Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BODRUM’DA bu hafta sonu Kitap Kahve Günleri’nin ikincisi düzenlenecek. 26-27 Mayıs’ta Hilmi Uran Meydanı, 28 Mayıs’ta Turgutreis Akçaalan Halk Kütüphanesi’nde gerçekleşecek bu etkinlik beni heyecanlandırıyor çünkü Bodrum’da yaşayan üç kadın yazarın, Ayser Özbulut, Serap Gökalp ve Nuran Yüksel’in tamamen kişisel çabalarıyla hayata geçiyor. Bodrumlu 17 yazarın yanı sıra şairler, karikatüristler, ressamlar da Kitap Kahve Günleri’nde olacak, kitaplar imzalanacak, söyleşiler yapılacak. Çocuklar için mandala atölyeleri düzenlenecek. Ve en önemlisi, etkinliklere katılan tüm çocuklara ve gençlere ‘Nutuk’ hediye edilecek.

        Nerede o divaneler?

        ‘Divane’ diyerek hayatımıza giren ve baş köşesine oturan Yaşar 4 yıl aradan sonra çıkardığı ‘Şehir Yalnızlığı’ albümünde ‘Döndüm de herkese baktım nerede o eski divaneler’ diyerek hem kendisine hem de dönemin aşklarına görderme yapıyor. Bu kez söz yazarı olarak Murat Güneş ile çalışan ve 12 şarkılık albümünün tek bir şarkısında kendi sözlerine yer veren Yaşar’a egolu davranmadığı ve ille de kendi şarkılarımı söyleyeceğim diye tutturan diğer isimler gibi olmadığı için teşekkür ederim. Sayesinde son yılların en iyi albümünü dinliyorum.

        Gastronomi seyahatinde hayatta kalma sanatı

        ÇOK isterdim ama maalesef benden bir ‘gurme’, bir ‘tadım insanı’ çıkamıyor. Nerede var pizza, makarna, mantı, pide, tencere yemeği onun peşindeyim. Karidesin, ıstakozun, ördeğin vs. tadını bile bilmiyorum. Bir yandan da gastronomi organizasyonlarının içinde olmaya bayılıyorum çünkü tablo gibi hazırlanan yiyeceklere, özene bezene yapılan servise ve o masanın etrafında yer alan insanların gustosuna hayranım.

        GÖZÜN DOYUYOR YA KARNIN?

        Geçen hafta sonu Food and Travel Dergisi’nin yayın yönetmeni Ebru Erke’nin Bodrum Nikki Beach Resort’ta düzenlediği üç günlük Bodrum Gastroweekend by Sen Pellegrino etkinliğine giderken de aslında karnımı değil gözümü doyuracağımı biliyordum. Etrafımdakiler, etkinliğin şefleri Kaan Sakarya ve Derin Arıbaş dünyanın dört bir yanından gelen malzemelerle sundukları ‘çiğ mercan salatalık gazpacho’, ‘uykuluğa sarılı süt kuzu kokoreç harissa sosu ile’, ‘a la plancha karides’ üzerine türlü yorumlar yapıp bu ‘lezzet şöleni’nin şeflerini tebrik ederken ben kimseye belli etmeden o masada yaşama savaşı veriyordum. Eğer siz de benim gibi damak zevki ‘bir tuhaf’ insanlardansanız ama bu tür organizasyonlarda bulunmayı da istiyorsanız, şu aşağıdaki tüyolarımın hayat kurtardığını unutmayın.

        1- Garsonlarla ilişkiniz iyi olacak. Ekmekleri, zeytinyağını ilk size getirecek ve önünüzden hiç eksik etmeyecek.

        2- Eşsiz bir görsellikle yapılan sunumda, tabağı bir süre önünüzde tutup seyredecek sonra da çatalla bir iki karıştıracaksınız. Ardından, garson ‘afiyet olsun’ diye servisi önünüzden hızlıca alacak.

        3- Bulunduğunuz yerde kendinize ‘sözü geçen’ bir hedef belirleyeceksiniz. Bu seyahatteki hedefim beach’in Genel Müdürü Tuncay Senli idi. Kendinizi ona iyice acındıracaksınız ki, mutfakta adı fiyakalı ne pişerse masadakilerin anlamayacağı şekilde size aynısının sebzelisini, peynirlisini vs. yaptırıp servis ettirsin.

        4- “Ben esas personel yemeğini merak ediyorum” da çok iyi numaradır. Personel yemeği her zaman hayat kurtarır.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar