Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Uçakların en güvenli seyahat aracı olduğu, teknolojinin gelişimine paralel olarak da kaza oranlarının giderek azaldığını istatistikler ortaya koyuyor.

        Amerika Ulusal Ulaşım Güvenlik Kurulu’nun (National Transportation Safety Board - NTSB) son yaptığı araştırma, uçak kazası geçirecek kadar şanssız biri olsanız dahi, bu kazalardan sağ çıkma ihtimalinin de son yıllarda ciddi oranda yükseldiğini gösteriyor. Bir yandan uçaklar daha güvenli hale geldiği için kaza ihtimalleri düşerken, diğer taraftan da teknolojik iyileştirmelerle olumsuz bir durumun yaşanması halinde hayatta kalma ihtimalleri de yükseliyor.

        Ancak sektörün ve uçakların, bu derece güvenli hale gelmesinin arka cephesinde elbette yıllar süren deneyimler, çalışmalar var. Modern uçakların, her biri yedekli olan onlarca sisteme sahip olmasıyla birlikte, bu sistemler de kendi içlerinde dahi iyi teknolojilerle donatılıyor. Şimdi uçakları ve havacılık sektörünü çok daha güvenli hale getiren bazı önemli gelişmelere bir göz atalım...

        YANGINA DAYANIKLI KOLTUK MİNDERLERİ

        Araştırmalara göre uçak kazalarındaki ölümlerin çoğu yangın sebebiyle meydana geliyor. Çünkü kanatlarda yer alan yakıt depolarının herhangi bir hadise sonrası alev alması, ölüm oranlarının da yüksek olmasının en önemli nedeniydi. 1980’lerin başında, Amerikan Federal Havacılık Dairesi (FAA), kabin içi yangın durumunda, hangi koltuk minderi malzemesinin aleve karşı daha dayanıklı olduğunu belirlemesi için NASA’yı görevlendirdi. Bu çalışma sonrasında günümüzde üretilen ve uçağayerleştirilen her koltuğun, FAA’nın “Koltuk Minderleri İçin Yanmazlık Testi”ni geçmesi gerekiyor. Artık uçak koltuğu üreticileri de muhtemel kazalarda bu testi geçecek malzemeleri kullanmak zorunda.

        UÇAKLARI MANİALARDAN KORUMA SİSTEMLERİ

        Kontrollü uçuşta yere çarpma (Controlled Flight Into Terrain - CFIT), uçuşa elverişli bir hava taşıtının, pilot kontrolündeyken bir mâniaya (dağ vb.) çarpması veya suya düşmesiyle sonuçlanan kaza türünün genel adıdır. Bu kaza türünde pilotlar genellikle son ana kadar tehlikenin farkına varamazlar. Boeing’in 1999 tarihli bir raporunda, ticari jet operasyonlarının başlangıcından bu yana, CFIT kategorisindeki kazalar sonucunda yaklaşık 9 bin kişinin hayatını kaybettiğine dikkat çekiliyor.

        Bu tür kazalar, genelde kötü görüş şartlarının bir sonucu olarak meydana geliyor. Bu tespitlerden hareketle FAA, 2000 yılında, tüm ABD tescilli yolcu uçaklarının “Arazi Farkındalığı Uyarı Sistemleri” (TAWS) ile donatılması şartı getiriyor. Gelişmiş cihazlar, artık uçağın yüksekliğini, hızını ve açısını takip ederek tehlikeli derecede yere yaklaşıldığında ya da engellerle karşılaşıldığında pilotu sesli ve görsel mesajlar yoluyla uyarıyor.

        PİLOT YORGUNLUĞUNU İZLEME

        İngiliz Havayolu Pilotlar Birliği tarafından yapılan bir araştırma, pilotların yüzde 56’sının uçuş esnasında uyuduğunu itiraf etmesi gibi ilginç bir tabloyla neticelendi. Katılımcı pilotların yüzde 29’u da kokpitteki diğer pilotun uyuduğunu, kendisinin uyandığı anlarda fark ettiğini açıkladı. Bu nedenle, kokpit ekibini zinde ve uyanık tutmak için tasarlanmış yazılımlar yaygınlaşıyor. Örneğin, Boeing Uyarı Modeli (The Boeing Alertness Model) kokpitteki gösterge ve kontrol aletlerine herhangi bir pilotun belirli bir süre dokunmamasının ardından, pilotların uyumuş olduğunu düşünerek “Crew Alert Pro” uygulaması devreye girerek alarm çalıyor.

        UÇAKLARDAKİ RÜZGAR SANTRALİ

        Uçakların seyir esnasında tüm motorlarının durması çok ender rastlanan bir durumdur. Son teknoloji ürünü uçakların çoğunun kanadında veya gövdesinde yer alan küçük bir pervane bulunur. Ram Hava Türbini (RAT) olarak bilinen bu cihaz, küçük bir rüzgâr santral gibi işlev görür. Bu türbin, uçaktaki tüm güç sistemlerinin devre dışı kalması durumunda, uçağı kontrol altında tutmak ve ardından güvenli bir şekilde yere indirinceye kadar kullanılması gereken hidrolik sistemler için yeterli gücü/enerjiyi üretir.

        AMERİKA İLE KÖRFEZ'İN HOSTES TARTIŞMASI

        Yaklaşık 2 yıldır, Körfez havayolları, Emirates, Katar ve Etihad, Amerika pazarında etkin olmak, daha fazla noktaya uçmak ve fazla yolcu taşımak için adeta yarış içine girdiler.

        Öyle ki, bazı ABD şehirlerine günde 2-3 sefer düzenlemeye başladılar. Delta, United ve American havayollarının üst yöneticileri de bu gelişmelerden rahatsız olduklarını dile getirdiler. En dikkat çeken görüşmeleri ise ABD Başkanı Trump’ın koltuğuna oturmasından 20 gün sonra yaptıkları toplantı oldu. Zaten arkasından malum kabin içine elektronik eşya yasağı geldi. Ancak yasak makul ve mantıklı dayanaklardan yoksun olduğundan, yaklaşık 100 gün sonra da kaldırıldı.

        Ancak Türk Hava Yolları’nın da Körfez şirketleriyle aynı pakete konulduğu tartışmalı yasak sonrası gelişmeler gösteriyor ki, havada AmerikaKörfez kavgası bitmiş değil. Bitecek gibi de görünmüyor. Çünkü Amerikalı şirketler, Körfez havayollarının, devletleri tarafından sübvanse edildiğini ileri sürerek, haksız rekabet yaptıklarını iddia ediyorlar. Amerika’da kendi pazarlarında sübvanseli şirketler karşısında faaliyet göstermedikleri için önlem alınması gerektiğini savunuyorlar.

        Zaten Amerikan havayolları da Körfez’in 3 şirketiyle ilişkilerini kesmeye, birçok meydanda da operasyonlarını aksatacak eylemler yapmaya başladılar. Son gelişme ise ortak uçuş anlaşmalarını (code share) askıya almaları oldu.

        BABAANNELERLE UÇAR MISINIZ?

        Netice itibarıyla bu tartışma iki tarafta da sinirleri geriyor, farklı açıklamalara, yaklaşımlara sebep oluyor. Mesela Katar Havayolları’nın sözünü esirgemeyen, hatta zaman zaman uçak üreticilerine yönelttiği ağır eleştirileriyle de tanınan CEO’su Akbar Al-Baker, aynı üslubunu Amerikan havayollarının kabin personeli için kullanınca hem ciddi bir tartışmanın fişeğini ateşledi, hem de özür dileyip geri adım atmak zorunda kaldı.

        Çünkü Amerikan havayollarında görev yapan kabin memurlarının yaşına atıfta bulunarak onlar için “büyükanne” tanımını kullanan Al-Baker, sadece çalışanların ve şirketlerinin değil, Amerikan kamuoyunun da tepkisine sebep oldu. Al-Baker, Katar’ın DohaDublin hattında uçuşlara başlaması sebebiyle düzenlenen törende, şirketinde görev yapan kabin ekibinin yaş ortalamasının 26 olduğuna dikkat çekerek, şu açıklamayı yapmıştı: “Eğer Amerikalı şirketlerle uçarsanız, size uçakta büyükanneler tarafından servis yapılır. Bu işe yaramaz Amerikanşirketleriyle uçmayınız.”

        Bu sözler üzerine, United, American ve Delta havayollarının “Open&Fair Skies Ortaklığı” Al-Baker’in açıklamasını “kadın düşmanı ve aşağılayıcı” olarak nitelendirip, son derece rahatsız edici bulduklarına vurgu yaptılar. Bir gün sonra Al-Baker, kullandığı ifadeler için özür diledi. Yetmedi, “Kabin ekibi tüm havayollarının halka açık yüzüdür” sözlerini sarf ederek, deneyimli kabin memurlarının, yolcuların emniyeti ve konforu için büyük rol oynadığına atıfta bulundu.

        Ancak, Katar’ın CEO’su üzerinde fazla kafa yormadan kullandığı ifadeler sebebiyle, aslında Batılı şirketlerin açık bir şekilde dile getirmediği, ama sürekli gündemlerinde olan bir tartışmayı farkında olmadan gündeme taşımış oldu. Körfez havayollarındaki çalışma ortamı ve çalışanların iş hayatı şartları da artık daha fazla konuşulacaktır. Eğer kabinde tecrübe, ‘büyükanneler’ önemliyse, bakalım Katar’daki 26 yaş ortalamasını Al-Baker nasıl izah edecek? Veya 26 yaş ortalamasını yakalayabilmeleri için kabin personelini hangi şartlarda çalıştırdıklarını nasıl açıklayacak?

        KABİN MEMURLARI GENÇ Mİ OLMALI?

        Akbar Al-Baker’ın kabin memurlarıyla ilgili olarak pimini çektiği bomba bundan sonra peşini bırakmayacak gibi görüyor. Çünkü başta Amerika olmak üzere Batılı havayollarında kabin memurlarının çalışma şartları, hakları, kariyer planları bellidir.

        Mesela üniformalarıyla, eğitimleriyle, davranışlarıyla, dikkat çeken, eğitim merkezlerini de en sık ziyaret ettiğim Singapur Havayolları’nda, kabin personelinin mesleklerini icra ederken mutlu olmalarının ve bunu yolcuya hissettirmelerinin en önemli sebepleri arasında şirketlerinin koyduğu çalışma standartlarını sayabilirim. Singapur’da kabin personelinin göreve baş- lama yaşı 21, emeklilik için yaş sınırı yok, ama maksimum 28 yıl uçuşta görev alabiliyorlar.

        28 yıl sonra ihtiyaç duyulan başarılı personel planlama, eğitim ve ofis işlerinde çalışabiliyor. Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı İlker Aycı da göreve geldiğinde, 45 olan kabin personelinin emeklilik yaşına 5 yıl daha ilave ederek, kabindeki tecrübe birikimi yukarı çekti. THY’de kabin amiri olabilmek için de 5 yıl uçmuş olma yani kariyer için tecrübe şartı var. Özetle; havacılığın her kademesinde tecrübeli personel çok kıymetledir, önemlidir. Başlıkta kullandığım “hostes” kelimesini de Katar CEO’su Al-Baker’in “babaanne” ifadesine atfen tercih ettim. Katar yaş ortalaması 26 olan host/ hosteslerin tartışılması için değil...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar