Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri; toplumun kanayan yarasıdır. Bu kanamayı durdurmada ve yarayı iyileştirmede devlete, yargıya, sivil toplum örgütlerine, yerel yönetimlere ve özellikle de; erkeklere büyük sorumluluk düşmektedir.

        Unutmayalım ki; kadına yönelik şiddetin, tacizin, tecavüzün ve katliamın odağında erkekler vardır. Bu arada; devletin tüm organlarıyla “olmazsa olmaz” temel görevlerinden biri de; yurttaşlarının ve nüfusumuzun yarasını oluşturan kadınların can güvenliğini ve “korkusuz” yaşama hakkını “güvence” altına almaktır.

        Öte yandan; kocaları tarafından sistematik şiddet gören kadınların “intihar” ettiği de; bir başka gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. 25 Kasım “Dünyada Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü”dür.

        Kadın platformu, kadın dernekleri 25 Kasım Cumartesi günü, kadın cinayetlerine karşı mücadelede “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz” sloganıyla etkinlikler düzenlediler.

        25 Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü” kapsamında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu tarafından Alsancak Vasfı Çınar Meydanı’nda düzenlenen açılış program ve yürüyüşe Türkegül Kocaoğlu’nun yanı sıra tanınmış sanatçı Füsun Demirel de destek verdi. Ayrıca; İzmir Büyükşehir Belediyesi medyada, televizyon kanallarında yayınlanan duyurularla ‘spot’larla destek verdi.

        Kocaoğlu’nu ve bu konudaki çalışma arkadaşlarını kamu yararını ve kadınların yaşama hakkını önceleyen sosyal sorumluluk anlayışından ötürü kutluyorum.

        ŞİDDET ERKEKLİK Mİ?

        Kadın Platformu’nun verilerine göre; 2017’nin Ekim ayına kadarki 10 aylık sürede, 339 kadın katledildi. Sadece Ekim ayında 40 kadın öldürüldü. Bu sayı 2016’nın tamamında 328’di. 2017’nin 10 aylık döneminde boşandığı, ayrılmak istediği, ya da evlilik teklifini reddettiği erkekler tarafından katledilen kadınların oranı %23. Öte yandan; 2017’nin Ekim ayına kadar meydana gelen kadın cinayetinin %26’sı adliye önü, okul çıkışı, otobüs durağı, sokak ortası gibi alanlarda yaşandı. Ayrıca; 11 kadın da çıkarttıkları koruma kararına rağmen katledildi. Bunun anlamı; devlet, kadını koruyamıyor.

        Öte yandan; devletin çeşitli kurumları, kadın cinayetleri konusunda birbirinden farklı istatistikler veriyorlar. Örneğin; Adalet Bakanlığı’na göre; 2009’da 953, İçişleri Bakanlığı’na göre 324, Aile Bakanlığı’na göre de 171 kadın katledildi. Bu rakamların hangisi gerçek?

        Üzerinde durulması gereken bir önemli konu da yargı kararları. Mahkemeler; “namus” cinayetlerinde “iyi hal indirimi”nin yanında, ayrıca “sadakat indirimi”de uyguluyor, katili sokağa bırakıyor. Bu karar; kadın cinayetlerini “caydırmak” bir yana, “teşvik etmek”ten başka bir şey değil. Sonuç olarak: Kadın cinayetleri konusunda ciddi adımların atılmadığı, tedbirlerin alınmadığı görülüyor.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar