Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) tüm tartışma ve itirazlara rağmen, 25 Eylül’de yapılması planlanan referandum öncesi askeri tatbikatlar gibi ilginç gelişmeler, büyük ülkelerle yan yana görünme adına yaptırılan çarpıtma haberler ve hasılı algı operasyonları gırla gidiyor. Maalesef necip Türk basını da bunları göremiyor. Dün yazılı basında, önceki gün ise televizyon ve internet sitelerinde, “Erbil-Rosneft ile anlaştı” haberlerine geniş verildi. Hiç kimse zahmet edip bir araştırma yapmadan, haziranda iki taraf arasındaki anlaşma detaylarını incelemeden, en azından Rus enerji devinin internet sitesindeki açıklamasına bakmadan, IKBY Başkanı Mesut Barzani’nin yayın organı Rudaw’ın geçtiği yanlış ve algı operasyon amaçlı haberin tuzağına düştüler.

        Erbil yönetiminin, petrol ve doğalgaz kaynakları konusunda ABD ve Rusya’nın dev enerji şirketleri işbirliğini içeren anlaşmaları yeni değil. En yeni gelişme Haziran 2017’de yaşandı ve o da ilgili çevreler tarafından yakından takip edildi ve biliniyor. Rusya’nın sesi konumundaki Sputniknews, 3 Haziran 2017’de haberi şöyle vermişti:

        “Rus devlet petrol şirketi Rosneft’in basın sözcüsü Mihail Leontyev, St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu’nda Russia Today (RT) televizyon kanalına Rosneft ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY), hidrokarbon arama ve üretimi alanında işbirliklerinin genişletilmesi konusunda birçok anlaşmaya imza attıklarını aktardı. Rosneft basın dairesinden verilen bilgiye göre yeni anlaşmalarla şirket, 45 milyar varil petrol ve 5.66 trilyon metreküp gaz rezervlerini çıkarma potansiyeli taşıyan küresel enerji pazarının en çok gelişme perspektifi bulunan bölgelerden birine girmiş oldu.”

        Ancak algı operasyonlu bilgiler süzgeçten geçirilmeyince, dün Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Habur Sınır Kapısı’nda yaptığı tatbikatın duyulmasıyla birlikte servise sokulan, “Erbil-Rostneft ile anlaştı. Türkiye sınırına kadar doğalgaz boru hattı döşenecek. Kuzey Irak gazı önce Türkiye sonra Avrupa’ya gidecek” mealindeki sansasyonel haber bayağı etkili oldu. Böyle bir anlaşma ortada yoktu, ama kimsenin umurunda olmadı.

        Halbuki Rudaw’ın bir yazarı bile konuyu şöyle özetliyordu: “Dünyada en büyük petrol üreticisi olan Rosneft’ten dün yapılan yazılı açıklamada, Kürdistan Bölgesi Hükümeti ile St. Petersburg Konferansı kapsamında petrol boru hattının döşenmesine yönelik yapılan anlaşmanın yakında hayata geçirileceği bildirildi.”

        **************

        OKULLAR BU SERVİS DÜZENİNDEN ZOR KURTULUR

        Milli Eğitim Bakanlığı, okulların açılışına bir hafta kala öğrencileri taşıyacak olan servisçilerin kavgalarıyla eğitim sezonunu açtı. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın da “Servisler nasıl düzelir?” konusunu gündemine aldığı ve kamuoyunda tartışmaların yaşandığı bir anda, “TEOG kaldırılacak” haberiyle mevzu ikinci plana düştü. Okullardaki sorunlu servis düzeni de “okul-okul aile birliği-servisçi” üçgeni arasında kaldı. İşin odak noktasında para olunca ve devlet de konuya “Benim müdürüm bu işi çözer” mantığıyla yaklaşınca, öğrenciyi, veliyi dinleyip sorununu çözecek bir makam da ortada olmuyor, olamıyor. Yasaları, yönetmelikleri ve mevzuatları ise herkes gücünün yettiğince çiğniyor. Çünkü sahip çıkanı yok.

        Alın size bir örnek. Yer: İstanbul Bahçeşehir’de bir Anadolu Lisesi. Vatandaş okula yaklaşık 7 km’de oturuyor. Çocuğunu servise kayıt yaptırmak istiyor, ama servis hizmeti veren şirketin yetkilileri, o bölgede başka öğrenci olmadığı için kabul etmiyor. Yani işlerine geldiği gibi çalışmak istiyorlar. Vatandaşa okul yönetimi de yardımcı olmuyor. Başakşehir İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün asistanına bile yaklaşık 20 defa aramasına rağmen ulaşamıyor. Çünkü tayin ve sair gibi sebeplerden yoğunluk varmış. Sonra yetkililer açıklama yapıyor;: Servisler denetlenecek, şoförler kontrolden geçirilecek, vatandaş servis personelinden sabıka kaydı isteyebilecek... Böyle bir ortamda imkân ve ihtimali var mı? Hasılı birer küçük çete olarak karşımıza çıkan servisçi sorunu devam edecek.

        **************

        TAŞIMA ŞİRKETLERİNİ KİM KONTROL EDECEK?

        Yurtdışında bir sipariş verdiniz ve kapınızda teslim kaydıyla ödemelerinizi yapmanıza rağmen sizden ilave ücret istenirse ne yaparsınız? Eğer devletin ilgili kurumları ağırlıkla yabancı olan DHL, UPS, TNT, Yang Ming, Borusan Lojistik, MSC gibi taşımacılık şirketlerini denetlemiyor, kontrol edemiyorsa sizden istenen paraları ödemekten başka çareniz var mı? Dokümantasyon ücreti, özet beyan işlemi, konşimento bedeli, ordino bedeli, terminal hizmet bedeli, acentelik ücreti, liman güvenlik bedeli, konteyner temizleme ücreti, konteyner giriş-çıkış ücreti gibi her işlem başına akla hayale gelmeyecek kalemlerde, Türk vatandaşından haksız şekilde para tahsil ediyor. Üstelik bunları talep eden şirketlerin Türkiye acenteleri de, Türk acentelerin onda biri kadar dahi vergi vermiyor. Mesela Alman DHL’ye sorun bakalım, acentesi, onun yarısı kadar iş yapan bir Türk şirketinin kaçta kaçı kadar vergi veriyor? Ulaştırma ve Maliye bakanlarının dikkatine...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar