Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Kim nereye tezgâh açıyor, bu kadar kolay mı tezgâh açmak?” Evet Türkiye’de kolay. Çünkü ilgili ve sorumlu bakanlar bile şaşkına dönmüş durumda. 2 yıl önce, “Türkiye’nin otoyolları, köprüleri yabancı araçlara beleş” diye yazdım. Hatta yetmedi üzerine bir de bu yabancı araçların ülkemiz trafik kurallarını da takmadıklarını ve kesilen cezaları ödemediklerini tarihe not düştüm. Fikri takip gereği konuyu gündemde tuttum. Ulaştırma ile Gümrük ve Ticaret bakanlıkları arasında tartışma da çıkardım. Gazetemizin bir muhabiri de benim bu yazılarımı takip ederek yaptığı haberle ödül bile aldı. Ama hâlâ yabancı araçların otoyollarımızı, köprülerimizi beleş kullanmasına çözüm yok. Cezalarını kesen, araçları kontrol eden de yok. Bu olayda asıl merakım ise bu mevzuyu gündeme getirip yazmasaydık, ilgili bakanlar bu işle ilgilenmeyecek miydi?

        Neyse yabancı araç konusu bana gelen bilgilere göre 2018 başında çözülecekmiş. Mevzu iki bakanlıktan çıkmış, Maliye Bakanlığı’na gelmiş. Program yazılımı hazırlanıyormuş vs. Ben takipteyim. Bakalım ne zaman, nasıl çözülecek! Yabancı araçlar tezgâhlarını topladıklarında haberdar edeceğim.

        **************

        MALİYE E-TİCARETE BAYRAK AÇMIŞ!

        Maliye Bakanı Naci Ağbal, elektronik ticaretle (e-ticaret) ülke kaynaklarının yurtdışına gitmemesi için gayret gösteriyor. Fakat ticaretin normalini kontrol etmeyi beceremezsek, ticaretin yükünü çeken TIR ve kamyonu kontrol edemeyen bir sistem e-ticaret tarafında ne yapabilir. Biz hâlâ yasaklarla uğraşıyoruz. Acilen dijital dünyaya ayak uyduracak yasalar, yönetmelikler çıkarıp, yabancı müteşebbislerin de buna uymasına sağlayacak düzeni kurmamız lazım. Düzen kurmadan ceza kesmenin, hesap sormanın bir anlamı olabilir mi?

        E-ticareti kontrol edin, tamam ama sizin de biraz kafayı gelecekte neler olabileceğine yormanız gerekmez mi? Mesela İstanbul’daki taksicilerin bu halleriyle savunulacak bir yanı var mı? Varlıkları giderek yük olmaktan öte, ülkeye zarar vermeye başlayacak. Uber ve Grab gibi dijital ulaşım şebekelerine her halükârda yenilecekleri ortada. Bu insanlara, sektörlere dönüşümü sağlayacak yardımların yapılması lazım. Yasaklarla, ancak sürece dahil olunması gecikir, ülkenin uzun vadede zararı çok olur.

        Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı’nda (GİB) büyük bir risk analiz merkezi kuracakmış ve e-ticaret, “Biri bizi gözetliyor evi” gibi olacakmış. Bunun özeti, “Şimdiye dek kontrol sistemlerini kurmadık, denetim yapmadık” değil midir? Maalesef asıl sorunumuz bu. Denetim ve kontrol. Ben de 2 gündür gümrüklerde kontrol olmadığını, nakliyecilerin, şirketlerden mevzuatlarda olmayan kalemlerde para aldıklarını yazıyorum. Maliye’de 200 kontrolör yerine, bunları araştırıp yazacak 20 gazeteci olsa daha iyi olmaz mı?

        **************

        YABANCIYA DÖVDÜRDÜĞÜMÜZ DURMAZLAR YAPIMI TRAMVAY VE EĞİTİM UÇAĞI HÜRKUŞ

        E-ticarette kontrol ve denetim yoktu da diğer alanlardaki şirketlerimize çok mu sahip çıkıyorduk. Kendi şirketlerimizi, üstelik teknoloji geliştiren, küresel anlamda başarıya koşanları bile yabancılara karşı, hem de hükümet eliyle ve küçük menfaatler karşılığında dövdürdüğümüzü biliyor muydunuz?

        İzmir’de yapılan Üçkuyular-Halkapınar ve Alaybey-Mavişehir tramvay hatlarının ihalesini Gülermak firması kazanmış, vagonlarının da Durmazlar Makina tarafından Bursa’da üretileceği açıklanmıştı. Sene 2014’tü ve bir el devreye girdi. Durmazlar’ı kenara itip yerine çok daha yüksek rakamla iş yapacak Güney Koreli şirketi yerleştirdi. Yerli firmanın çıkarılıp yabancının konması saçmalığı yazdım. Ama atı alan Üsküdar’ı geçmişti. Zaten üzerine alınıp cevap veren de olmadı.

        G.Kore bağlantılı bir başka macera da savunma sanayiinde yaşanmıştı. Bu hadiseyi de es geçmeyip yazmıştım. Tramvayda başaramamıştım belki ama burada yazdıklarım etkili oldu. Olay şuydu: Dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı kanalıyla, yerli, milli ve özgün TAI’nin üretimi Hürkuş yerine G.Kore’nin KT1 eğitim uçağı tercih edilmek isteniyordu. 15 Temmuz darbe girişiminden önce yaşanan bu hadiseyi, FETÖ etkisi üzerinden bir yere konumlandırmak da mümkün. Fakat kendi insanımızın geliştirdiği ürünlerin, büyüttükleri şirketlerin, bu tarz ayak oyunlarıyla bertaraf edilmesine son verecek bir model bulunması gerekir. Bu işleri bir dönem FETÖ’ye, bir dönem askere ve her dönem de siyasilere fatura etmek yerine, yerli ürünleri kullanmak için doğru modeli bulup ihmal edenlere de ağır cezalar kesilmesi gerekmiyor mu? Aksi halde önüne gelen tezgâh açmaya devam eder.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar