Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Turkcell’in ULAK’ı kullanmakta ve yaygınlaştırmakta direndiğine, baz istasyonları siparişleriyle ilgili ödeme yapmadığına, bu yeni istasyonların sisteme dahil edilmediğine, KKTC’de şartnameye yüzde 20 yerlilik kriteri koydurduğuna, şartnamenin Turkcell’in kendi talebi doğrultusunda menfaatlerine uygun hazırlandığına dair yorum ve ifadeler, Turkcell’in duruşunu ve görüşünü temsil etmemektedir.”

        Yukarıdaki ifadeler önceki yazımda tamamına yer verdiğim Turkcell'in açıklamasında yer alıyor. Turkcell’in duruşunu ve görüşünü yansıtmayan konuları ben neden ve niçin yazayım? Bilgi sahibi olmasam, Turkcell’in ilgi alanındaki tüm yetkililerle temasım bulunmasa, yıllardır bu sektörü yakından takip etmesem bunları nereden bilebilirim ve neden gündeme getiririm?

        KKTC’de yerlilik kriteri maalesef tüm uyarılarıma rağmen yüzde 20 olarak gerçekleşti. Türkiye’de 4,5G ihalesinde ortada yerli ve milli ürün yokken Cumhurbaşkanı Erdoğan sayesinde yerlilik kriteri 6 yıl önce yüzde 45 olmuştu. 6 yıl sonra elimizde başta yerli/milli ULAK bazı istasyonu olmak üzere çeşitli ürünler var ve yerlilik kriteri yüzde 20. İhalenin tek katılımcısı da Turkcell. Zira diğer operatör KKTC Telsim (Vodafone) ihale hakkında kendi görüşlerine başvurulmadığı ve aleyhlerine şartlar hazırlandığı için ihaleye katılmadı. Şu kadar detay bile azcık kafası basanlar için bu ihale hakkında yeterince bilgi veriyor olmalı...

        Turkcell’in, ULAK projesine teknik ve ticari anlamda en büyük desteği veren işletmeci olduğu bilgisi de kesinlikle yanlış. Başlangıçta görüntü öyleydi. İlk haberlerini yapanlardan birisi de bendim. ULAK üzerinden zamanın Ulaştırma Bakanı ile görüşme yapmış, 2018’deki ilk sipariş haberine de imza atmıştım. Fakat aradan geçen 4 yıllık sürede verilen siparişlerin üzerine yenisi eklenmediği gibi verilen siparişlerde, parası ödenip, sisteme sokulmadı. Ben de bu şekilde ULAK’a rahatlıkla 5 bin adet sipariş verebilirim. Hiçbir külfeti olmadığı gibi yerli/milli bir ürünü destekliyorum gibi bir de getirisi var. Yani halkla ilişkiler faaliyetleri (PR) ULAK üzerinden yapılıyor.

        Turkcell yönetimi diyor ki, “ULAK baz istasyonlarına ait yaklaşık 2000 adet siparişin çok büyük bölümü Turkcell tarafından verilmiştir.” Maalesef bu bilgi de doğru değil. Kavram kargaşası yapılıyor. Çünkü Evrensel Projesi’nde kullanılan ULAK’lar Ulaştırma Bakanlığı’nın destekleriyle oldu. Hiçbir operatörün bu siparişlerde payı söz konusu değil. Evrensel Projesi kapsamında kurulan ULAK baz istasyonlarını 3 operatör birlikte kullanıyor. Dolayısıyla Ulaştırma Bakanlığı’nın yatırımı olan Evrensel Projesi haricinde Turkcell’in sahada kullandığı ULAK bazı istasyonu sayısı 400 civarında.

        Türkiye’de 3 GSM operatörünün; Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom’un sahada canlı kullandığı toplam baz istasyonu sayısıyla, kullandıkları ULAK baz istasyonlarının oranına bakıldığında maalesef Turkcell’in oran olarak en az sayıya sahip olduğu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca adet olarak bakıldığında ise zaten Türk Telekom (TT) şu an en fazla ULAK kullanan operatör durumunda ve yıl sonunda rakam 500’e yaklaşacak. Ayrıca TT 6 ilde sadece ULAK baz istasyonu kullanıyor.

        Turkcell ise sadece satın aldığı 426 adet üründen 407’sini şu an sahada kullanıyor. İki bin rakamlı siparişler için ödeme yapmamıştır. Satın alacağına dair bir opsiyon, taahhüt de yoktur. Almadıktan sonra siparişin ne önemi olabilir?

        Turkcell, Rize’de ULAK ile hizmet sağlayan ilk operatör oldu. Doğru. Ama devamı gelmediği gibi, ULAK’ı arka planda kötü duruma düşüren de yine Turkcell oldu. Halbuki ULAK, yaptığı yatırımlar, bünyesine kattığı mühendisler ve Aselsan desteği ile artık bir marka ve şirket olarak da iyi bir konuma geldi. Kendi kuruluşlarımız desteklemez, ihale mevzuatları da uygun şekilde düzenlenmezse yerli/milli şirketler nasıl gelişecek?

        Netice itibariyle yerli ve milli bir marka geliştirmek istiyorsak, sahip çıkmamız gerekir. Savunma Sanayi Başkanlığı’nın girişimleri olmasaydı bugün ULAK diye bir marka olmazdı. Kaç yıldır ULAK’ı yazıyorum. Net ifade edeyim önündeki en büyük engel kamu veya kamuyla ilintili diğer kurumlar...

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        E-Ticaret Kanunu tekelleşmeyi engelleyebilir mi?

        E-Ticaret Kanunu tekelleşmeyi engelleyebilir mi?
        0:00 / 0:00

        Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanuna ilişkin yönetmelik çalışmaları hafta içi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda gündemindeydi. Şayet bu haliyle kanun devreye girerse önce pazaryerinde ürünlerini satan esnaftan haykırışlar yükselecek, sonra tüketici yeni düzenlemenin vahametini yaşamaya başlayacak.

        Sektörde dengeleri değiştirecek düzenlemeye yönelik yaptığımız eleştirilere ilgili otoritelerden cevap veya açıklama da gelmedi. Türk Hava Yolları da yapılan düzenlemelere paralel olarak daha kanun yürürlüğe girmeden iş birliği alanına daralttığını açıkladı. 1 Ocak’tan itibaren birçok şirketten benzer adımlar geleceği gibi birçok esnaf da gelişmelerden etkilenecek.

        Şu an medyaya en büyük reklam veren konumdaki şirketler yeni düzenleme sebebiyle reklam, tanıtım ve sponsorluk bütçelerini de kısmak zorunda kalacağı için ajanslar, televizyonlar, gazeteler hasılı tüm medya ve paydaşları da E-Ticaret Kanunu’ndan etkilenecek. Dünyada da e-ticaret sektörünün sağlıklı büyümesi ve rekabetin korunması açısından çalışmalar yapılıyor, ama bizde hayata geçirilmek istenen bambaşka bir şey…

        “Tekelleşmeyi engelleyen, birden fazla oyuncunun olduğu, esnafın hakkının korunduğu düzenleme oldu.” Şeklinde sunulan E-Ticaret Kanunu tekelleşmeyi engellemiyor. Aksine çok sayıda oyuncunun olduğu sektörde büyüklük hedef alınıyor. Diğer ifadeyle tekelleşme ile büyüklük karıştırılıyor.

        REKLAM

        Hasılı kelam sektörde çok daha önemli ve hayati konular varken, yeni düzenlemenin esnafın hakkını koruyacağı iddiası çok zorlama bir yaklaşım. Büyüklüğe engel koymanın esnafın hakkıyla nasıl bir ilintisi olabilir ki? Eğer yasalarla birileri korumaya kalkılırsa, çok küçük e-ticaret, pazaryeri şirketi bile olsa esnafı da ezer, tüketiciye de zarar verir.

        Dolayısıyla kanun ile düzenleme yapma, regülasyonları oturtma amacının çok ötesinde ticarete, şirketlere ayar verme durumu söz konusu olduğundan serbest piyasa ekonomisi yaklaşımı da zarar görecektir. Üstelik E-Ticaret Kanunu ile bazı kamu kurumlarının yetki alanlarına da müdahale edildiği için bir de karmaşanın yaşanacağı dikkat çekiyor.

        Kanun ile belli büyüklüğe ulaşan şirketler hedeflendiği için alanında büyük olan diğer şirketlerin de kara kara düşünmemeleri için bir sebep yok! Neye göre, kime göre, neden ve nasıl sorularını cevaplandırmayan E-Ticaret Kanunu’nun özünü “büyüklük” ifadesi oluşturuyor. E-Ticaret Kanunu bu haliyle tekelleşmeyi engelleyecek detaylar içermiyor.

        Ayrıca E-Ticaret Kanunu, elektronik ticaretin tamamını da kapsamıyor. Bu açıdan bakıldığında sektörün sağlık gelişmesine nasıl katkı sunacağı meçhul. Tek hedef belli büyüklüğe ulaşan şirketlerin önünün kesilerek, küçültülmesi, bir türlü büyüyemeyenlerin de devlet desteğiyle önünün açılmasını sağlamak. Ancak bu hedefe yasayla ulaşılma çabası epeyce sıkıntılara sebep olabilir. Mesela büyüme iştahı olmayan, anlaşılması zor yöntemlerle kontrol edilen bir piyasaya yabancı yatırımcı gelir mi? Yerli müteşebbis tüm enerjisini bu alana yöneltir mi? Bu soruları işin içinde olanlara sorun bakalım ne cevap verecekler.

        Özetle, yeni yılla birlikte bir e-ticaret karmaşasının içine düşeceğiz. Yatırım yapmayı, yatırımcı çekmeyi engelleyen, büyüme iştahının önünü kesen bir E-Ticaret Kanunu tüm tartışmalara rağmen yürürlüğe girmek için gün sayıyor.

        Pegasus IATA toplantısıyla iyi iş çıkardı

        Pegasus IATA toplantısıyla iyi iş çıkardı
        0:00 / 0:00

        Dünya genelindeki havayollarının yaklaşık yüzde 80’ini temsil eden, havacılık sektörünün en önemli kuruluşu Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin (IATA) 79. Genel Kurulu ve Zirve Buluşması gelecek yıl İstanbul’da Pegasus ev sahipliğinde yapılacak.

        Daha önce hem toplantı haberini hem de Pegasus Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mehmet T. Nane’nin IATA Başkanlığı görevini üstleneceğini kamuoyu ilk defa bu köşeden öğrenmişti. Akabinde böylesine önemli bir toplantıyı Pegasus’un nasıl yapacağını merak edenler olmuştu. Ancak İstanbul’da 2 gün süren IATA toplantısı gelecek yıl için güzel mesajlar verdi.

        Madrid ve Berlin’den sonra İstanbul’da düzenlenen IATA Wings of Change Europe, Pegasus Hava Yolları ev sahipliğinde İstanbul’da oldukça başarılı bir şekilde organize edildi. Ev sahibi olarak IATA Başkanı ve Pegasus Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mehmet T. Nane, Genel Müdür Güliz Öztürk ile IATA Genel Müdürü Willie Walsh iyi bir organizasyon gerçekleştirdiler. Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bolat, Genel Müdür Bilal Ekşi ve diğer THY yöneticileri de ellerinden gelen tüm desteği verdiler. Bu birliktelik ve motivasyonla 2023’te geniş katılımlı güzel bir toplantı olacağını söyleyebilirim.

        Ayrıca IATA Wings of Change Europe toplantısının açılışına Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun da katılacağı duyurulmuştu, ancak son anda programında değişiklik olduğu için Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan iştirak etti. Sivil Havacılık Genel Müdürü Prof. Dr. Kemal Yüksek, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürü Hüseyin Keskin başta olmak üzere Türkiye’den ve pek çok ülkeden de yetkililer, sektör temsilcileri ve havacılık profesyonelleri de toplantıda hazır bulundu. Bomonti Hilton Oteli’nin geniş salonları da çok rahat ve başarılı bir organizasyon yapılmasına destek sağladı. Netice itibariyle her açıdan başarılı ve gelecek yıl yapılacak büyük toplantı için bir ön hazırlık gibi oldu. Hatta 2023’teki toplantının ne kadar güzel gerçekleşeceğine dair de ip uçları verdi.

        Diğer Yazılar