Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Uçak krizinden sonra Rusya ile ilişkiler bir türlü istenilen seviyeye ulaşmadı. Türkiye’nin her türlü riski göze alarak ilişkilerin eski seviyesine ulaşabilmesi için adım atmasına rağmen Rusya, aynı şekilde karşılık vermedi. Hatta ağırdan aldı. Belki de onların tavrı ve ilişkileri tamir etme politikaları daha doğrudur. Ancak Rus yetkililerin, istediklerini alabilmek için kullanabilecekleri tüm kartları masaya sürerken karşı talepleri sürüncemede bırakmaları bazı soru işaretleri doğuruyor.

        “Domates dışında her konuda anlaşıldı” şeklindeki haberler aslında iki ülke arasındaki ilişkilerin detayları tam olarak bilinmediği için böyle gündeme taşınıyor. Halbuki doğalgaz konusundaki anlaşmazlık veya indirim tartışması çözülmüş değil. İki ülkenin teröre ve terörist örgütlere yaklaşımlarında da sorunlar var.

        “Türk domatesi-Rus buğdayı” tartışmasında mesafe kat edilse de her şeyin eski haline dönmesi için iki önemli hadisenin; Kasım 2015’te Rus uçağının düşürülmesi ve Aralık 2016’da Rus Büyükelçisi’nin yaşamını yitirdiği suikastın üzerinden zaman geçmesi gerekiyor. Bu sebeple de alttan alan Türkiye oluyor ve Rusya da bunu taleplerinin yerine getirilmesi için kullanıyor. Önceki gün Türkiye-Rusya arasındaki ticari ilişkilerin önündeki engellerin bir kısmının daha kaldırılması için bildiri imzalandı, fakat kamuoyundan ziyade kamu kurumlarını ilgilendiren hususlarda aşılması gereken detaylar var. Rusya Başbakanı Medvedev’in Türkiye’den domates yasağının süreceğini açıklamasını, “İki ülke arasındaki ilişkiler henüz eski seviyesine dönmedi” şeklinde okumak doğru olur. Suriye, Ukrayna ve Kırım, Kafkas kökenli vatandaşlarının Türkiye’deki durumları, Rusya’nın PKK/ PYD’ye yaklaşımı gibi birçok konu, iki ülke arasında tartışma alanları olarak duruyor.

        Dolayısıyla “domates” ihracatına yasağa sadece “domates” olarak bakılmamalı. Yasağın “ama”sız, “fakat”sız kalkması, ilişkilerin de yoluna girmeye başladığının en önemli işareti olacaktır.

        AVRUPALIYI VE ZENGİN RUS TURİSTİ NASIL KAZANACAĞIZ?

        Geçen yıl Avrupa’dan gelen turist bu sene gelmeyecek ama geçen yıl gelmeyen Ruslar gelecek. Kayıp Avrupalı turistlerin yerini Ruslarla kapatacağız gibi görünüyor ama asıl mesele sayı değil, gelenlerden ne kadar gelir sağlanacağı. Bu sene turizm sektöründeki gelişmelere nicelik-nitelik açısından bakıldığında durum daha da keyif kaçırıcı. Akdeniz ve Ege’deki sayfiye tesislerinde yaşanan olaylar sebebiyle konuk ağırlama rakamları düştü. Kalite de kısmen düştü. İşletmeciler çalkantılı durumu dikkate alıp buna göre rakamlar çıkardı. Ucuzculuk başlayınca, standartlar düşüyor ve paralı olan turist kaçıyor.

        Dolayısıyla 2014 veya 2015’te gelen 3.5-4 milyon Rus turistin bırakacağı parayla, 2017’deki 3.5 milyon turistin harcayacağı rakamlar aynı olmayacak. Son yıllarda Batı ambargosu altındaki Rusya’nın yaşadığı sıkıntılar, ekonomik çalkantılar ve petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar, devalüasyonla Rus vatandaşlarının gelirinin dolar karşısındaki değer kaybı da dikkate alınırsa, turizm sektörü için bu sene de sıkıntılı geçecek denebilir. Turizm meselelerinin üstesinden gelebilecek, profesyonel anlamda tanıtım yapacak bir kurumun eksikliği de böylece daha net ortaya çıkıyor. Normal zamanlarda tanıtıma ayrılan paraları harcayanların işlerine eğilen olmuyordu. Kendiliğinden gelişen, büyüyen sektörün ekmeğini herkes kendi ölçüsünde yiyordu. Fakat şimdi durum farklı.

        Özetle, en fazla tanıtıma ve reklama ihtiyaç duyduğumuz dönemden geçiyoruz. Sadece az harcama gücü olan Rus turistle yetinmek yerine, zengin Rusları da Avrupalıları da Türkiye’ye getirecek formüllere ihtiyaç var. Avrupa’nın bilumum şehirlerinde arka sokaklarda denk geldiğimiz Türkiye’yi tanıtan reklamların kulvar değiştirmesi gerekiyor...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar