Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin yeni yıldan itibaren yüzde 40 artacağının açıklanması tartışma yarattı. Öyle görünüyor ki, bu tartışmalar kısa bir süre içinde sönüp gidecek, vatandaş da yeni yıldan itibaren gidip tıpış tıpış vergisini ödeyecek.

        Ya da ödemeyip çıkarılacak olan ilk büyük af paketini bekleyecek, birikmiş diğer borçlarıyla birlikte çok düşük faizle taksitlendirecek.

        Tabii bu arada vergisini öde(ye)mediği için aracının fenni muayenesini yaptırmayacak. Trafikteki Allah’a emanet araç sayısı biraz daha artacak.

        Motorlu Taşıtlar Vergisi bu şekliyle alınmaya devam ettiği sürece tartışılmaya devam edecektir. Bu yüzden motorlu araçlar üzerindeki diğer vergiler olduğu gibi kalsa bile, MTV’nin düzenlenmesi bir süre sonra kendiliğinden şart hale gelecektir.

        Motorlu Taşıtlar Vergisi AB ülkelerinde de hiç düşük değil. Ama uygulama biçimi tamamen farklı. Bizdekinin de o şekle dönüşebilmesi için bir dizi değişiklik yapılması gerekiyor. Otomobil Distribütörleri Derneği ve Otomotiv Sanayi Derneği yıllardır bu konuda raporlar hazırlayıp nasıl olması gerektiğini anlatıyorlar ama tekrar etmekte bir beis yok, edelim.

        Temiz, zombilerden arınmış, sağlıklı bir trafik için elbette otomobillerden önce sürücülerin ‘değişmesi’ gerekiyor. Ama ona gelinceye kadar şunların da yapılması şart:

        1- Vergilendirmenin çevreyi kirletmeyle ilgili kriterlere bağlanması.

        2- Çevreyi daha az kirleten aracın daha düşük, daha fazla kirletenin daha yüksek vergilendirilmesi.

        3- Yeni ve daha çevreci araçların daha yüksek, eski ve hem çevreyi hem de trafik güvenliğini tehdit eden araçların daha yüksek vergilendirilmesi.

        Peki, bunlar yapılırsa ne olur?

        Bir kere yaşı kemale ermiş araçlar sırf lüks bir markaya ait diye anormal paralara satılamaz. Çünkü satın alan bilir ki, bu araca her yıl satın alırken ödediği kadar vergi ödeyecektir.

        İkincisi eski araç vergiyle cazip olmaktan çıkacağı için, yeni araçlara talep artar, pazar canlanır.

        Görece yeni araçlardan oluşan trafikte teknik yetersizlikten kaynaklanan kazalar azalır.

        Herhangi bir normu bile olmayan araçlar trafikten çekildikçe özellikle büyük şehirlerde yoğun trafik saatlerinde oluşan kirlilik azalır.

        En önemlisi memlekette çevreye daha az zarar verecek araç üretimi özendirilmiş olur.

        Çoğu okur hatırlamaz, 1980’lerin ortalarında Türkiye’de taksilerin taksimetre açması imkânsız gibiydi, bir gecede düzenlendi, bağırış çağırış arasında hızla uygulamaya kondu.

        “Eski araca yüksek vergi koyarak aracını köyünde bağına bahçesine gitmek için kullanan vatandaşı kızdırır, oy kaybederiz” diye düşünen olursa, onun da çözümü basit. Bu tip kullanılan araçlara özel plaka verilir ve büyük trafiğe girmeleri engellenir olur biter.

        Eğer Türkiye’nin otomobil parkında sahiden üzüm yenmek isteniyorsa, otomobil derneklerine kulak vermek ve bir an önce önlem almak gerekir. Yok, maksat kümesteki kazların nasılsa kısa bir süre sonra yeniden çıkan tüylerini yolmaksa, o zaman sözü Özdemir Erdoğan’a bırakıp, ‘Hayal bunlar’ şarkısını dinleriz, olur biter.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar