi... Lakers şapkası. L.A'in en kral basket takımı..." "L.A'de kim?" dedim. "Oha... Los Angeles tabii... Benim ikinci adresim de diyebilirsin artık..." diye cevap verdi. Bu yaratığı aklım almıyor. Hem parasızlıktan kıvranır, aç karnını biz doyururuz, hem de göz açıp kapayıncaya kadar Amerikalara gidip döner. "Valla dünyayı Türkler basmış" dedi kendini bir koltuğun üzerine atarken... "Onlardan kaçıp bir iki gün kafamızı dinleyelim dedim... Gittim L.A'in en kral lokantasına. Bir baktım yan masada bir Türk oturuyor... Ama yanında kim var biliyor musun?" "Bir başka Türk..." "Hayır efendim, adam resmen Rade Serbedzija ile sohbet ediyordu..."

        TÜRKİYE'YE HABER GÖNDERDİ

        Rade Serbedzija... Son olarak Angelina Jolie’nin yapımcılığını üstlendiği ‘In the Land of Blood and Honey’de oynayan aktör. Bizim Gargamel’in masasının yanına düşmüş ha... “Çok ballısın, biraz kulak kabartsaydın bari” dedim. “Kabartmaz olur muyum... Neler duydum!” dedi. Bir süre önce National Enquirer Gazetesi Jolie’nin Hepatit C’ye yakalandığını iddia etmişti malumunuz. Angelina 43 kiloya düşmüş, geçmişte eroin kullandığı için bu hastalığı kapmış filan. Dedikodu deyip geçecektik ama aynı gazete daha önce Steve Jobs’ın da 6 hafta içinde öleceğini yazıp hedefi 12’den vurduğu için şüpheler

        artmıştı tabii... Gargamel’in duyduğuna göre hepsi palavraymış. Yan masadaki Rade, Türk arkadaşına, “Angelina dedikodulara çok üzülüyor. Bana da Türkiye’ye gidersen beni temsilen sapasağlam olduğumu söyle dedi” diyormuş. Angelina’nın dileğini Rade’den önce biz duyurmuş olalım. Tabii yine Gargamel sayesinde. İnterkontinental dedikoducu kerata...

        NOT: Efendim tabii ki Angelina Rade’ye turp gibiyim derken “I am like a turnip” gibi bir ifade kullanmamış. O bizim Gargamel’in konuşmayı aktarış şekli. Kıssadan hisse, nasıl ifade etmişse etmiş, Angelina sağlığının yerinde olduğunu söylemiş... İster turp gibi olsun, ister havuç, ister pancar...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar