Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye Gümrük Birliği’ne imza atmış bu gelişme özellikle otomotiv endüstrisindeki küçük üreticileri tedirgin etmişti. 1994 yılında Toyota’nın Türkiye’de üretime başlaması pek çok açıdan önemliydi. Ama en çok da yan sanayiciler açısından hayatiydi. Gerçi Japonların kılı kırk yarıyor, Türk yan sanayicilerin fabrikaya parça verebilmesi için devenin hendekten atlaması gerekiyordu ama yan sanayicilerimiz deveyi atlatmayı başarıyordu.

        Toyota’nın Corolla’yı Türkiye’de üretmesi yeni bir dönemin de başlangıcıydı. Türkiye’ye daha eski yıllarda gelmiş olan diğer markalar o güne kadar eski kalıplardan, bir önceki nesil araçlarını üretirken, Japonlar yeni nesil bir otomobilin üretimine karar vermişlerdi. Hedef sadece iç pazara değil, aynı zamanda ihracat pazarlarına da satmaktı.

        Bu rekabeti de harekete geçirdi ve Türkiye o tarihten itibaren dünyadaki sayılı otomotiv ülkelerinden biri haline geldi. “Markamız mı var, nereden çıkarıyorsun bunu?” diyecek olanlara hemen yanda, üstte duran habere bakmalarını öneririm. Türkiye bu yıl 27 milyar dolarlık otomotiv ihracatı planlıyor. Üstelik bunun yarısını yan sanayicilerimiz yapıyor.

        Bu uzun girişi yaptım çünkü geçen hafta Avrupa’da söz sahibi saygın bir otomotiv yayınında Toyota’nın sadece Türkiye’de üreterek Avrupa’ya ihraç ettiği yeni C-HR’la ilgili bir yazı okudum.

        Yazının hemen başında Toyota’nın Türkiye’de ürettiği yeni kompakt SUV’unun akılda biraz zor kalan adına ve sıra dışı tasarımına rağmen Avrupa’da ciddi bir başarı elde ettiği yazıyordu.

        Otomobilin özellikle gençlerin beğenisini kazandığı ve yılın ilk çeyreğindeki 31 bin 88 adetlik satışıyla pazarda, bu segmentin güçlü oyuncuları Nissan Qashqai, Ford Kuga ve Peugeot 3008’in biraz arkasında, Renault Kadjar ve Seat Ateca’nın önünde bir yer bulduğundan söz ediliyordu. Toyota 2017’de Avrupa pazarında bu yıl 100 bin araç satmayı hedefliyordu. Ama artan taleple birlikte bekleme sırası da uzayınca, bu rakamı 110 bin adete çıkardı. Bu Adapazarı’nda daha fazla istihdam ve kapasite kullanımı anlamına geliyor.

        Hülasa; Türkiye otomotivde montaj yaptığı dönemleri 25 sene kadar geride bıraktı. Artık dünyada söz sahibi bir endüstrisi var. Üstelik bu seviyeye Türk mühendisleri ve işçilerinin emeğiyle geldi. Dünyanın önde gelen otomotiv ülkelerine mühendislik, bilgi ve yönetici ihraç etmeye başladı.

        Fena bir noktada değiliz yani, tarihe not düşelim istedim.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar