Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Burada temel sorun istatistiklerin bizi güzel göstermesi değil, istatistiklerin gerçek durumumuzu, gerçeğe en yakın şekilde görebilmemize yardımcı olup olmadığıdır. İstatistik hesaplarının güzel veya kötü olması, gerçek durumu değiştirmez. İstatistiklerde yapılacak düzenlemeleri tam haliyle görünceye kadar bir yorumda bulunmak yanlış olur. Başbakan Yardımcısı Babacan’ın söyledikleri kadarıyla olası düzenlemeler ve etkileri üzerine şunlar söylenebilir:

        DIŞ TİCARET: Babacan, TÜİK’in yapacağı değişikliklerin ihracatı daha yüksek ithalatı daha az göstereceğini söylüyor. Yeni hesabın ihracatı nasıl yüksek göstereceği konusunda bir bilgi yok. İthalatta ise asgari fiyat uygulaması nedeniyle bazı malların ucuz ithal edilse bile gümrükte daha yüksek olan asgari ücret üzerinden kaydedilerek vergilendirildiği söyleniyor. Bu uygulama değişecekse, alınan verginin de düşürülmesi gerekecek. Ancak buradaki değişikliklerin, tıpkı İran’a altın ihracatının yarattığı tartışma, kafa karışıklığı ve güven sorgulamasına yol açma riski de var.

        CARİ AÇIK: Cari açık, yeni hesapla hem dış ticaret açığı azalacağı için hem de turizm hesaplarında yapılacak değişiklikle gelirler daha yüksek hesaplanacağı için azalmış gözükecek. Yani gerçek durum değişmeyecek ama hesap değişecek. Yeni hesabın daha gerçekçi olup olmadığını yöntemleri açıklandığında göreceğiz.

        ENFLASYON: Anlaşıldığı kadarıyla mevsimlik ürünlerdeki yüksek aylık fiyat oynamalarının enflasyon hesabına törpülenerek girmesinin yolu aranıyor. TÜİK geçen yıl, aylık ortalama fiyat hesabında geometrik ortalamaya geçerek ay içindeki uç fiyatların etkisini yumuşattı. Ancak mevsimlik ürün fiyatlarındaki oynama ortadan kalkmayacağına göre vatandaşın hissettiği enflasyon ile TÜİK’in enflasyonu arasındaki fark daha da açılmış olacak ve itibar kaybına yol açacak. TÜİK, bu dalgalanmaların etkisini ayıklamak için 9 çeşit çekirdek enflasyon göstergesi yayınlarken böyle bir değişikliğe gerek de yok. Kaldı ki bu yöntem, aylık enflasyonda oynaklığı azaltsa da yıllık enflasyonu çok değiştirmez.

        İŞSİZLİK: Yapılacak değişiklikle muhtemelen işsiz sayılmak için son 3 ayda iş aramış olma şartı, 4 haftaya indirilecek. Böylece işsiz sayısı ve işsizlik oranı, durumda hiçbir değişiklik olmadan hesapta düşmüş olacak. Örneğin 100 kişiden sadece 45’i istihdam edilirken 55 kişi çalışmıyor olsun. Şimdiki hesaba göre son 3 ayda bu 55 kişinin 4’ü iş aramışsa işsizlik oranı yüzde 8.16 olur. Son 3 ayda iş aramış olanların sadece 3’ü son 4 haftada iş arama faaliyetinde bulunmuşsa yeni hesaba göre işsizlik oranı yüzde 6.25’e düşecek. Böyle bir değişiklik, TÜİK’in zaten en fazla tartışılan çalışması olan işsizlik verilerine olan güveni daha da azaltabilir. Görüldüğü gibi istatistikleri güzelleştirelim derken, istatistikleri ve TÜİK’in güvenirliğinin zarar görmesi gibi ciddi bir risk de var. Bu riskin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği yapılacak değişikliklerin, bilimsel dayanaklarının ne kadar sağlam olduğuna ve kamuoyunu ikna edecek şeffaflıkla açıklanabilmesine bağlı.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar