Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Monako- Ressam Ahmet Güneştekin’in resmiyle daha önceleri tanışmış olanlar beni anlayacaktır: Karşısında duranı hemen sarıp sarmalayan bir renk cümbüşü... Doğup büyüdüğü Mezopotamya ve Anadolu coğrafyasının bütün renkleri... İlk bakışta başına buyruk, dediğim dedik serbestliği içerisinde görünse de, her tabloda ayrı bir âhenk ve uyumla bakan gözleri selâmlayan renkler...

        İnsana ‘‘Ben bu güzelliği her zaman karşımda görmeliyim, ona sahip olmalıyım’’ dedirtir Ahmet Güneştekin resmi...

        Altına imzasını koymasına gerek kalmayacak kadar da ressamının kimliğini haykırır her resmi...

        Ressamdan ne zaman söz açılsa, birileri mutlaka ‘‘Çok ilginç bir hayat hikâyesi var’’ demek ihtiyacı duyuyor; doğrudur, ama hikâyesinin bence en can alıcı yönü, içinden çıktığı coğrafyaya ve o coğrafyanın temsil ettiği bütün değerlere âşık olmasıdır Ahmet Güneştekin’in...

        Efsanelerine de...

        Üzerinde hiçbir figür bulunmayan bir resmine bakarken bile sanki bir ‘Şahmeran’ ile veya ‘Zümrüd-ü Anka’ ile karşı karşıya olduğunuzu hissettiren de onun hikâyesinin bu yönüdür...

        Daha önce başta New York olmak üzere pek çok Batı kentinde sergilediği eserlerini bu kez Monako’ya taşıdı Ahmet Güneştekin... İrtibat kurduğu ressamları kuyumcu titizliğiyle seçen Marlborough Gallery’nin, dünyanın en zenginlerinin mekân seçtiği Fransız Rivierası’nda bulunan sergi salonunda...

        Son 70 yıldır dünya resim sanatına hükmeden Marlborough Gallery’nin hayli zamandır bir sanatçısı artık o...

        Monako’ya getirdiği resimler, geçen yıl İstanbul Antrepo'dasergilediği ustalığına hayran bırakan tablolardan pek çok bakımdan farklı, bambaşka bir ustalığı yansıtıyor; ancak o döneminin eserleriyle şimdikiler arasında birbirini tamamlayıcı özellikleri de rahatlıkla keşfedebiliyorsunuz...

        Keşfedilmeyi bekleyen bir resim onunki...

        O keşfi dünyanın en ince beğenisine sahip olduğu bilinen uluslararası bir sanatsever kitleyle birlikte yaşamak üzere Türkiye’den ve dünyanın başka köşelerinden buraya epey insan geldi. Çoğu aynı zamanda koleksiyoner de olan işadamları ve işkadınları... Sanat eleştirmenleri... Yazarlar... Gazeteciler...

        Maliye bakanı Mehmet Şimşek ile kültür bakanı Ömer Çelik ve Türkiye’nin Paris büyükelçisi Hakkı Akil de bu önemli olaya tanıklık etmek üzere burada...

        Türkiye’den hayli uzakta hepimize sanat yoğun bir kültür havası yaşatan olayın bir de sponsoru var: Çalık Holding... Ahmet Çalık o kadar işinin arasında Monako’ya geldi, herkesle yakından ilgilendi ve serginin açılışında da bulundu.

        Ülker’in patronu Murat Ülker de iki iş seyahati arasında Monako’ya da uğradı.

        Ahmet Güneştekin, sergisi açılışının resimlerine eş bir renk zenginliğine sahip Türkiye’den yüzlerle yapılmasını, ‘‘Ülkemizin sanata vermeye başladığı değeri buradan katılacakların da görmesini istedim’’ gerekçesiyle açıklıyor. Monako’ya yerleşik veya sergi açılışı için buraya gelmiş yabancıların --hatta Marlborough Gallery’nin sahip ve yöneticilerinin de-- bu mesajı biraz da sevinçli bir hayretle aldıklarını söyleyebilirim.

        Nice ajans haberi ve yazıdan çok daha etkili bir mesaj bu.

        Karşısında duranı efsunlayan renk cümbüşü Ahmet Güneştekin tabloları yanında, sergisinin açılışı için buraya kadar koşan insanlarımız da o mesajın bir parçasıydı.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar