Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yirmi yıl kadar önce Türkiye’de dizel denince akla önce otobüsler, kamyonlar, traktörler ve minibüsler gelirdi. Daha eski yıllarda minibüsler bile benzinliydi. Hatta o yıllarda askerlik yapanlar, personel taşımada kullanılan benzinli otobüsleri de hatırlarlar; Amerikan ordusundan çıkmaydılar.

        Bugün şu son zamanlarda çok tartışılan “dizel”in geleceği hakkındaki tartışmaları ve otomobilin gelecek 10 yıl içinde nereye doğru nasıl bir gelişme içinde olacağını yazmaya gayret edeceğim.

        Yirmi yıl kadar önce dizel sevilmezdi. Bizdeki dizel otomobiller, 50 NC kamyonet motoruyla dizele dönüştürülmüş Aksaray-Taksim dolmuşlarıyla, Bakırköy-Bostancı arası çalışan Audi’lerdi. Benzinli araçların çok havalı olduğu yıllardı. Araçlar karbüratörlü, benzin ucuz, tüketim ise kimsenin umurunda değildi.

        Sonra bir devrim oldu. Enjeksiyon benzinlide de kullanılmaya başlandı. Ama Fiat buna “common rail” diye anılan yepyeni bir sistemle cevap verdi. Kısa sürede bütün markalar, lüks otomobillerinde dahi dizel kullanmaya başladı. Uzun süre, gürültülü, kirli bulunan dizel, temizlenip sessizleşince, premium segmente terfi ediverdi. Ama saltanatı çok uzun sürmedi.

        Yeni bin yılın ilk çeyreği bitmeden, dizelin tarihe karışacağına ilişkin sağlam belirtiler var. En azından binek araçların büyük bir bölümü için öyle olacağı kesin gibi.

        Sadece Türkiye’de değil, dizelin pek sevilmediği ABD’de bile ciddi miktarda dizel otomobil satan Volkswagen markası, 2020 yılından itibaren dizele veda etmeye hazırlanıyor. Volkswagen dizel konusunda “ayıplı” ilan edilmiş bir marka. Ama markayı ayıplı ilan edenler tüketicilerden çok düşük beyanla vergi kaçırıldığını iddia eden devletler. Çünkü “emisyon skandalı”na rağmen markanın satışlarında öyle aman aman bir gerileme gözlenmedi. Bugün yılda 10 milyon üretim yapan VW buna rağmen 2025 yılından itibaren toplam satışlarının yüzde 30’unun elektrikli araçlar olacağını bugünden açıkladı.

        Elektrikli ve hibrit araçların bu hızda yaygınlaşmasının en önemli nedeni devletlerin artık araçların tek başına sebep olduğu kirlilikle birlikte markaların fabrikalarından çıkan araçların sebep olduğu toplam emisyona da bakmaları.

        Türkiye’ye gelelim. 2019’da yola çıkacağı söylenen yerli ve milli markamızın elektrikli olacağını biliyoruz. Yani zamanın ruhuna uygun bir motoru olacak. Büyük markaların menzili 600 kilometrelere kadar çıkardığı biliniyor, öyleyse bizimki de öyle olmak zorunda.

        Ama hâlâ aracın hangi sınıfta olacağını, yatırımı kimin yapacağını, 10 milyonluk büyük markalarla nasıl rekabet edeceğini ve neden, 7 yıldan bu yana konuşulduğu halde hâlâ sadece sözde kaldığını bilmiyoruz.

        Zaman hızlı geçiyor, köklü markaların elleri armut toplamıyor, aklı başında herkes Türkiye’nin de bu işin içinde olması gerektiğini düşünüyor ama bizim projemiz yıllardır sadece seçim zamanları raftan inip o şenlik bitince tekrar rafa kalkıyor.

        Muhabbet güzel, ama tren de çok hızlı, biraz daha binmezsek kaçacak. Üstelik elektrikli, saatte 1000 kilometre ile uzaklaşacak bu istasyondan.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar