Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Çin’in en büyük, dünyanın sayılı konteyner taşımacılık firması olan China Ocean Shipping Company (COSCO), Pire Limanı’Akdeniz’in en büyüğü yapmak hedefiyle operasyonlarını yoğunlaştırdı. 2015 yılında Yunanistan’ın Pire ve Selanik limanlarının işletme haklarını satın alan COSCO, limanlardaki mevcut altyapıyı düzelttikten sonra 2017 yılında rekor işlemle, neredeyse bütün Türkiye konteyner kapasitesinin yarısına yakınını sadece Pire ve Selanik limanlarında gerçekleştirdi.

        Yunanistan’daki bu gelişmelerin mutlaka Türk denizcilik sektörüne, dış ticaretimize, limanlarımıza ve konteyner trafiğimize etkileri olacaktır. Ulaştırma Bakanlığı ve sektörün ilgili kuruluşlarının bu gelişmeler karşısında bir stratejileri var mı? Bilmiyorum, duymadım. COSCO, Yunansitan’da henüz işin başında ve devam eden projeleri de söz konusu. Mesela Pire Liman Otoritesi ile mevcut limanın genişletilmesi ve kapasitesinin artırılması için de çalışmalarını sürdürüyor. Dünyanın en büyük kapasiteli konteyner gemilerinin seferlerini Pire Limanı’na başlatmış olması dünya denizcilik camiasında bile ilgiyle karşılandı. Bizde bu durumun nasıl yorumlandığından da haberdar değilim.

        Çin’in Yunanistan’daki atılımları sadece denizcilikle sınırlı değil. Bir diğer dikkat çeken gelişme de Pire Limanı’ndan Balkan ülkelerine başlatılan blok konteyner trenleriyle sevkıyat. “Deniz İpek Yolu”nun Avrupa’ya bağlantı noktası olarak Yunanistan’ı merkez yapan Çin, ticari ürünleri bu hattan Avrupa Birliği’ne ulaştıracak. COSCO daha önce de Türkiye’de duayen bankacı Hüsnü Özyeğin’den, İstanbul Ambarlı bölgesindeki Kumport limanını satın almıştı. Ancak Kumport’ta Avrupa için bir stratejisi olup olmadığını da bilmiyorum.

        Merak edilen hususlar:

        1- Konteyner taşımacılığında yakın komşumuzda gelişen bu uzun vadeli stratejik gelişmeler karşısında Türkiye’nin nasıl bir planı var?

        2- Demiryollarımızı, limanlarımızla ve komşu ülkelerle ne derece entegre edebildik?

        3- Türkiye’nin, 2023 yılında 500 milyar ABD Doları ihracat hedefi bu gelişmelerden ne kadar etkilenebilir?

        4- Ulaşılması zor ihracat hedefine en azından yaklaşılması için ihraç ve ithal malların en yoğun giriş-çıkış yaptığı limanlarda ülke olarak nasıl bir politikamız söz konusu?

        ***********

        KONTEYNER TAŞIMACILIĞINDA TÜRKİYE NEREDE?

        Türkiye’nin 3 tarafının denizlerle çevrili olduğundan dem vurmak kolay, iki kıtanın merkezinde yer almasından hareketle jeopolitik ve jeostratejik konumunun önemine vurgu yapmak da zor değil. Peki, bu doğru tespitlerin, değerlendirmelerin ne derece karşılığı var? Türkiye’nin bu kıymetli konumunu, denizlerini ne derece değerlendirebiliyoruz? Birkaç örnekle Türkiye’nin konteyner trafiğindeki yerini buyurun siz değerlendirin: Birleşik Arap Emirlikleri 20 milyon teu, Mısır 6 milyon teu, Yunanistan 4 milyon teu ve Türkiye limanlarında bir yılda elleçlenen konteyner adedi ise 10.5 milyon teu.

        ***********

        NÜKLEERDE RUSYA’YA BAĞIMLI OLACAK MIYIZ?

        Rusya Devlet Nükleer Enerji Kurumu (Rosatom) tarafından inşa edilecek nükleer santral için çok anlamsız eleştiriler yapıldı, yapılıyor. Mesela, Rusya’nın santralda çalışanları eğitmesi ve nükleer yakıtı sağlaması sebebiyle tesisin faaliyete geçebilmesi için Moskova’ya bağımlı olacağı iddiası var. Ancak bu iddiayı ortaya atanlar, bu işin başka türlü nasıl olabileceğini söyleyemiyorlar. Çünkü başka yolu yok. Türkiye’de nükleer sektörde nitelikli ve bu santralda görev alacak donanımda mühendis yok. Nükleer yakıtımız da yok, teknolojimiz de... Rusya, bu projeyi ciddi maddi kaynakla yapacak, risklerini üstlenip işletecek. Yatırdığını alabilmesi, yeni nükleer santrallar yapabilmesi için en iyi şekilde de işletmek zorunda. Türk öğrencilerinin dünyanın nükleer enerji konusunda en iyi üniversitesinde eğitimine imkân sağlanmış olması da iki taraf için önemli ve gerekli. Günün sonunda bu işbirliği, iki ülkeyi karşılıklı olarak birbirine bağlamaktadır. Umarım nükleer güç santralında daha fazla gecikme olmadan, 2023’te ilk ünite devreye girer. Nükleerde asıl dikkat edilmesi gereken zaman...

        ***********

        EMRE AMADE ENERJİ AVANTAJI

        Türkiye, nükleer santral ile enerjide kaynak çeşitliliğiyle birlikte aynı zamanda elektrik üretiminde, emre amade baz güçte de önemli bir avantaj yakalayacak. “Emre amade kapasitenin kurulu güce oranı” enerji sektörü ve ülkelerin elektrik üretimi için çok önemlidir. Tek başına kurulu güç bir anlam ifade etmiyor. Kaynak çeşitliliği ve kaynakların oranları, dengeli bir enerji altyapısı için keyfiyet arz eder. Öte yandan nükleer güç santralları neredeyse yılın 365 günü tam kapasite çalışır. Kömür santralları yılda yaklaşık bir aylık bakıma ihtiyaç duyar, doğalgaz termik santrallarında bu bakım süresi daha kısadır, ama nükleer santrallar, yaklaşık % 95 verimlilikle yani en az bakım süresiyle çalışır. Dolayısıyla Türkiye’nin kurulu gücünden ziyade çok daha önemli olan emre amade baz gücüne olan katkısı değerli olacaktır.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar