Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Uçak yolcularının en fazla karşılaştığı sorunların başında koltukların geldiğini söylemeye gerek var mı? Özellikle uzun uçuşlarda rahatsız koltuklar ve kabin içinde koltukların konumlandırması çok şikâyet alır. Sadece ekonomi sınıfı için değil bu şikâyetler, business için de geçerli. Mesela çift koridorlu uçaklarda, tek sırada, 2+3+2 veya 2+2+2 şeklinde tasarlanan oturma düzeninde cam kenarında ve orta koltukta oturan yolcuların, yandaki yolcunun üzerinden geçip koridora ulaşmaları zaman zaman işkenceye dönüşebiliyor. Ekonomi sınıfındaki problemlere ise değinmeye bile gerek yok. Güney Kore’nin milli havayolu Korean Air’in, şubat ayının sonunda teslim aldığı ilk Boeing 787-9 uçağındaki koltuk tasarımları bu açıdan oldukça ilgi çekiyor. Hatta uçakla yolculuğa yeni bir soluk getireceği bile söylenebilir. Haziran itibarıyla SeulToronto arası seferlerde kullanılmaya başlanan Dreamliner uçaklarının konforlu seyahat vaat eden uygulamalarına bir bakalım.

        Aslında Kore Havayolları’nın 787-9’larını benzersiz yapan şey, hem first class hem de business sınıfında aynı APEX koltukların kabine yerleştirilmesi. Koltukların en önemli özelliği ise cam kenarında oturan yolcuların yandaki yolcuyu rahatsız etmeden istediği zaman direkt olarak koridora ulaşmasına imkân vermesi. Genelde yolcularına bu iki sınıfta iki farklı koltuk sunan havayollarının bu ritüelini yıkan Koreliler, radikal kararla sektörden olumlu dönüşler de almaya başlamış. APEX koltukları bazı havayolları sadece business sınıfında tercih ediyor. Mesela Japon Havayolları JAL da business sınıfındaki Sky Suite için aynı koltuk modelini seçti.

        Korean Air yetkilileri, her iki sınıfta niçin aynı koltuğu kullandıklarını çok basit anlatıyor: “Yolcular çok yumuşak ürünle ilgileniyor.” Havayoluna farklılıkkatan koltuklar, B/E Aerospace tasarımı. Korean Air yetkilileri, first class için tasarlanmış olsa da business müşterilerinin de bu koltuğu hak ettiğini düşünmüş. Üstelik bu koltukların business’ta kullanılmasının, first class yolcularından tepki alması ihtimalini göze alarak karar vermişler.

        First sınıf kabinde, 2-2-2 konfigürasyonda sadece bir sırada toplam 6 koltuk yer alıyor. 21 inç yani 53.34 cm genişliğe sahip koltukları, havayolunun A380 uçaklarının first class sınıfında yer alan 26.5 inç yani 67.31 cm genişliğindeki koltuklarla karşılaştırıldığında biraz dar. Kore Havayolları’nın A380 uçaklarının business sınıfında yer alan koltukların genişliği de 21.6 inç yani 54.8 cm.

        Koltuklar koridora bir ara bölümle bağlanıyor ve yan koltukla arasında yolcuya özel alan sunuluyor. Pencere kenarındaki koltuğa girip çıkılan alan ise oldukça geniş. Böylece yandaki yolcuyu rahatsız etmeden koridora çıkarken sorun yaşanmıyor ve tüm koltuklar koridora açılmış oluyor. Business sınıfı da 2-2-2 diziliminde ve 3 sıradan yani toplam 18 koltuktan oluşan oldukça küçük bir alan olarak düşünülmüş. Her iki kabinde de koltuklar aynı gizli bölmelere sahip. Business sınıfındaki süslü ahşap çekmeceler ve kaplamaları first class’takinin neredeyse aynısı. Koltuk sırtı ve eğlence sistemi kontrol sistemleri de tamamen aynı. Pencere kenarı koltuklarına girip-çıkmak için bırakılan alan first class’taki kadar geniş olmasa da tüm koltuklar koridora açılıyor.

        UZUN UÇUŞLARA RAHAT EKONOMİ KOLTUĞU

        Colorado merkezli uçak içi tasarımlar gerçekleştiren MolonLabe Seating şirketi,yeni geliştirdiği uzun menzilli ekonomi koltuğunun tasarım sürecinde otomotiv şirketi BMW’nin Designworks ve uçak içi eğlence sistemi sağlayıcısı Panasonic Avionics ile işbirliğiyle ilginç bir tasarıma imza attı. BMW Designworks koltuk kolçaklarını ve başlıklarını tasarlarken, Panasonic de orta koltuk için 18 inç, diğer koltuklar için de 16 inç ile en geniş uçak içi eğlence sistemi (IFE) ekranlarını geliştirmiş. “Stagger” adı verilen koltuk tasarımında, orta koltuk dikey şekilde öne ve arkaya hareket edebiliyor. Orta koltuğa eklenen bu hareket kabiliyeti 3 yolcu için de ekstra alan anlamına geliyor.

        “Stagger” isimli yeni koltuk tasarımı, Molon Labe şirketinin daha önce kamuoyuna açıkladığı, hem bu sayfada hem de Airport programımızda yer verdiğimiz “sideslip seat” koltuk tasarımını temel alıyor. Her iki koltuk tasarımı da hem uçağa biniş olarak özetleyebileceğimiz boarding süresini, hem de uçakların yerde kalma süresini kısaltmayı amaçlıyor. Koltukların bu yılın sonuna kadar gökyüzüyle buluşturulması hedefleniyor.

        “Side slip seat” tasarımında, orta koltuğun üzerine kaydırılabilen koridor koltuğu ile genişlik sağlanabiliyordu. “Stagger” koltuklarında ise koltuklar sabitlenmiş. Arkaya doğru yatabiliyor. Ancak orta koltuk geriye doğru itilebildiği için tüm yolcuların kolları ve dirsekleri yolculuk boyunca birbirleri ile temas halinde kalmak zorunda kalmıyor.

        Tasarımda orta koltuk sağındaki ve solundakine göre 3 inç (yaklaşık 8 cm) daha geniş, diğer koltuklar ise standart genişlikte. Koltukların hedef kitlesi arasında uzun mesafe uçacak olan düşük maliyetli taşıyıcılar kadar, kabininde tek sırada 8 koltuk bulunan ve bunu 9 veya 10’a çıkarmak isteyen havayolları da yer alıyor. Operatörler bu sayede kabine daha fazla koltuk sığdırıp ciddi bir ekonomik kazanç elde ederken, yolcuya daha fazla alan sağlayabilecek.

        AİRBUS İLK İHA'SINI UÇURDU

        Avrupalı Airbus, uzun bir süredir insansız hava aracı (İHA) üzerine çalışıyor, ama bir türlü başarılı neticeye ulaşamıyordu. Amerika ile arasındaki İHA açığını kapatmak için gayret gösteren Airbus’ın savunma ve uzay alanında çalışmalar yapan alt şirketi Airbus Defence and Space, “Sagitta projesi” ile bakalım ne derece rekabet edecek? Geleceğin insansız hava aracı teknolojisine yön vermek amacıyla yola çıkan projeden Airbus oldukça ümitli. Bu hedefe doğru ilerleyiş sürecinde üretilen ilk İHA, yaklaşık 7 dakikalık ilk test uçuşunu kısa süre önce yaptı.

        Airbus, geliştirdiği “Sagitta” isimli İHA’da birçok kurum ve üniversiteyle işbirliği yaptı. Münih Teknik Üniversitesi, Münih Alman Silahlı Kuvvetler Üniversitesi, Uygulamalı Bilimler Üniversitesi, Chemnitz Teknik Üniversitesi, Ingolstadt Uygulamalı Bilimler Üniversitesi ve Alman Havacılık ve Uzay Merkezi (DLR) projenin temel destekçileri arasında en öne çıkanlar. Araştırma ekibi üretim sürecinde, akademik ve endüstriyel araştırmalardan edinilen yaklaşımları benimseyerek bunları endüstriyel olarak geliştirdiği uygulama ve çözümlere entegre etti.

        İHA üretim aşamasındayken, uzmanlar, doktora öğrencileri ve tasarımcılar arasında sürekli bir fikir alışverişi kurulması sağlanmış. Kullanılacak teknolojilerin gerçekleştirildiği endüstriyel tesis, Airbus Defence and Space’in Almanya Manching’deki askeri hava sistemlerinin de merkezi haline getirilmiş. Ortaya çıkan ve test uçuşunu gerçekleştiren prototip ise nihai ürünün yüzde 25 ölçeğine göre üretilmiş. Prototipin kanat açıklığı ve uzunluğu 3 metre, maksimum kalkış ağırlığı ise 150 kg. Prototip, tipik sabitkanat şekline sahip. Yenilikçi kanat yapısı üzerindeki küçük hava alıkları ve kanat kenarlarının şekli itibarıyla İHA, baş aşağı uçuş da gerçekleştirebiliyor.

        Güney Afrika’nın Overberg şehrindeki test sahasında 7 dakika boyunca tamamen otonom şekilde uçuş yapan “Sagitta”, ilk test uçuşunda yenilikçi kanat yapısı ve diğer öne çıkan özelliklerini de sergiledi. Tasarım kriterleri arasında yüksek derecede otonom olma, değişken görev profilleri ve düşük seviyede algılanabilirlik olan İHA’nın gövdesi, karbon fiber kompozit malzemeden üretilmiş. İHA’nın fren haricinde tüm uçuş sistemleri ise hidrolik bileşenler yerine elektromekanik aktüatörler tarafından kontrol ediliyor. Bu özellikleriyle, “Sagitta”nın askeri amaçlı kullanımlarda öne çıkacağı bekleniyor.

        “Airbus Defence and Space” yetkilileri, “Sagitta”nın ilk uçuşuyla birlikte, sanayi ile akademik ortaklar arasındaki işbirliğinin ne kadar başarılı olabileceğini kanıtladıkları görüşünde. Airbus, geliştirdiği İHA ile yenilikçi konseptlere odaklanarak, büyüyen pazarda hızlı ve verimli ürünler geliştirmeyi amaçlıyor.

        Bakalım Türkiye’de geliştirilen ilk milli, özgün Bayraktar İHA ve henüz resmi kabulleri yapılmayan TAI’nin ANKA’sı bu yarışı nasıl sürdürecek. Çünkü yıllar önce TAI, İHA çalışmalarına başladığında Airbus ortak çalışma teklifiyle Türkiye’nin kapısını çalmıştı. Bu teklif yapıldığında TAI bir adım daha önde götürdüğü İHA çalışmaları sebebiyle yanılmıyorsam Airbus’ın teklifine “Hayır” demişti. Ama artık TAI yetkililerinin daha agresif davranması yetmiyor, Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın da Bayraktar İHA gibi projelerin yeni versiyonları için de odaklanması gerekiyor.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar