Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ülkemizdeki yabancı yatırımlarda, yabancı hükümetlerin çok fazla etkisini aramak doğru değil. Eğer Hollanda’nın Türkiye’de yaklaşık 22 milyar dolarlık yatırımı varsa, bunda Hollanda hükümetinin ilgisi ve katkısı çok azdır. Ancak tüm yabancı yatırımcılarda olduğu gibi Avrupalılar ve dahi Hollandalılar, Türk hükümetinin son tartışmalarda konuyu nasıl ele aldığıyla yakından ilgililer. Ülkeye yabancı yatırımın çekilmesinde, kaçırılmasında hükümetlerin rolü vardır, ama yatırım yapılan ilgili hükümetin rolü vardır.

        Dolayısıyla ülkemize yabancı sermayenin gelmesinde, doğrudan yabancı yatırım rakamlarının artmasında hükümetin bu tarz durumlarda alacağı tavır önemlidir. Dikkatli olmak gerekir. Mevcut yatırımları ürkütmeden, Petrol Ofisi gibi gündemde olanlar için de şüphe uyandırmadan, politik gerginlikleri dik durarak, kendi mevzisinde tutup ticarete bulaştırmadan yürütmek gerekir.

        HOLLANDA GERGİNLİĞİ BİR KOMPLO MU?

        Eğer mutedil olması ve itidale çağırması gereken bazı sivil toplum kuruluşlarının akıllarına uyulursa, ileride telafisi zor ol, Türkiye’ye de ciddi zarar verecek sorunlara davetiye çıkarılması söz konusu olabilir. Türkiye’den hükümet yetkililerinin, Avrupa’da yapmayı planladıkları referandum çalışmalarının çeşitli bahanelerle engellenmesi için de çok sayıda komplo teorisi üretiliyor, gerçekleri tahlil edip anlamak yerine saçma sapan senaryolar yazılıyor. Bunları çıkaran ve yayan sivil toplum kuruluşları da var.

        Avrupa’nın Türkiye’de “evet” çıkması için gerginliği bilinçli olarak yaptığını saçma argümanlarıyla izah etmeye çalışan sözde aydınlar da mevcut, referandumdan “evet’ çıkmasıyla Türkiye’nin Batı tarafından daha iyi yönlendirileceğini iddia eden akademisyenler de. Bu profildeki aydın geçinen insanların, şu an gözlerimiz önünde yaşanan hadiseleri kamuoyuna anlatırken, gerçeklerden uzaklaşarak, komplo teorileri geliştirip kafa karıştırmaları da Türkiye’nin ayrı bir sorunu...

        KIRSAL ALANA 4.5G NASIL GİDECEK?

        Hollanda’yı yerle yeksan eden görüşlerimizi bir kenara bırakıp gerçeklere dönelim. Ülkemizin telekomünikasyon meselesine bir bakalım. Hollanda’nın Philips gibi bir markamız yok, ama ULAK gibi bir yerli baz istasyonumuz neden olmasın? Olabilir, lakin nasıl olacağına dair model konusunda kafamız karışık. Milli Savunma Bakanlığı Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) elini taşın altına koyup Aselsan, Netaş ve Türk Telekom’un (TT) iştiraki Argela’ya yerli baz istasyonu ULAK’ı tasarlatıyor, geliştirip ürettiriyor, ama bu konuda en duyarlı olması gereken Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı aynı heyecanı duymuyor. Yarı resmi TT’de kendi şirketinin ürününü kullanmakta ayak sürüyor.

        Yerli ULAK’ın kullanılacağı sektör Ulaştırma Bakanlığı’nın kontrolünde, ihaleler yapıp kriterler koyuyor. Telekomünikasyon sektörünün gelişmesi için Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom’dan da yüklü paralar topluyor, ama yetkisini ve topladığı paraları, somut bir şekilde sektörün gelişimi için harcamıyorsa nasıl olacak bu iş?

        Bütün bunları, son ümit olarak en son yapılan ihale sebebiyle yazıyorum. Evet nüfusu 500’den az olan ve mobil haberleşme altyapısı bulunmayan 1472 yerleşim yerine 4.5G hizmetinin götürülmesi için Ulaştırma Bakanlığı ihale yaptı. Turkcell 1 milyar 698 milyon lira, Türk Telekom-Vodafone ortaklığı ise 1 milyar 587 milyon lira teklif sunmuş. İhalenin yatırım bedeli Evrensel Hizmet Bütçesi’nden yani devletten çıkacak, ama elimizdeki tek yerli baz istasyonu ULAK’ın kullanılmasına yönelik bakanlığın tek bir formülü, modeli ve maddi destek içeren bir ihale kriteri yok. Sadece özel şirketlere baskısı var...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar