Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İstanbul’da sisli, yağmurlu ve soğuk bir havayı geride bırakıp önce müthiş soğuk Amsterdam için yola revan oldum. Ardından Karayip Adaları’ndan Hollanda Krallığı”na bağlı olan Curaçao’ya, sıcağa uçtum. KLM Havayolları’nın jumbosu Boeing 747-400 ile yaptığım seyahat yaklaşık 9 saat 45 dakika sürdü. Bu uzun uçuşta Türk Hava Yolları kalitesini, hizmetini, ikramlarını kaç defa aradım, tahmin bile edemezsiniz. Seyahatimin pudra şekeri kıvamındaki kumsallarda, turkuaz rengi sularda ve sıcak havasına rağmen kendine has hafif rüzgârıyla bunaltmayan bir atmosferde bitmesi ise tüm yorgunluğumu, yolculuk stresini unutturdu. Zaten uçağımız deniz kıyısındaki Curaçao (Kurasao) Havalimanı’na yaklaşırken ada kendini anlatmaya başlamıştı.

        Popülasyonun çoğunluğu AfroCaribbean olan tropikal adanın sıcaklığı ortalama 26-28 derece. Yıl boyunca ılık ve güneşli. Corendon Travel ve Curaçao Turizm Ofisi’nin rehberliğinde adanın görülebilecek her yerine gitmeye çalıştık. Adanın keşfine şirketin bu sene satın alıp gruba dahil ettiği konakladığım Livingstone Jan Thiel Resort Hotel’den başladım. Tek ve 2 katlı villa, apart, süit ve bungalov odalardan oluşan yeşillikler içindeki tesis, kendi ismiyle anılan adanın dalış da yapılan en popüler plajının yanında. Turizm ofisi yetkilileriyle iki ayrı konsepte hizmet veren; Hilton ve Kunuku otellerini de dolaştım. Her tesisin tarzı farklı. Aday, daha çok Hollanda, Almanya, İskandinav, Kanada, Amerika ve Kolombiya’dan insanlar tercih ediyor. Yılın 365 günü tatil için gelinebilecek bir ada, ama yoğunluk sezonu Hollanda’nın tatil günleriyle ilgili bir durum. Hollandalı bir turist düşük sezonda, uçak ve konaklama dahil 600-700 Euro’ya bir hafta tatil yapabiliyor. Yüksek sezonda (aralık-şubat) ise bu rakam 1500 ile 1700 Euro arasında değişiyor. Hatırlatayım; bu rakamlar Hollanda vatandaşları için ve adaya Schengen vizesiyle gidiliyor. Şimdi hazırsanız Curaçao’yu tura çıkalım.

        UNESCO’LU BAŞKENT WILLEMSTAD

        Karayipler’in güneybatısında yer alan 444 kilometrekare alana sahip ada, 5-14 km arasında değişen genişlikte ve 61 kilometre uzunlukta. Ancak bazı saatlerde trafik yoğunluğu yaşanıyor. Hollanda Kraliyeti’ne bağlı olan ada, 10 Ekim 2010’da özerkliği ilan etmiş. UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan ve gezilmesi müthiş keyifli olan başkent Willemstad ise Avrupalı bir Karayip şehri. 160 bin nüfuslu adada 50’den fazla farklı milletten insan yaşıyor. Yerli vatandaşları ise Hollandalı ve Avrupa Birliği pasaportu taşıyor. Nüfusun yüzde 80’i Katolik, gerisi ise Protestan, Yahudi ve Müslüman gibi çeşitli dini topluluklardan oluşuyor.

        DÜNYANIN EN UZUN DUBALI KÖPRÜSÜ

        Willemstad; Punda (nokta anlamında ilk kurulan yer) ve Otrabanda (sonra kurulan öteki yaka) olmak üzere iki bölümden oluşuyor. İki yakayı aradan geçen kanal ayırıyor. Ada okyanus değil, deniz adası, fırtınaları da yok ve her mevsim yüzmeye ve dalmaya müsait. 1634’te Hollandalıların İspanyollardan ele geçirdiği Punda’da, Hollanda mimarisine özgü daha tarihi bir atmosferi varken, Otrabanda’ya günümüzün Latin Amerika havası hâkim. Ve bu iki yakayı birbirine bağlayan Kraliçe Emma Köprüsü de dubalar üzerinde açılıp kapanma özelliğiyle dünyanın en uzunu olarak biliniyor. Köprü günün belli saatlerinde gemilerin geçişi sebebiyle belli bir süre kapanıyor. Ancak Curaçao’da bu köprüden geçip pastel tonlardaki binaların oluşturduğu manzara mutlaka izlenmeli.

        İLGİNÇ DOĞA VE FARKLI TATLAR

        Curaçao’da tropikal hayvanlar, rengârenk kuşlar, denizinde hiç görmediğiniz ilginç balıklar yaşıyor. Hatta ben oradayken denizlerinde 30 farklı canlı türü tespit edildiği haberi gazetelerde yer aldı. Adanın bitki örtüsü, topoğrafik yapısı ve faunası da ilginç. Kaktüsler, palmiyeler ve özellikle aloe-verası meşhur. Adada meraklıları için özel aloe turları yapılıyor. Katıldığım bir turla ben de ‘aloe’yi daha yakından tanıdım. Burada üretim yapılıp hem mamul hem de hammadde olarak dünyaya pazarlanıyor.

        Curaçao’da yemek anlamında bir sıkıntı çekmezsiniz. Hem dünya mutfağından örnekler var, hem de yerel yemekler güzel. Tavuklu ve deniz ürünlü yemekleri popüler. Zaten birçok restoran da lokal ve dünya mutfakları sunuyor.

        EN POPÜLER MEKÂNLARI

        Riffort bölgesi tarihi ve sanatsal atmosferiyle UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiş. Bugünde restoranları, mağazaları, casino’su ve gece hayatıyla en uğrak yer halini almış durumda. Jan Thiel Beach bölgesi ise birbirinden şık restoran, bar, eğlenceli beach club ve mağazalarıyla dikkat çekiyor. Curaçao Seaquarium, açık su sistemi yani deniz suyunun doğal haliyle pompalanmasıyla yaşamını sürdürüyor. Ayrıca çeşitli türde balık ve deniz canlılarını beslemek, onlara dokunmak ve seyretmek için oluşturulan doğal dalış alanlarıyla, denizaslanı, yunus gösterileri ve müzesiyle görülmesi gereken bir yer. Adada aynı zamanda dünyanın en büyük ikinci devekuşu çiftliği; ‘Ostrich Farm’ yer alıyor. Bu çiftlikte özel rehberle birlikte devekuşları hakkında hemen her şeyi öğrenmeniz mümkün. Ayrıca timsah ve göbekli domuz gibi Afrika’ya özgü başka hayvanları ve kuşları da görebilirsiniz. Hatta 200 kg kadar mukavemeti olduğu belirtilen bir devekuşu yumurtasının üzerine çıkıp dayanıklılığını da test edebilirsiniz. Ben test ettim.

        ATV / BUGGY VE ALOE TURU

        Şehrin içini, kenar mahallelerini, doğasını daha yakından tanımak istiyorsanız, Buggy veya ATV ile tur yapmak da mümkün. Gerçekten bu turlarla gördüğüm yerleri, ne araçlarla görebildim, ne de denizden yaptığım katamaran turuyla keşfedebildim. İmkân varsa, tavsiye edilir.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar