Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye-ABD ilişkilerinde önemli bir dönüm noktası olarak anılacağına yönelik tahminlerin henüz sıcaklığını koruduğu Erdoğan-Trump görüşmesinin etkilerini ve yansımalarını yavaş yavaş göreceğiz. Manzara böyle görünüyor.Trump’ın “Türkiye ile çok iyi ilişkilerimiz var, bunları daha da iyi hale getireceğiz” sözlerinin izahı olabilecek henüz çok sürpriz bir şey yok. Özellikle Türkiye’nin beklentilerini karşılayacak somut bir adım atılmaması için de erken yorum yapmak pek doğru olmayabilir. Trump’ın üslubuna bakıp biraz beklemek doğru olabilir.

        Ancak Amerika’nın, Türkiye ve Japonya’dan ithal ettiği inşaat demirinde damping yapıldığını iddia etmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretinin üzerinden bir gün geçmeden bu ürünlere ek gümrük vergisi getirebileceğine dair açıklama yapması çeşitli şekillerde yorumlanmaya başlandı. Normal prosedürler içinde gelişen bu ticari yaklaşımın ziyareti gölgelememesi için bir gün sonraya saklandığı da söylenebilir, yürütülen pazarlıklarda bir argüman olarak kullanılması için de gündeme getirildiğini söylemek mümkün.

        Trump görüşmesine katılan Nihat Zeybekci için de böyle bir açıklama sürpriz olmalı. Zira yeni iyi bir haber açıklanmadan, ABD Ticaret Bakanlığı’nın Türkiye ve Japonya’dan ithal edilen inşaat demiri hakkında yürütülen nihai inceleme için, iki ülkeden gelen üründe damping yapıldığını, ayrıca Türkiye’nin sübvansiyon uyguladığını açıklamış olması hoş bir durum değil. Bu açıklamanın fiiliyata geçmesi için belli bir zaman dilimi ve bazı prosedürler var, ama haberin bu şekilde duyurulması bile tek başına olumsuz hava yayması için yeterli.

        En azından ABD-Türkiye arasında ikili ekonomik ilişkilerde farklı bir açılım olarak yorumlanacak bilgiler üzerine demir mevzusu gündeme getirilmiş olsaydı, etkisi daha az olabilirdi. ABD’nin geçen yıl Türkiye’den ithal ettiği yaklaşık 512 milyon dolarlık demiri tartışılır hale getirmesiyle, Trump’ın başkanlık koltuğuna oturduğunda Trans-Pasifik Ortaklığı’ndan (TPP) çekilmesi ve Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’na (TTIP) uzak durması sonrası ortaya çıkan durumun beklentilerimizi ne kadar karşılayacağı meçhul. Büyük ülkelerle iş yapmak o kadar kolay olmuyor. ABD’den hem istediğimiz malı almakta zorlanıyoruz, hem de ihracatımız olması gereken seviyelerde değil....

        Havalimanı inşaatlarıyla kabuğu kıracağız

        TAV İnşaat Genel Müdürü Ümit Kazak, “Türk müteahhitleri neden köprü yapamıyor?” yazım için kendi çalışmaları hakkında bilgi notu göndermiş. Kazak’ın dikkat çektiği hususları, tam da benim kastettiğim tasarım, mühendislik ve finans gibi konularda kabiliyetler kazanınca nelerin olabileceğine iyi bir örnek teşkil ettiği için aynen aktarmak istiyorum.

        “Bizim TAV İnşaat şirketimiz bu nedenle sadece havalimanı yapımında uzmanlaştı. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yedi ülkenin başkent havalimanlarıyla birlikte toplam 16 havalimanında TAV imzası bulunuyor. Uzmanlaştığımız için katma değer içeren tasarım, mühendislik ve finansmanı TAV yapıyor; yapım kısmını alt yüklenicilerle yürütüyoruz. Türk mimar ve mühendislerini bu projelere taşıyoruz.

        TAV İnşaat son üç yıldır ENR listesinde ‘havalimanı yapımı’ kategorisinde 2014, 2015 ve 2016’da ilk sırada yer aldı. Bechtel, Hochtief, CCC gibi firmaları geride bıraktı. CCC, Taisei, Arabtec, Al Rajhi gibi dev şirketlerle başarılı ortaklıklar yürüttü. Ortak projelerde tercih edilen marka oldu. TAV İnşaat bugüne kadar yaklaşık 19 milyar dolarlık iş üstlendi.”

        Dilerim bu örnekler çoğalır. Mesela Limak Holding’in yapımını üstlendiği Kuveyt Uluslararası Havalimanı’nın yeni terminal binasının temeli geçen hafta atıldı. Yapım süresi için tanınan 6 yıl yerine 4 yıl gibi daha kısa bir sürede bitirilecek olması önemli, ama Türk müteahhitlik sektörünün 4.5 milyar dolar bedelle, yurtdışında tek pakette kazandığı en büyük ihale olması da önemli... Gerisi gelecektir...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar