Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Huysuzum da huysuzum sevgili okuyucular. Geçen hafta en az 3 ayrı işletmeyle hizmet veya tavırları yüzünden sıkıntı yaşadım, peşini bırakmadım ve sonucunda küçük de olsa bazı şeyleri değiştirdim. Son yıllarda etrafımdaki kadınlara bakıyorum, çoğumuz aynı durumda. Tüketici haklarından belediye hizmetlerine kadar, kadınlar her yerde haklarını talep ediyor ve sonunda “huysuz” kadın etiketini de yiyorlar.

        Kordon’da bir restorana tek bir kadın olarak gidiyorum, beni en ücra köşeye oturtuyorlar çünkü bir kadın olarak benim ne kadar harcayacağıma göre sınıflandırıyorlar.

        ERKEĞE YAPMAZLAR

        Bir erkek tek başına gitse böyle bir şeye maruz kalmaz. Bu ne rezalet diye sesimi çıkarıyorum, ağzımın tadı kaçıyor ama emin olun ki benden sonra bir kadın tek başına oraya gidince onu en arkaya oturtmadan önce bir daha düşünüyorlar. Başka bir restoranda iftarda oruç tutanlara özel ikramlar, tutmayanlara 2 roka ikram ediyorlar, şirket sahibine kadar ulaşıyorum – çünkü inançlar ve ibadet yüzünden müşteri ödüllendirilemez ve ayrımcı muameleye maruz kalamaz diyorum, restoranda geleneksel Ramazan ikramları tüm müşterilere (ibadete bakmaksızın) yapılmaya başlanıyor.

        Başka bir yerden bir ürün alıyorum, ürün arızalanıyor, şirket yasaları dışında davranıyor ve ürünü iade etmesi gereken süreyi geçiriyor sonra da git Marko Paşa’ya durumunu anlat diyor. Ben de Marko Paşa görevini gördükleri zannettikleri ama aslında çok işe yarayan Tüketici Hakem Heyeti’ne gidiyorum, 6 ay sonra kazanıyorum, şirket bir ürün sattığında ürünün arkasında durmadığı zaman başına gelecekleri öğreniyor.

        YOKSA BU DÜNYA DEĞİŞMEZ

        Geçen yıl Donald Trump ABD Başkanlık seçimleri sırasında haklarını savunduğu için Hillary Clinton’a “nasty woman”, yani edepsiz veya huysuz kadın olarak kullandığımız ifadeyle hitap etmişti. Sonrasında çoğu kadın ben de huysuz kadınım diyerek meydanlara çıktı. Kadınlar hayatı zaten eşitsizlik ve haksızlıkla mücadele ile geçtiğinden sisteme en ufak bir karşı çıkarsanız zaten huysuz etiketini yersiniz.

        Seçme seçilme, eşit iş için eşit ücret hakkı, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe, kadınlara karşı ayrımcılığın yok edilmesi, ev içi şiddet diye üstünü örtmeye çalıştıkları şiddetin politik bir durum olarak değerlendirilmesi, cinsiyetçi yaklaşımlarla mücadele edilmesi – hepsini huysuz kadınlar davaları haline getirdikleri için dünyada değişim oldu. Harvard Üniversitesi’nden kadın çalışmaları profesörü Caroline Light’a göre “huysuz kadın” eril toplum tarafından kendine biçilen yerde olmayı reddeden, erkek otoritesine meydan okuyan kadın olarak tanımlanabilir ve tarihi de sömürgecilik dönemine kadar dayanır.

        Uzun lafın kısası, biz mücadele ederken “ay ne huysuz kadınmış” diyorlar ya – hiç mi hiç alınmıyorum, huysuz kadınlarımız olmasa bu dünya değişmez. Evet, doğrudur huysuzum da huysuzum, üzerime afiyet...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar