Dar gelirli kiraya çalışıyor...

Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK)nun “2016 yılı Hane halkı Tüketim Harcaması” verilerine göre; dar ve sabit gelirliler konut taksiti ve kiraya çalışıyor, emeklilerin maaşının üçte biri de kiraya gidiyor.

TUİK’in rakamları vatandaşın gelirinin yüzde 25.2’sinin konut taksiti ve kiraya, yüzde 19.5’inin gıda harcamasına, yüzde 18.2’sinin de ulaşım harcamalarına gittiğini ve böylece; gıda, konut ve ulaşım harcamalarının toplam tüketim harcamaları içindeki payının yüzde 62.9’u bulduğunu gösteriyor.

Konut ve kira harcamalarının genel tüketim harcamalarında “ilk sıra”yı aldığı görülüyor.

Öte yandan; halkımızın ana gelir kaynağı maaş, ücret, emekli ödemeleri ve sosyal ödemelerden oluşuyor. Böyle olunca da; vatandaşın gözü, kulağı maaş, ücret artışı ile emekli ve sosyal ödemelerdeki artışa çevriliyor.

Bu arada; TUİK’in rakamları incelendiğinde özellikle alt gelir grubunun kazancının kira, gıda ve ulaşım gibi temel harcamalara gittiği anlaşılıyor.

Bunun yanında; vatandaşın, gelişmişliğin ve kaliteli yaşamın göstergesi olan sağlık harcaması yüzde 2, eğitim harcaması yüzde 2.3, eğlence ve kültür hizmeti harcaması da yüzde 2.8 oluyor.

BORCUMUZ ARTIYOR

Ekonomi bir çarkın dişlerine benzer. Dişlerden birinde problem varsa; çark sağlıklı dönmez.

Ekonomide iç tüketim ve ihracat artarsa; üretim de artar. Üretimin artması; yatırım ve istihdamın artmasına yol açar. Bu sürecin son aşaması da; büyüme ve refahın yükselmesidir. Ancak; halk, gelirinin büyük bölümünü tüketime harcarsa; tasarruflar azalır. Oluşan tasarruf açığını kapatmak için de dışarıdan borçlanmak zorunda kalınılır.

Bu nokta da; siyasi iktidara düşen görev; üretimi, yatırımı ve istihdamı artıracak tedbirleri almak, gelir dağılımı çarpıklığını gidermek ve refahı tabana yaymaktır.

Bir o kadar da önemli olan; dar ve sabit gelirlilerin konuta erişimini kolaylaştıracak uygulanabilir önlemleri vakit geçirmeden almaktır.

Sonuç olarak: Üretmeden tüketmek; borçla yaşamaktır.