Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İzmir; iklim koşulları, doğal güzelliği, denize ve tatil yerlerine olan yakınlığı, yaşam koşullarının kolaylığı, özgürlük ve hoşgörü ortamı dolayısıyla “ilgi odağı” haline gelerek özellikle son yıllarda, başta İstanbul olmak üzere birçok İlden yoğun göç almaktadır.

        Bu sürecin doğal sonucu; konut ihtiyacı olmuştur. Konut sektöründe bazı müteahhitlerin de, İzmir’de yaşamayı tercih edenlerin konut ihtiyacını “fırsata dönüştürdükleri” görülmektedir.

        Bu arada; inşaat yapılacak alanlar azaldığı için arsa fiyatları “fahiş” derecede artmış, ekonominin de “makro” dengeleri bozulduğundan faiz ve enflasyon artmış, bunun sonucunda da inşaatın metrekare birim fiyatı maliyeti de yükselmiştir.

        Bir taraftan konut ihtiyacı artarken, konut maliyeti yükselirken diğer yandan da; ev sahibi olmak isteyen vatandaşları “yüksek kâr vaadiyle” kandıran yap-satçı müteahhitler türemiştir.

        Öte yandan; hane halkının tasarruf açısından “kârlı yatırım” olarak konutu görmesi; bu “fırsatçı” yap-satçıların iştahını kabartmıştır. Böylece; iyi niyetle ev sahibi olmak isteyen yurttaşın “tuzağa düşmemek” için gereğinden fazla “duyarlı” olacağı yeni bir süreç başlamıştır.

        Ayrıca; yap-satçı fırsatçı müteahhitler, yüzde 50-80’e varan oranda kat karşılığı sözleşme yapıp, ev alacaklara da yüzde 50-60 oranında kârlı bir yatırım yapacaklarını vaat ederek kendi aralarında “kıran kırana” bir rekabete giriyorlar.

        Bu yap-satçılar; ellerindeki “kıt kaynak”la işçi alacaklarını, vergi ve sigorta primlerini ödeyemiyorlar, bu kez de “hileli” yollara başvuruyorlar.

        HER YOLU DENİYORLAR

        Konut sektöründe oluşan bu olumsuz yapı; hem temiz duygularla ev sahibi olmak isteyenler açısından bir “tehdit” oluyor, hem de sağlıksız, kalitesiz, fiziki altyapısı eksik, çevre düzenlemesi ve sosyal donatı alanları olmayan konutların üretilmesine neden oluyor. Bir yandan vatandaş tuzağa düşürülüyor, diğer yandan da sağlıksız kentleşmeye yeni bir halka ekleniyor. Yüksek kâr elde etmeye alışmış fırsatçıların kullandığı yöntemde; “aldatma” ve “hile”ye dayanıyor. Fırsatçılar, “aldatıcı” reklamlarla konut satışı yapmaya çalışıyorlar, satamayınca bu kez de, ellerinde kalan konutları nakde çevirmek için “mal takası” olan “barter” denilen yönteme başvuruyorlar.

        Bu sistemle “muvazaalı” şekilde yakınları adına konut kredisi kullandırıyorlar, kredi çıkmazsa bu kez de inşaatın her alanında üretim yapan taşeronlar arasında “daire takası”yla işi çevirmeye çalışıyorlar.

        Yetkisiz, bilgisiz, fırsatçı kişilerin yap-satçı olarak sektöre girip “niteliksiz” konut üretmesi, konutları satamaması ve konutların bir yıl içinde yüzde 50-60 oranında değerleneceği “kandırmaca”sıyla kabak vatandaşın başında patlıyor.

        Oysa; Sermaye Piyasası Kurulu’ndan lisanslı değerlendirme şirketlerince düzenlenen ekspertiz raporlarında, bir yıl içinde konutun yüzde 50-60 oranında değerlenmesinin mümkün olmayacağı belirtilmektedir. Sonuç olarak: Konut alacak vatandaş uyanık olsun, fırsatçıların tuzağına düşmesin.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar