Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bugün üniversitelerde 2017-2018 akademik yılının ilk günü. Geçen yıl da yapılan törenlerde ilk dersi ben verseydim hayali ile bir yazı yayınlamıştım, bu yıl da bunu gelenek haline getirip tekrar bir “ilk ders” yazısı paylaşmak istedim. Yazımın ana temasını özetlemek gerekirse, ikinci dalga feminizmin önemli sloganlarından “özel olan politiktir” diyerek sadece feminizmi değil hepimizi kapsayan ve toplumda eşitsizliği yaratan yapılardan bahsetmek istiyorum.

        Son yıllarda kadın sivil toplum hareketinin içinde daha fazla rol aldıkça feminizmin mesajının bazen de yanlış anlaşıldığı veya tamamen kadın hakları savunuculuğuna dönüştürüldüğünü gözlemlemekteyim.

        **************

        YAZI YAYINLADI

        1960’lı yılların sonunda ikinci dalga feministlerden Amerikalı Carol Hanish “özel olan politiktir” diyerek bir yazı yayınladı. Yazının özünde Hanish cinsellik, görüntü, kürtaj, çocuk bakımı, ev işi dağılımı gibi konuların sadece kişisel konular olmadığını ve hepsinin politik birer problem olduğunun altını çizdi. Aksu Bora bir yazısında buna “yatak odası siyaseti” demişti. Kişisel olan politiktir dediğinizde aslında yatak odasının bile politik bir yer olduğu söylüyorsunuz. İşte tam bu noktada yine Aksu Bora’nın deyimiyle “sağduyulu feminizm” olarak problemleri politik olarak ele almak yerine sadece toplumsal olarak ele alıp farklı kampanyalarla uğraşırken politik mücadeleyi unutmak, yani feminizmi sadece kadın hakları savunuculuğuna indirgemek bu sorunları yok etmek için gereken perspektifi geliştirmenizi engelleyebiliyor. Önemli olan eşitsizliği ortaya çıkaran toplumsal gerçeklerin nasıl kurulduğu, nasıl ilerlediği, kimlerin bu ilişkilerden yarar sağladığını anlamaktır. İşte feminizm bizlere bunu sağlar.

        Bu eşitsiz ilişkiler ne zaman doğar, nasıl ilerler, kimler çıkar sağlar, kadınlar arasında sınıf, etnik, dini ve diğer farklılıklar nasıl hiyerarşiler yaratır – bunların hepsine ışık tutmaya çalışan feminizm ideolojisinin belki de bu açıdan en güzel özetidir “özel olan politiktir” söylemi.

        Özel olan politiktir” dediğinizde sadece geleneksel politikaları sorgulamıyorsunuz, aynı zamanda içinde yaşadığınız sistemi değiştirmeye çalışıyorsunuz. Pınar Selek’in bir yazısında belirttiği gibi bunu yapmak bugüne kadar bize sunulan felsefeyi, tarihi, bilimi, hukuku, araştırma yöntemlerini, bellek oluşturma biçimlerini, sanatı ve imgeleri tekrar düşünmek ve bu sorgulama sonucunda toplumsal yaşamda bir devrim yaratmaya çalışmak demektir. Devlet, kapitalizm, doğa ile olan ilişkilerimiz, milliyetçilik, militarizm, heteroseksizm – “özel olan politiktir” dediğinizde tüm bu kavramları tekrar değerlendiriyorsunuz, bu da sadece kadınlar için değil erkekler dahil tüm toplum için yeni ve gerçek anlamda eşit ilişkilerin kurulması demek. Yoksa siz bu sistemin tüm erkeklere de mi eşit davrandığını düşünüyordunuz?

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar