Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son günlerde adalet yürüyüşünü basından takip etmişsinizdir. Demokrasi gibi adalet de çok sık kullanılan ama aslında bu kadar sık kullanıldığı için içi boşaltılan terimlerimizden.

        Farklı siyasi bakış açılarından tutun, farklı spor takımlarına kadar insanların kutuplaşmış olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Hak, hukuk, demokrasi ve adalet gibi terimlerin herkes tarafından kendi grubunun çıkarına göre tanımlandığı, “diğer” olarak gördüğü tarafı da kendi şartlarına zorla da olsa uydurmaya çalıştığı bir anlayış hakim.

        İşte tam böyle bir dönemde adalet yürüyüşüne birbirinden yapı ve siyasi görüş olarak farklı kadın örgütleri “erkek adalet değil gerçek adalet” istiyoruz demek için katıldı.

        Neden adalet değil de erkek adalet diyoruz diye merak edenleriniz olabilir. Farkındaysanız ülkemizde her gün öldürülen, şiddet gören, işsiz kalan, toplum tarafından dışlanan kadınların haberleri olağan hale geldi. Genelde failler ya cezasız kalmakta ya da indirilmiş cezalar almakta. İçinde yaşadığımız sistem bazen failin kendisi: kız çocukları eğitim alamıyorsa, erken yaşta evlenmeye ve çocuk doğurmaya zorlanılıyorsa, sırf kadın oldukları için işe alınmıyorsa buradaki fail kim? Kadınlara adaletsizliği yaşatanların başında ataerkil yapı, kültür, sistemi değiştirmek için yeterince önem vermeyen kurumsal yapılar ve yönetim anlayışı gelmekte.

        UTANCI TAŞIMAZ

        Ataerkil yapı, anlayış ve kurumlar kadınlar mağdur olduğunda genelde suçları erkek adalete uygun bir şekilde “gerekçelendirirler”: kadının o suçu hak etmek için ne giydiği, ne içtiği, nerede kimlerle olduğu, “erkek gururuna” nasıl hakaret ettiği – bunların hepsi sorgulanır. Maalesef toplumda bir kadına tecavüz etmek tecavüze uğramanın getirdiği utancı taşımaz. Bu yüzden erkek şiddeti diyoruz çünkü kökünde ayrımcılık ve eşitsizlik yatar.

        Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda, gerçek eşitliğin var olmadığı bir yerde adaletten söz etmek mümkün müdür? Adalet herkes için, kadınlar neden ayrıcalık istiyor diye sorgulayanlar sistemi tamamen erkek egemen yapılarla yorumladıklarından kendi yaşadıkları mağduriyetleri adaletsizlik olarak görürler, kadınların ikinci sınıf vatandaş konumlarını ise olağan ve kabul edilebilir olarak değerlendirirler. İşte tam bu düşünce tarzını değiştirmek için kadınlar adalet yürüyüşüne katıldı. Herhangi bir siyasi çıkar veya bakış açısını temsil etmeksizin, eşit koşullarda, eşit fırsatlara ve haklara sahip olmak istedikleri için kadınlar meydanlardaydı.

        Biz kadınlar her gün gerek özel alanda gerek kamusal alanda adalet için mücadele etmekteyiz. Bazılarımız bunu cam tavanları kırarak, bazılarımız kanaat önderliğiyle toplumda söz sahibi olarak, bazılarımız sahada çalışan aktivistler olarak, bazılarımız akademik araştırmalar yaparak, bazılarımız da kadın olarak her şeye rağmen bu koşullarda hayatta kalarak erkek egemen sisteme direnmekteyiz.

        Adalet bizim hakkımız ve bu mücadelemiz toplumumuza sadece erkekler için işleyen değil tüm bireyler için geçerli bir adalet getirecektir.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar