Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Gecede Saklı Yalnız Aşklar” adlı ilk romanıyla okur karşısına çıkan Adil Yıldırım’la konuştuk. Kendini sansürsüz açma denemesini sorduğumda, şu cevabı verdi: “Hissettiklerimi gizlemeden dile getirmeme cesaret deniyorsa, daha fazlasını da yapabilirim. Duyguyu paylaşmak ekmeğini paylaşmak gibidir; insan bir kez bunu yapınca artık yalnız yemek istemez…”

        İlk romanınızda, bir erkeğin vicdanıyla, geçmişteki ilişkileriyle hesaplaştığı bir hikâyeyi anlatıyorsunuz. O erkek siz olabilir misiniz, bu sizin hikâyeniz mi?

        Bir yazar kendinden bağımsız bir hikâyenin anlatıcısı olamaz ki. Bu romanı yazarken kimi yerlerde Bora gibi sokaklarda yürüyordum kimi yerlerde ise Bora’yı dikkatle izliyordum. Bora beni kendisine katmış bir karakter, ancak orada durmamış ve gizemli yapısıyla başka kapıları aralamış, yeni heyecanlara yelken açmış aynı zamanda. Ona baktığımda neyse ki yapamadığım şeyleri yaptığını görmüyorum.

        Yine de Bora siz değilsiniz…

        Bu roman benim birebir biyografim değil ama okurlarımı benim ruhumda yolculuğa çıkarıyor. Benim ruhum Bora’nın bedeninde yaşıyordu diyeyim. Bora Roma manzarasını izlediği terasta uzaklara dalıp gittiğinde ben de bilgisayar ekranı üzerinden karanlık geceye bakıyordum. Uzaktan onu izlediğim gecelerde bir sigara da ben yakmak istedim ancak bırakalı yıllar oldu, neredeyse bana o sigarayı içirecekti. (Gülüyor.)

        Kısmen de olsa kendinizi anlatma cesaretini size ne verdi?

        En büyük cesaret yaşamak… Bu konuda çok ciddiyim. Hiç tanışma fırsatı bulamadığım tek bir insanla aynı duyguyu paylaşırım belki diye düşünerek yazdım romanımı. Hissettiklerimi gizlemeden dile getirmeme cesaret deniyorsa, daha fazlasını da yapabilirim. Duyguyu paylaşmak ekmeğini paylaşmak gibidir; insan bir kez bunu yapınca artık yalnız yemek istemez…

        “Bazı kadınların aşkı erkeği ürkütür”diyorsunuz. Erkekler ürker mi gerçekten kendilerine tutkuyla âşık olan kadınlardan?

        Erkekler kendilerine âşık olan kadından ürkmezler; yapacağı baskıdan ürkerler. Bir erkeği değiştirmeye çalışmak bir kadının yapabileceği en temel hatadır. Romanımda Bora’yı ürküten nokta özünde erkekleri ürküten duygu ile aynı; birçok kadınla rahatça birlikte olmasına rağmen o sadece bir kadında tutuklu kalmış… Kadın Bora’nın içine içine öyle işlemiş ve bunu öyle büyük bir aşkla yapmış ki kahramanım erkek egosunun yenilgisini kabul etmekte zorlanıyor. Öte yandan ne kadar ürkse de o bir aşk adamı neticede…

        Erkeğin kalması ne anlama gelir, gitmesi ne anlama gelir?

        Eğer bir erkeğin ilişkiye devam etmesi kadının yarattığı baskıcı etkiyle oluyorsa, anlayın ki o erkek bırakıp gidecek cesarete sahip değildir. Özgür ruhlu bir adam çekip gidebilir ancak ama gerçekten âşıksa da bir gün mutlaka geri döner, çünkü başka hiçbir kadının varlığı ona aynı hazzı vermez. Erkeğin böyle gitmeye hakkı var mı diye sorabilirsiniz, o apayrı ve girift bir konu…

        Kalan her erkek âşık sayılmaz o halde…

        Sadece annesi kızı çok beğendi diye evlenen bir adam tanımıştım, “Hiçbir şey hissetmiyorum ama annemi kıramam” demişti bana. Kadınlara şöyle bir tüyo verebilirim: Bir erkeğin annesiyle ilişkisi o erkeğin tüm hayatını etkiler. Annesine çok bağlı adamların baskıcı kadınlarla evlendiklerini gördüğümde, şaşırmıyorum açıkçası…

        ‘En sevdiğim yazarlar, Da Vinci, Van Gogh ve Picasso’

        Roma’da yaşıyorsunuz…

        Roma’da yaşamak tarifsiz bir duygu. Âşık olduğum bu şehir eşsiz bir sevgili ama aynı zamanda çok zor bir kadın…

        Edebiyatla ilişkinizi soracağım bir de. Başucu kitaplarınız hangileri?

        İnsan ruhuna meraklıyım. Psikolojik romanları, insana beklenmeyen şeyler yaptıran ve insanı ruhuyla da ortaya koyan yazarları seviyorum. En sevdiğim yazarlar, Da Vinci, Van Gogh ve Picasso.

        Kitabınızın bir şarkı listesi var.

        Üniversitedeyken, Tarçın diye bir blues grubumuz vardı, orada şarkı söylüyordum. Sesim fena değildir. Blues, jazz ve klasik müzik severim, Mozart benim için eşsizdir, tektir. İnsanlar kitabımı listedeki şarkıları dinleyerek okuduklarını söylediğinde, mest oluyorum. Merak edenler Spotify’da bulabilirler. Keşke romandaki güzel kadınların kokularını da okuyucuya aktarabilseydim, o zaman Bora’ya daha çok hak verirlerdi. Bora kokuya titiz biri ve ben de ona katılıyorum.

        Aşkı en iyi hangi şarkı anlatır?

        Sevdiğim kadını şehvetle öperken dinlediğim şarkıdır. O ilk temas hayat boyu iz bırakır...

        ANLATI

        Elimdeki kitabı daha proje aşamasındayken anlatmıştım. Şimdi nihayet yayınlanan kitabı yaratıcılarından okuyalım: “Nâzım Hikmet, başyapıtı ‘Memleketimden İnsan Manzaraları’nda 1908’den 1945’e kadar uzanan bir zaman diliminde 300’den fazla karakter üzerinden Türkiye’nin hikâyesini anlatır. 70 yıl aradan sonra, Nâzım’ın insan manzaralarından esinlenerek Açık Radyo ve Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi işbirliğiyle gerçekleştirilen bir proje kitapta, bu sefer insanlardan kendi hikâyelerini anlatmalarını istedik. ‘Türkiye Hikâyelerini Anlatıyor, tıpkı Paul Auster’ın daha önce ‘Babamın Tanrı Olduğunu Sandım’ adlı kitabında topladığı radyo hikâyeleri gibi radyoda seslendirildi. Aile hikâyeleri, aşk ve delilik üzerine hikâyeler, toplumsal-kültürel-etnik kimlik hikâyeleri, hayvanlara, köye, taşraya ve şehre dair hikâyeler, yaşam ve ölüm, toplumsal ve siyasal olaylar, yardımlaşma, dostluk, yoksulluk hikâyeleri... Hepsi de Türkiye’nin hikâyeleri. Gerçekten yaşanmış ya da Oğuz Atay’ın deyişiyle, “hayat-ı hakikiye hikâyeleri”. Yaşandılar, yazıldılar. Anlatıldılar, anlaşıldılar. Şimdi sıra paylaşılmalarında...”

        Bu hafta ne okusak?

        “Bize ‘en uzak olan’ yakın tarihimize tanıklık etmenin sadece bir ‘tetkik mesafesi’nde olduğunu göreceksiniz” diye yazıyor Ahmet Kekeç. Tarık Tufan’sa “Ruhuma musallat olmuş o uçurumların kenarında yaşayabilmek için aylardır bıkmadan usanmadan çocukluğumun yüzlerini, sokaklarını, ağrılarını yazıyorum” diyor. Yakın tarihle yüzleşmek isteyenlere ilkini, roman sevenlere ikincisini tavsiye edeceğim.

        HaftanınYenileri

        Beni Onlara Verme Tarık Tufan Profil Kitap

        Cumhuriyet Apartmanı Ahmet Kekeç Motto Yayınları

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar