Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        2008 Küresel Krizi'nin üstünden 10 yıl geçti. Bu sürede dünya yaralarını sardı ancak ekonomik, sosyal ve politik birçok gelişmenin ya önü açıldı ya da hızları arttı. Popülizm, korumacılık ve kuralsız ticarete kayış arttı örneğin. Bunun başını ABD'nin çektiği sanırım hemen herkesin ortak kanaatidir.

        Anlaşmalardan keyfi çekilmek, ticarette gümrük duvarları koymak ve tüm diğer ticareti öldürücü önlemler küresel büyümeyi öldürür mü? Tam olarak böyle olmayacaktır. Yavaş yavaş bir yanma, pişme süreci olarak tarif etsek belki daha doğru olacak. Küresel krizden geçen 10 yılda birçok yara açık olabilir. Diğer yandan üzerinden 100 yıl geçen 1. Cihan Harbi'nden sonra ulusların nasıl da paylaştıkları ve refaha ulaştıklarını düşününce tamamen karamsar olmamak için sebeple bulabiliyoruz.

        ***

        2018 yılı başlarken son yılların en güçlü büyümelerinden birini bekliyor ve tek risk olarak Başkan Trump ve savunduğu küresel korumacılığı gösteriyorduk. Nam-ı diğer 'ticaret savaşları'. Bu risk realize oldu ve şimdi yavaş yavaş sonuçlarını görmeye başlayacağız. Elbette tek sebep bu değil. Avrupa'nın merkez ve periferi olarakbölünmüşlüğü de bir problem. Macaristan - Polonya - Ukrayna ve Türkiye'deki gelişmeler 'çekirdek Avrupa'nın' istekleri ile uzun süredir uyumlu değil. Merkel zayıfladı, Macron ışıltısını seçmenin gözünde yitiriyor ve İtalya adeta bir isyan bayrağı gibi açılmış kıtanın en ortasında.

        Yaşlı ve borçlu gelişmiş ülkelerde büyüme döngüleri ya yara alıyor ya da sonuna yaklaşıyor. Bu ülkelerin merkez bankaları parasal sıkılaştırmaya devam ediyorlar. Brexit belirsizliği henüz tam olarak verilere girmiş değil. Düşük üretkenlik ve ABD'de Başkan Trump'ın ara seçim yatırımı olarak yaptığı vergi indirimlerinin etkisi geçti. ABD büyüme anlamında en iyi çeyreğini geride bıraktı. En az 2 yıl boyunca, büyük ihtimalle, büyüme bir plato yaptı.

        ***

        Gelişen ülkeler kötümser tahminlerin hiçbirini yanıltmadılar. Brezilya'da sosyal güvenlik reformunu yapamayan Temer iktidarı tüm siyasal sermayesini parti üyelerini temize çıkarmak için harcadı. Arjantin 54 milyar dolarlık IMF yardımına, 50 puan faiz artırmasına rağmen gitmek durumunda kaldı. Pakistan yeniden IMF yollarında. Rusya yaptırımların gölgesinde sıfır büyüme bölgesi etrafına koşuyor.

        İran, ABD'nin itmesi ile düştü ve şimdi en az 2 yıllık milli hasıla daralması yaşayacak. Türkiye'de kur son sürat değer yitirdi ve sert bir dengelenme / ekonomik küçülme dönemi başladı. Hindistan'da kapsayıcı büyüme yerini seçim yatırımlarına ve merkez bankası ile kavgaya bıraktı. Güney Afrika toprak reformu vaadi ile en kötü ekonomik verileri bir bir sergilemeyi sürdürüyor. Dünya büyümesinin neredeyse çeyreğini sırtlayan Çin ise ABD'nin ticaret savaşları konsepti ile içine girdiği büyük dönüşümden yeniden borç üreten bir ekonomi olma riski ile karşımızda.

        ***

        Sonuç olarak, büyüme hala kriz sonrası zirvelerine yakın tüm dünyada ancak beklenenden önce gazı kaçtı. Yaşlı gelişmiş ülkeler yavaş yavaş büyümeden feragat edecekler ve riskler birikiyor. Bu sürede teorik olarak yükü sırtlanmasını gelişen ülkelerden bekliyoruz ancak onlar da usulca pırıltılarını kaybediyorlar. Bulutlar toplanıyor...

        Aşağıda IMF'nin ekim ayı tahminleri ile küresel büyümede gruplara göre beklenen büyümeleri görmek mümkün. Gelecek 2 yılda dünya büyümesinin 0.2 puan düşüşle yüzde 3.7 olması bekleniyor.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar