Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçtiğimiz günlerde Türkiye ekonomisinden bahsederken güçlü büyüme rakamlarına değindim, güçlü büyümenin yan etkilerinden henüz bahsetmeden bir iş insanı söz aldı. Bütün ailesinin kutup ayısı olduğunu kendilerine tek tek sorup teyit eden kutup ayısının bu aileye kendi kimliğini doğrulatmak için sorduğu soruyu bana yöneltti:

        - Öyleyse ben niye üşüyorum?

        Sanırım bu sorunun cevabı belli. 2017 yılında ekonomi nominal %20’ye yakın büyürken, bu genişlemeyi fonlamak için tüm kaynaklarımızı seferber ettik. Yetmedi dış âlemin de refahından ödünç aldık. Güçlü büyümeye yüksek enflasyon ve hatırı sayılır bir cari açık eşlik etti. Böylece büyümek için kullandığımız kaynakların maliyeti yüksek oldu. Kur, Euro ve Dolar sepetine karşı %15 değer yitirdi. İşletmelerin finansal giderleri, toplam giderleri içinde daha fazla yer kapladı. Bu bir.

        Kaynak kullanımı son sürat olunca belki de pek fark edilmeyen bir şey ortaya çıktı. Türk Lirası’ndaki likidite sıkışıklığı. Daha da Türkçeleştirelim. Lira ihtiyacı yükseldi. Bu da iki. Bunu nereden anlıyoruz? Elbette faizlerden ve fonlama kültüründeki değişimden.

        Mevduat faizleri, 3 ayda 3 puanlık enflasyon düşüşüne rağmen hemen hiç gevşemedi. Bir başka kanıt ise TCMB’nin açık piyasa işlemleri ile yaptığı fonlama. Nisan 2017- Mart 2018 aralığında baktığımızda APİ’nin 30 milyar TL’ye yakın arttığını görüyoruz. Sistemin artan fonlama ihtiyacını buradan izleyebiliriz. Bankaların Türk Lirası cinsinden kredi / mevduat rasyoları yüksek kalmayı sürdürüyor. Bir başka gösterge ise bankalar arasındaki gecelik borçlanma piyasasında çakılan hacimler. Kimse birbirine para satmıyor. Neden? Çünkü herkese lazım. Bankaların artan açık pozisyonları da son kanıtımız. Yine Türkçe hale getirmek istersek, bankalar kur takası ile yurtdışından kendilerine Türk Lirası yaratmaya çalışıyorlar. Dövizdeki yükselişi de buraya katmadan bitirmek olmaz. Artan enerji maliyetleri ve döviz yükümlülükleri de lira üzerine baskı koyan diğer değişkenler. Örneğin sadece kamunun döviz ihtiyacını karşılamak için geçtiğimiz sene 7 milyar dolar Hazine ve TCMB tarafından aloke edilmiş. Lira sıkışık. Kredi maliyetleri yüksek. Bu yüzden üşüyorsunuz. Yakın zamanda makul ölçülerde lira likiditesine yönelik adım göreceğiz muhtemelen. Pozitif çıktı açığını daha fazla yukarı zorlamamak ise daha esaslı bir çözüm olacaktır. En esaslısı ise malum. Reformlar ile tıkanıklıkları aşmak ve daha yüksek büyüme patikasına çıkmak.

        ***

        Çin’de vadeli petrol işlemleri başladı. Nikel, bakır derken sıra yıllar sonra hayata geçecek bu planla petrol vadelilerine geldi. Metallerde geçen işlemlerin büyüklüğü Çin borsalarını hacimde dünya şampiyonu yapmıştı.

        İyi tarafı, dünyanın en büyük ithalatçısının ‘hedging’ imkânlarını geliştirmesi. Kötü tarafı ise bu kontratları bireylerin her seferinde bilinçsizce speküle etmeleri. Petrol diğerlerine benzemez elbette. Petrodoların simgesel önemi farklıdır. Diğer yandan, 10 milyon varille dünyanın en büyük ithalatçısının bu işlemlere soyunması gayet normal karşılanmalı. Yuan ile fiyatlanan petrol bu paranın konvertibilitesi için de faydalı. ICE ve NYMEX gibi simge borsalar için şimdilik risk yok ancak Çin’in minik adımlarla büyük yürüyüşüne bir örnek olarak kayıtlara geçmeli.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar