Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dream TV’nin en sevilen sunucularından biriydi Birsen Birdir. Bacaklarının güzelliği ile meşhurdu. Yurdun bütün müzisyenleri ile defalarca röportaj yapmış, ülkeye gelen bütün yabancı müzisyenlerle arkadaş olmuştu. 2 sene önce bu eğlenceli hayatı bırakıp ABD, San Francisco’ya gitti. Seyahat gerekçesi eğitimdi ama okulda Bryan Thompson ile tanıştı ve âşık oldu. Hemen evlendiler. Bryan, bizim Türk erkekleri gibi “Korkuyorum, hazır değilim, beklentilerin çok” gibi klişelere kaçmadı, âşık olduğu kadını bırakmadı. Evliliklerinin birinci senesinde Türkiye’ye geldiler ve birlikte “Beach Party” programını yapmaya başladılar. 20 Temmuz’dan bu yana Türkiye’nin sahillerini, antik kentlerini gezip güzelliklerini Dream TV ve TV 2 ekranlarına taşıyorlar. Bu neşeli çiftten birbirleriyle röportaj yapmalarını istedik. Sonuç: Birsen tabii ki Bryan’dan çok konuştu!

        Bryan’dan Birsen’e: ‘En çok neyi özledin?’

        Özlemiş misin kamera önünde olmayı?

        Evet! Biliyorsun aslında hiç o kadar uzaklaşmamıştım. Amerika’da bir yandan Dream TV diğer yandan California televizyonlarında yayınlanan Sidewalks Entertainment adlı bir eğlence programı için röportajlar yapıyordum. Bir de seni de konuk ettiğim video blogum “Up in San Francisco” var. Ama bu yoğun tempoyu, kıpır kıpır bir program çekmeyi çok özlemişim.

        Peki durup dururken bu fikir nereden aklına geldi?

        Dream TV’ye bir şeyler yapmayı hiç bırakmamıştım, soğuk bir San Francisco akşamında Türkiye’de yazı ne kadar özlediğimi hatırladım, sonra “Ay yaz olsa da gitsek” derken bir anda fikir aklıma geldi.

        Beni nasıl bulaştırdın bu işe?

        Sen zaten oyuncusun, kameralara çok alışkınsın, çok acayip bir enerjin var. Beach Party’ye çok uyarsın diye düşündüm.

        Beach Party’ye dair en sevdiğin...

        Seninle kamera önünde olmanın dışında tarihi yerleri ziyaret etmek nefis bir his benim için. Tüm tarihi kalıntıları hem seninle gezmek hem de mütemadiyen bir öğrenme sürecinde olmak bu programa dair en sevdiğim şey.

        Hiç ‘Ben nasıl bıraktım işimi gücümü’ diyor musun içinden? Doğru söyle!

        E bazen diyorum tabii. Ama sonra sana bakıyorum ve hemen hatırlıyorum niye bıraktığımı.

        En çok neyi özlemişsin peki?

        Ailemin dışında arkadaşlarımla spontane buluşmalar veya 3 kişi gece dışarı çıkıp geceyi 15 kişi tamamlamayı. Renkliliği, İstanbul’un eşsiz dokusunu, kendine has kaosunu, sokak köpeklerini... Bir tek politikayı özlememişim.

        Benim orada tanıdığım Birsen’den biraz başka bir kadın var burada karşımda. Niye böyle?

        Bilmem. Hep bir koşturmaca var burada, zaman daha hızlı. Çok alışkın olduğum ama bir süre uzak kaldığım, karmaşayla bütünleşmiş bir düzene geri dönüyorum şu an. Bir süre sonra yine sakinleşir, yavaşlarım belki

        Birsen’den Bryan’a: ‘Benimle çalışmak nasıl?’

        Peki sen söyle bakalım, memnun musun seni bu işe bulaştırdığıma?

        Evet! Fikri ilk söylediğinde bir an delirdiğini düşünmüştüm ama şimdi anlıyorum nasıl bunu hayal ettiğini. Çok mutlu ve memnunum, iyi ki yapmışız.

        Sevdin yani ülkemi?

        Çok! Bu kadar seveceğimi tahmin etmiyordum açık söyleyeyim.

        En çok nesini sevdin?

        Yemeklerini, insanını, en çok da senin aileni, arkadaşlarını sevdim. Çalıştığımız ekibi sevdim. Bana sabırla herkesin Türkçe öğretmesini sevdim. Daha önce gördüğüm hiçbir şeye benzememesini, beni hep şaşırtmasını sevdim. Buradaki meyvenin sebzenin tadının çok lezzetli olmasını sevdim. İstanbul’un San Francisco’ya çok benzemesini, bir o kadar da hiç benzememesini sevdim. Tarihi dokusunu, mimarisini, Yerebatan Sarnıcı’nı sevdim ve bir de hareketli gece hayatını sevdim.

        Benimle çalışmak nasıl peki?

        Başta biraz endişelenmiştin... Çok değil aslında. Sadece okul projelerinden hatırlıyorum ne kadar detaycı ve mükkemeliyetçi olduğunu. Bence epey iyi bir öngörün var ve ekibin işini çok kolaylaştırıyorsun. Bir de hiç bitmeyen enerjin hepimizi çok canlı tutuyor. Bence çok şanslıyım seninle çalıştığım için.

        Amerika’da programı internet üzerinden veya aplikasyondan izleyen arkadaşların neler söyledi?

        En çok kısa zamanda Türkçe konuşmama şaşırdılar. Bir de Türkiye nin bu kadar güzel olduğunu bilmediklerini söylediler. Pek çoğu seneye yazın buraya gelmek istiyor. Ve aslında çok azını gördüler. Bence en çok Fethiye büyüleyecek onları.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar