Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ALMANYA’DAYIM. Televizyonu bir açtım, karşımda çırılçıplak insanlar... “Acaba yanlış bir tuşa mı bastım, bir şifreli yayına mı girdim?” diye paniklerken yanımdakiler duruma açıklık getirdi. Ulusal bir kanal olan RTL’yi açmış, ‘Adem Havva’yı Arıyor’ (Adam Sucht Eva) adlı şov programına denk gelmişim.

        KIYAFETLE GÖRÜNCE VAZGEÇTİLER

        7 erkek ve 7 kadından oluşan yarışmacılar, tüm eşyalarını teknede bırakıp bir adaya çırılçıplak yüzüyor ve bu adada kendilerine eş (!) arıyorlar.

        Eğer birbirlerini beğenirlerse bir buluşma organize ediliyor ve burada ilk kez birbirlerini kıyafetle görüyorlar. (İzlediğim bölümde yarışmacılar birbirlerini kıyafetle görünce birliktelikten vazgeçtiler, çok güldüm.)

        Yarışma, biraz ‘Gelinim Olur musun’, biraz ‘Survivor’, biraz ‘Ünlüler Çiftliği’ karması gibi. Çünkü yarışmacılar eski şöhretler, az ünlüler...

        ‘BENİMLE SEVİŞİR MİSİN?’ YAKINDIR

        Buradaki mantık ‘beni en doğal halimle gör’müş. Yok artık, hepimiz mi görelim! Televizyonculuk reyting için çıldırmış. ‘Benimle Sevişir misin?’e ramak kalmış. Eminim yakında onu da yaparlar.

        *************

        TÜRKLER EĞLENİYOR

        ALMANYA’DA saat 18.00-19.00 oldu mu sokakta in cin top oynuyor. “Hafta sonu insanlar dışarı çıkmıyor mu?” dedim. Çıkıyormuş ve hatta gece bir Türk partisi varmış.

        “Hadi gidip bakalım” dedik. Hannover’de gece kulüplerinin olduğu bölgede, bir kumarhanenin üst katında düzenlenen ‘Elit- Gece Keyfi’ partisine gittik.

        Buralarda herkesin tanıdığı DJ Alper Usluer ve DJ Serkan Erkal kabinde. Demet Akalın’dan ‘Türkan’lar, Ferhat Göçer’den ‘Ayrılsak Ölürüz Biz’ler burada hâlâ çok popüler.

        Düğün salonu mantığıyla planlanan partide, kadınlar sahne önünde ayaklarında topuklu ayakkabı, omuzlarında asılı gece çantalarıyla dans ediyorlardı. Gözünde güneş gözlüğüyle dans eden hanımı da gördükten sonra gönül rahatlığıyla “Hadi buradan gidelim” dedim.

        *************

        SÜRPRİZLİ MEKÂN DEDİĞİN BÖYLE OLUR

        ŞİMDİ İstanbul’da yeraltı mekânları moda ya, âlâsını Almanya’da gördüm. Anlatıyorum...

        Gece yarısı Milano adlı köhne bir İtalyan restoranının önündeyiz. Kapıda bodyguard’lar duruyor ama restoranda in cin top oynuyor. Yanımdakilere güvenip giriyorum içeri. Restoranın sonuna kadar ilerleyip yangın merdiveninden iniyoruz. Bir anda bir başka mekân çıkıyor karşımıza. Ortada bir bar ve koltuklarda oturan 5-6 kişi. Tam bir hayal kırıklığı...

        Bardan içkimizi alıyoruz. Ben oturmak için koltuk bakarken yanımdakiler “Hadi” diyor. Tuvaletlere açılır gibi duran dar bir kapıdan daha geçiyoruz ve bir anda 1500 kişilik Space Age 79’un içindeyiz.

        Gizli Kalsın desem değil, 45’lik desem değil, Scotch desem o da değil. Sanki üçünün iyi bir karışımı...

        Ve bir anda 80’lere ışınlanmış gibiyim.

        28 YAŞINDAN KÜÇÜKLER GİREMEZ

        Ortadaki yanarlı dönerli kocaman disko topu mekânı iyice kitsch’leştirmiş. İnsanlar 80’lerin şarkılarıyla dans ederken öğreniyorum ki mevzu müşterilere tam da bunu hissettirmekmiş. Hikâyesi ilginç... 80’lerin başında, büyük kulüplere direnememiş burası. İçindeki tüm malzemesiyle birlikte kapısına kilit vurulmuş. Tam 30 yıl sonra yeniden açmaya karar vermişler ancak tek bir sandalyenin bile yeri değiştirilmemiş, içeriye tek bir çivi çakılmamış. O yılların bardaklarıyla servis yapılıyor hâlâ.

        Görgüsüzlüklere mahal vermemek ve 80’lerin ruhunu yaşatmak için 28 yaşından küçükleri içeri almama kararı almışlar.

        Sadece cuma ve cumartesi geceleri açık olan diskodan çıkarken, Michael Jackson şarkıları söylüyor ve “Walkman’imi nereye koydum acaba?” diye düşünüyordum.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar