Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dünya Kupası hayali bir kez daha gerçekleşmedi. Milli Takım özelinde yaşanılanlar 600 sayfalık bir roman gibi... Sonu hüsranla biten; çekişme, kavga, hıyanet, para, silah, kumar, kadın... Ne ararsan var bu ‘ihanet’ adlı romanda... Üstelik gerçek, hem de nasıl!..

        Neresinden tutarsanız tutun, elinizde kalıyor. Üzülmemek elde değil. Futbol sevgisi ülkemizde en üst düzeyde. Herkesi tek amaca odaklandıran, birleştiren müthiş bir eğlence. Hatta eğlenceden öte tutku. Kimine göre aşk, kimine göre sevgi. Ya da var olma duygusu...

        Bizden sayıca az, ekonomisi güçlü küçük ülkeler karşısında alınan yenilgiler, soruları da getiriyor ister istemez.

        Neden başarılı olamıyoruz? Uluslararası alanlarda yaşadığımız hezimetler bir kader mi?..

        Dünyanın en gelişmiş statları bizde. Modern antrenman tesisleri neredeyse ülkenin her yanında pıtrak gibi artmış. Malzeme derseniz, en iyisi var. Para, istemediğin kadar...

        PEKİ SORUN NEREDE?

        İşte, ‘ihanet’ adlı roman da yaşanılanları bize layık görenleri hala baş tacı edişimizdir. Gerçekleri görmemektir inatla... “Böyle gelmiş, böyle gider” anlayışını yıkamayışımızdır...

        Yıllarca temel sorunu haykıranlara kulak kapattık. Sistemsizlikten, üretememekten yakınanları, “Altyapı” diyenleri duymadık. Sevgimizi de abarttık, kızgınlığımızı da...

        Şimdi; kaçan Dünya Kupası serüveninin perişanlığını, pişmanlığını yaşıyoruz...

        BECERİKSİZLİK ve RUHSUZLUK

        Aslında bu sonucu yaratanlar belli. Beceriksiz yönetimlerin hataları tüm çıplaklığıyla ortada. Anlamsız kararlar, hatalı seçimler, yanlış kadrolar, motivasyon eksikliği, vizyonsuzluk... Hatta ruhsuzluk... Tüm bunlar, ülke sporunu ‘candan sevenler’ tarafından yazıldı, söylendi...

        “Yerli mi, yabancı mı?” tartışması gündemdeki yerini koruyor. Takımlarda yabancı sayısının çokluğu ister istemez bir sorun haline geldi... Milli Takım’ın sorumluluğuna getirilen 72 yaşındaki Mircea Lucescu, çelişkili açıklamalarını sürdürmeye devam ediyor. Bir anlamda kendini kurtarma derdinde. Yaptığı hataları örtmek için hedef şaşırtıyor...

        Bu andan itibaren geçmişi irdelemenin bir faydası da anlamı da yok.

        Geleceği planlamak zorundayız. Federasyon (görevde kalırsa) bir adım atmak zorunda. Yarınları nasıl inşa edeceğimizin planını, projesini şimdiden yapmalı. Yoksa, aynı senaryoyu daha çok izleriz.

        **************

        CESUR YÜREKLER

        Ampute Futbol Milli Takımı, Avrupa şampiyonu oldu. Futbolun beşiği sayılan İngiltere’yi yenerek büyük bir başarıya imza attılar. Stadı dolduran 40 bin seyircinin desteği, coşkusu görülmeye değerdi. Koltuk değnekleriyle topun peşinden koşmaları, attıkları şutlar, paslar parmak ısırttı. Ne kadar övsek, verdikleri mücadelenin yanında az kalır... Parayla ölçülemeyecek bir değerdir bu şampiyonluk...

        Gazetemiz Habertürk, şampiyonları birinci sayfa manşetine taşıyarak tüm gazetelerin önüne geçti. Başarının anlamını ve değerini, ‘Cesur yürekler’ başlığıyla bir kez daha onurlandırdı... Spor sayfalarımız birer tablo güzelliğindeydi... Ayrıca, maçları yayınlayan TRT’yi de tebrik etmeliyiz. Şampiyonluk öyküsünü, yalnız ülkemizin her evine değil tüm dünyaya yaydığı için.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar