Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BU yazıda, aşağıdaki satırlarda okuyacaklarınız asla ve asla bir duyuma, derin bir istihbarata, içeriden verilmiş bir bilgiye dayanmamaktadır.

        Tamamen ve baştan sonra bir “öngörü” yazısıdır.

        Bunu yazmaya, hafta sonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AK Parti İstanbul İl Örgütü ile yaptığı toplantıdaki konuşmasını dinleyince karar verdim.

        O konuşmada Erdoğan hülasa şunu söyledi:

        “İstanbul’da ne kadar güçlü olursak, Türkiye’de ondan biraz daha güçlü oluruz. İstanbul’u kaybedersek Türkiye’yi kaybederiz. İstanbul’da kazanamayan bir partinin Türkiye’de kazanması mümkün değildir.”

        Türkiye’deki en iyi siyasetçi ve siyaseti en iyi okuyan adam olduğu su götürmez bir gerçek olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediklerine sonuna kadar katılıyorum.

        Başta İstanbul olmak üzere büyük şehirleri kaybeden bir iktidarın Türkiye’yi yönetmesi zordur.

        Dahası iktidarını koruması bile zordur.

        Erdoğan bunu biliyor ve durumun sıkıntılı olduğunu fark ediyor.

        Çünkü tüm gücüyle yüklendiği referandumda iktidar cephesi, Ankara ve İzmir’de karşısındaki “Hayır” blokunun gerisinde kaldı.

        Bu ileriye dönük bir işaret.

        Bir yanda AK Parti bloku, diğer yanda ise “Erdoğan karşıtı” blok.

        Erdoğan, karşıt bloku kırmak zorunda.

        AK Parti, İstanbul’u kazanmak zorunda.

        Benim buradan çıkardığım sonuç şu: Erdoğan, yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için çok ama çok güçlü bir aday çıkarmak istiyor.

        Erdoğan’ın ekibinde böyle birmisyon için uygun kim var?

        Yanıt basit: Binali Yıldırım.

        İçimden bir ses, Başbakan Binali Yıldırım’ın yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için AK Parti’nin adayı olacağını söylüyor.

        Peki Yıldırım böyle bir görevi kabul eder mi?

        Yıldırım’ın son yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı istediği, ama Erdoğan tarafından İzmir’e gönderildiği bilinen bir sır.

        Binali Bey’in bu duruma biraz burulduğu da benim bildiğim bir sır.

        Başbakanlığı bırakıp büyükşehir belediye başkanlığını kabul eder mi?

        Bence eder.

        1 yıl sonra ortadan kalkacak bir “post” yerine, 5 yıl oturacağı bir görevi tercih eder.

        Erdoğan’ın “Türkiye’nin Başkanı”, kendisinin de “İstanbul’un Başkanı” olacağı bir durumu istememesi için bir gerekçe yok.

        Ayrıca başkanlık sistemlerinde bunun örnekleri var.

        Mesela Jacques Chirac.

        Chirac, Fransa Başbakanlığı yapıp sonra Paris Belediye Başkanı olmuş, sonra yeniden başbakanlığa dönmüş ve ardından da Fransa Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuştu.

        İcraat adamı Yıldırım’ın, böyle bir görevi kabul edeceğini düşünüyorum.

        ************

        ELİTİSTCEHAPE

        BAZI okurlar, Kemal Kılıçdaroğlu’nun atletli fotoğrafını eleştirmem üzerine kızmışlar.

        Tabii ki kızma hakları var.

        Bu fotoğrafı şık ve hoş buldularsa diyeceğim bir şey olamaz.

        Ama ben beğenmedim.

        Fakat şunu da söylemem lazım.

        Eğer böyle bir fotoğrafı AK Partili bir politikacı çektirip yayınlatmış olsa ve muhalifler bunu eleştirse, AK Partililer büyük bir ihtimalle “İşte bunlar Türk milletini hakir görüyorlar. Bizim insanımız evinde atletle dolaşır. Ama elitist CEHAPE zihniyeti benim vatandaşımı aşağılıyor” derdi, orası kesin.

        Ama ben yine de hangi görüşten olursa olsun, bir siyasetçinin bu kadar gayri estetik bir fotoğrafını yayınlatmasını yanlış buluyorum.

        ************

        TERÖR HAMİSİ 3 ÜLKE

        DAHA önce defalarca yazdım.

        Müttefikimiz ABD ne zaman bölgeye gelse Türkiye’nin terör sorunu artıyor ve PKK ya da iş ortakları azıtıyor.

        1990’ların ilk yarısında Çekiç Güç’ün PKK’ya yardımları dün gibi hatırımızda.

        Helikopterlerle PKK’ya malzeme taşıyan ABD askeri görüntüleri bugüne mahsus değil.

        O günlerde de vardı.

        Ve şimdi ABD Savunma Bakanı James Mattis, Ankara’da.

        Geliş amacı ne?

        Türkiye’nin muhtemelen İran’la beraber PKK’ya karşı başlatmayı planladığı operasyonu durdurmaya çalışmak.

        ABD’li bakan, “terör örgütleri listesi”ne aldıkları bir örgütü korumak için burada.

        Suudi Arabistan ve İsrail’in, Türkiye ve İran’ı birlikte sıkıntıya sokmak için planladıkları “Kürt devleti” ve bu iki ülkeden de toprak alarak kurulacak bir Kürt devleti projesinin iş takipçisi ABD.

        Bu üçlü çabaya rağmen bu projenin hayata geçmesinin önündeki en önemli engel ise Türkiye’deki Kürtler.

        ************

        RİVA'DA REZALET KAPIDA

        GALATASARAY’ın Riva arazisi üzerinde yapılacak proje için ihalede en yüksek teklifi veren firma, sözleşmeyi imzalamadı ve çekildi.

        Şimdi 2. gelen firmanın sözleşmeyi imzalaması bekleniyor.

        Birinci gelen firmanın vereceği para 942 milyon TL idi.

        İkinci firma ise 761 milyon TL verecek. Üstelik hasılat daha yüksek olsa bile bu firmanın verdiği oran daha düşük olduğu için yükselen hasılat Galatasaray’a daha az avantaj sağlayacak.

        Galatasaray’ın şu andaki gelir kaybı yaklaşık 200 milyon TL.

        Bana gelen bilgiler, 2. gelen ve sözleşme imzalaması beklenen firmanın da sözleşmeyi imzalamayacağı yönünde.

        Bu durumda devreye 3. gelen firma girecek.

        Peki kim bu firma?

        NEF İnşaat.

        Büyük ve saygın bir inşaat firması.

        Ancak ortada çok ciddi bir sorun var.

        Birincisi NEF İnşaat’ın patronu her yerde Başkan Dursun Özbek’le birlikte geziyor.

        17 Mayıs’taki şenliklerde Galatasaray’ın eski başkanlarıyla birlikte Başkan Özbek’in masasını paylaşıyordu.

        Bu yakın ilişki bazı söylentilere sebebiyet verebilir.

        Bir diğer sakınca ise NEF İnşaat Yönetim Kurulu’nda yer alan bir Galatasaraylı, Başkan Özbek’in Florya ve Riva projelerini gerçekleştirmek için oluşturduğu komisyonun içinde.

        Yani hem satıcı hem alıcı pozisyonunda.

        İçimden bir ses, eğer proje 3. firmaya geçerse bu ihalenin iptal edileceğini söylüyor.

        ************

        REVENGE PORN

        AHLAKSIZIN biri bir kadınla beraber olmuş.

        Beraberlik sırasında kadının görüntülerini çekmiş. Muhtemelen fantezi maksatlı.

        Ayrıldıktan sonra ise bu görüntüleri Youtube üzerinden yayınlamış.

        Kadın haklı olarak şikâyetçi olmuş.

        Mahkeme 2 yıl ceza vermiş.

        Adalet Bakanlığı konuyu niyeyse yakından izlemeye almış ve bu işi yapan kişinin hapis yatmaması gerektiğini söyleyerek konuyu Yargıtay’a götürmüş.

        Yargıtay da kararı bozmuş.

        Daha önce böyle olaylara rastladık.

        Çok ünlü erkek bir televizyoncumuz bile bu durumdan mağdur oldu.

        Ama ayrılık sonrası seks görüntülerini internet ortamında yayınlamak bize özel değil.

        Dünyanın her yerinde yaygın bir suç.

        Amerikalılar buna “Revenge porn”, yani “İntikam pornosu” diyorlar.

        Görüntüler gönüllü olarak çekildiği için de genelde fazla bir ceza çıkmıyor.

        Bu durumdan korunmanın en garantili yolu, böyle görüntüler çekmemek.

        İlle de fantezi yapmak istiyorsanız, teknoloji dönemi öncesi fantezilere yönelin.

        Öyle yapmayıp mağdur olursanız karşınızda Adalet Bakanlığı’nı bulursunuz.

        ************

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Mağdurlar devlete sığınabildiği zaman.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar