Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “En üst perdeden konuşan başkan olan Fikret Orman bir süredir sessiz. Şenol Güneş’in arkasına saklandı. Sahaya çıkmama gerekçesi olarak Şenol Hoca’yı göstermek ayıptır. Yönetimsen ‘çıkılacak’ dersin, hoca da çıkar. Güneş, Beşiktaş’ın sahibi mi? Bunun faturasını hoca ödemeyecek, kulüp ödeyecek.”

        - Beşiktaş muhtemelen bu sene Avrupa Ligi’ne gidecek gibi gözüküyor. Ve borcu da tavan yapmış durumda. Bir haftada iki kupa birden kaybettiler. Fikret Orman da sessizliğe gömüldü. Gelecekte Beşiktaş’ı nasıl günler bekliyor? Eğer Şenol Hoca diretmeseydi, Beşiktaş derbide sahaya çıkar mıydı?

        - Beşiktaş’ın mali sorunlarını aşmak için sürekli başarıya muhtaç olduğunu söyledim hep. Özellikle de Şampiyonlar Ligi’ne kalmadığı sürece mali sorunlar artar. Bu, Galatasaray için de böyle. Beşiktaş’ı zor günler bekliyor ama tüm kulüplerimiz aynı durumda. En kötü durumda olan Trabzonspor. En çok konuşan başkan olan, en üst perdeden konuşan başkan olan Orman bir süredir sessiz. Şenol Güneş’in arkasına saklandı. Sahaya çıkmama gerekçesi olarak Şenol Hoca’yı göstermek ayıptır. Ne demek “Şenol Hoca istemedi, çıkmadık”. Yönetimsen “Çıkılacak” dersin, hoca da çıkar. Şenol Güneş, Beşiktaş’ın sahibi mi? Bunun faturasını Güneş ödemeyecek. Kulüp ödeyecek. Bu takım halka açık bir şirket. Bunun bir de SPK tarafı var. Sermaye Piyasası Kanunu gereği yaptırımlar olmalı. Sen halka açık bir şirketi bilerek zarara uğratıyorsun. Yatırımcının hakkını yiyorsun. Beşiktaş yönetimi Şenol’a suçu yıkarak bu işten kurtulamaz.

        - Şenol Güneş’in kalmasının Beşiktaş’a zarar vereceğini savunan birçok yazar var... Siz neler söyleyeceksiniz?

        - Ben onu bilemem. Ama gördüğüm tablo, yazarların haklı olduğunu gösteriyor. Belki de Şenol Güneş bu yıl da kalmamalıydı. Belli ki, yönetimle Şenol Hoca arasında sorun var. Sürekli kiralık oyuncularla oynamak, kozlarının sürekli elinden alınması Şenol Hoca’yı kızdırmıştır mutlaka.

        ***********

        ARDA’DAN BİR FUTBOL CANAVARI ÇIKARDIK

        - Arda Turan için hafta içi yazdınız. İkinci şansı da elinin tersiyle itti. Hem başkanını hem hocasını zor durumda bıraktı. Siz neler söyleyeceksiniz?

        - Yıllardır tanıdığım, Arda gibi şahane bir çocuğun bu hale gelmesini gerçekten aklım almıyor. Mütevazı, temiz bir adamdan bir futbol canavarı çıkarmayı başardık el birliğiyle. Barcelona-Real Madrid maçında hep bunu düşündüm. O sahada olabilecekken, Türkiye’de hakem tartaklamakla gündemde olmak ne hazin bir düşüş. Aslında Arda bu dönem için bir prototip olabilir. Aniden gelen şöhret, büyük paralar ve siyasi ve toplumsal ilişkilerin şımarttığı bir adam. Bunun getirdiği bir nobranlık, bir aşırı özgüven, bir güç histerisi. Psikiyatr işe yarar. Ünlü tenisçi Federer de gençlik döneminde berbat bir adammış. Sürekli kavga, itiş kakış, maçlarda sinir krizi düzeyinde bir hırs. Sonra tedavi gördü ve ekselans oldu.

        ACUN ABİSİNE ÖZENMESİN

        - Yeni jenerasyon Arda olayından ne gibi dersler çıkarmalı?

        - Futbolcusun sen, futbolcu kal. Sosyete gülü olmaya çalışma, güç simsarlığı yapan eski futbolcularla gereğinden fazla yakınlaşma, seni oraya getirenin futbol olduğunu asla unutma, siyasete fazla bulaşma, gücü ilişkilerinde değil, sana futbol oynatan bacaklarında topla, PlayStation futbolcusu olma, Acun abine özenme, yurt dışına gittiysen oralı gibi yaşa.

        ***********

        FENERBAHÇE-BURSA MAÇI AĞIZLARDA KÖTÜ TAT BIRAKTI

        - Fenerbahçe-Bursa maçı her iki taraf için de bir korku filmi gibi geçti. Aykut Hoca ilk yarıdaki Alper ve Aatif tercihleri için ağır eleştirildi. Valbuena’da ya da Mehmet Ekici’de olmayan, Alper ve Aatif’ta olan ne? Bir de yönetimi çok eleştirilen Fırat Aydınus var. Sizin görüşünüz neler? Nerede hata yaptı?

        - Çok garip bir maçtı. Ağızlarda kötü bir tat bıraktı. Hakem hatalarıyla, futbolcuların tavırlarıyla alışılmadık türde bir maçtı. Valbuena’nın Fenerbahçe için ne kadar önemli olduğunu herkes görüyor, bir Aykut Kocaman görmüyor. Adam oyuna girince maçı başka bir hale getiriyor ama Aykut Hoca sürekli yedekten alıyor Valbuena’yı. Fırat Aydınus bu sezonun en iyi hakemi bana göre. Bu maçta yaptığı birkaç hata bu unvanını elinden almaz.

        KOCAMAN’IN İSTİFALARI KOMEDİ DİZİSİ OLDU

        - Aykut Kocaman maç sonunda yine istifa göndermeleri yaptı. Seyircinin ilgisizliğinden yakındı...

        - Aykut Bey’in istifaları ve istifa imaları artık komedi dizisi oldu. Seyircinin ilgisizliğinden yakınacağına, ‘Türkiye’nin takımına en bağlı taraftarı niye ilgisizleşti?’ diye bir düşünsün. Obradovic’in takımının maçlarına büyük ilgi var da, Kocaman’ın maçlarına niye ilgi yok, onu bir anlamaya çalışsın bence. Sonuçta ikisi de aynı kulübün takımları, aynı renk forma ile maça çıkıyorlar. Biri full çekiyor, biri boş tribünlere oynuyor. Bunun nedeni taraftar olamaz.

        ***********

        PENALTILAR GOMİS’İ GERİLİME SOKUYOR

        - Galatasaray’ı Akhisar maçında nasıl buldunuz. Rodrigues maçı aldı kopardı. Ama Gomis sanki biraz sıkıntılı. Siz takımı nasıl buldunuz?

        - Galatasaray çok zorlandı. İlk yarı ile ikinci yarı farklı G.Saray vardı. Akhisar bu yıl Galatasaray’a kök söktürdü. Bu maçı da alabilirlerdi, Muslera’ya takıldılar. Gomis gol atmadığı zamanlarda da çok yararlı bir oyuncu. Çok karakterli, çok kaliteli bir adam. Pozitif bir duygu yayıyor. Gomis’teki sorun penaltı. Fatih Hoca ısrarla Gomis’e attırıyor ve o da ısrarla kaçırıyor. Terim, “Ben oyuncuma sahip çıkarım” mesajı vermek istiyor ama bu her zaman doğru sonuç vermeyebilir. Gomis penaltılarda gerilmeye başladı ve bu da ayağına yansıyor. Halbuki Gomis’le konuşup penaltıları başkasına attırsa birkaç maç işler yoluna girebilir. Gomis’i bu kadar gerilime sokmanın alemi yok bence.

        YÜZDE 90 G.SARAY ŞAMPİYON

        - Siz her zaman temkinlisiniz ama herkes G.Saray’ın artık şampiyonluğuna garanti gözüyle bakıyor...

        - Hala temkinliyim. İkili averajda Başakşehir’in altında kalıyoruz. Bu saatten sonra teknik, taktik yalan oldu. Artık futbolcular yapmaları gerekeni sahada yapacaklar. En korktuğum maç Akhisar maçıydı ama hala çok rahat değilim açıkçası. Evet, yüzde 90 biz şampiyonuz ama yüzde 10 da fena bir olasılık değil rakipler açısından.

        CENGİZ’İN KOZU ALBAYRAK

        - Galatasaray’da 4 başkan adayı var. Aday çıkmazken, şimdi bolluk oldu. Size göre kim favori? Burak Elmas’ın farklı listede yer alması sizin için de sürpriz oldu mu?

        - Ben baskın seçime karşı çıkarken bol adaylı bir seçim istemiştim Mayıs’ta ve bu oldu. Gerçi istenen, arzu edilen düzeyde adaylar çıkmadı ama yine de 4 aday var. Dursun Özbek’in yeniden aday olacağını söylerken bana kızanlar, şimdi haklılığımı anlamışlardır.

        Ben Ali Fatinoğlu’nun, Özbek lehine aday olduğunu düşünüyorum çünkü son ana kadar çok açık şekilde Özbek’çiydi. Listesinde çok sevdiğim iki sınıf arkadaşım var.

        Mustafa Cengiz bu kez daha iyi bir liste kurdu ve Abdurrahim Albayrak da onunla ki, bence bu seçimdeki en önemli adam Abdurrahim Albayrak. Bugün Galatasaray şampiyonluğa koşuyorsa Terim’den sonraki en önemli faktör odur.

        Özbek yine kötü bir liste yapmış. Osman Kocaman ve Ahmet Cebeci dışında listesinde elle tutulur birisi yok benim için. Ama zaten Özbek seçilirse kulübü onlarla değil Mehmet Özbek’le beraber yönetir. Bir de yanına Serdar Güzelaydın’ı alır. Burak Elmas büyük sürpriz benim için.

        SÜREN, LİSTESİ HAZIRKEN VAZGEÇTİ

        - Birleşme olacaktı, olmadı deniliyor. Bir ara Faruk Süren’in adaylığı konuşuldu listelerin verileceği gün...

        - Adnan Öztürk, Süren’e gelip “Başkan ol, ben de 2. başkanın olayım” teklifi yaptı. Süren “Niye sen olmuyorsun? Daha önce oldun, yine aday ol” dedi. Öztürk de “Çalıştığım şirket izin vermiyor” dedi ve Ozan’ı destekleyeceğini söyledi. Listelerin verilmesine iki gün kala birleşme önerisi yapıldı. Adnan Öztürk de Özbek’i büyük tehlike olarak görüyordu ve “O seçilmesin diye her şeyi yapmak lazım” diyordu. Mustafa Cengiz’le bir araya geldiler. Öztürk, Cengiz’e “Beni 2. başkanın olarak al. Biz de seni destekleyelim” dedi. Cengiz bir toplantı için ayrılmak zorunda kaldı, öğleden sonra yeniden arayıp “Tamam” dedi ama Öztürk caydı. Bu arada aynı günün sabahı Duygun Yarsuvat, Faruk Süren’i arayıp, “Çıkman lazım” dedi.

        Süren tam ikna olmuştu ve listesini hazırlamaya başlamıştı ki, Cengiz ile Öztürk’ün birleşeceği haberi geldi. Bu durumda Süren’in çıkması anlamsız olurdu. Listesi bile hazırken vazgeçti. Sonunda 4 adaylı bir seçim oldu. Kim kazanır bilemem. Oylar bölünürse Özbek’e gün doğar. Çünkü aylardır otelinde insanları ağırlayıp seçime hazırlanıyor. Onun kemik bir 1300-1400 oyu var. Karşısında ise 2000’e yakın bir oy var. Ama muhalif oylardan bir kısmı seçime gelmeyecek. Bence gelmeleri lazım. 3 adaydan biri etrafında birleşip Özbek tehlikesini bertaraf etmeleri lazım. Ben gençlere güveniyorum açıkçası. Ama seçime gelmeleri şart. Şunu söyleyeyim; Özbek gelirse, Galatasaray biter. Florya’da futbolcuların bile en büyük korkusu Özbek’in yeniden kazanması.

        ***********

        ‘MAÇLARI SATTILAR’ İDDİALARI ÇOK AYIP

        - Farklı bir soru sormak istiyorum. Özellikle son haftalarda herkes şike peşinden koşuyor. ‘Demba Ba Beşiktaş’a, Sow F.Bahçe’ye, Dany ve penaltıyı kaçıran Soner Aydoğdu da G.Saray’a sattı’ diye ağzı olan konuşuyor. Bunlar bitmeyecek gibi. Bu işin sonu nereye gidiyor?

        - Bunlar çok çirkin laflar. Ben hiçbir futbolcu ve teknik adamın böyle işler yapacağına inanmam. Özellikle Akhisar maçında Galatasaray’a yönelik olarak bu iddialar ortaya atıldı. Peki maç öyle mi oldu! İkinci yarı Galatasaray’a sahayı dar eden bir Akhisar vardı sahada. 90+4’te gol arıyordu ve Muslera olmasa maçı Akhisar alacaktı. Örneklere bakınca bunun Fenerbahçeliler’in iddiaları olduğu anlaşılıyor. O zaman şunu da söyleyebilir miyiz; ‘Sow baktı ki, eski takımı gol atamıyor, gitti kalesine attı’ diyebilir miyiz? Diyemeyiz tabii ki, ayıptır bunlar. Ama Türkiye’de hiçbir şeye güven kalmadığı gibi futbolda da artık güven yok, şüphe var. Yok siyaset şu takımı şampiyon yapmak istiyor, yok hakemlere şöyle talimat gitti. Yok şu başkan olmasın diye bu takım şampiyon yapılacak. Sürekli dedikodu üzerine bir lig dönüyor.

        ***********

        İSPANYOL HAKEMLİĞİ DE BİZİMKİ GİBİ YERLERDE

        - El Clasico’yu izlediniz. Bir süreliğine de olsa Türk futbolu ortamından uzaklaşmak nasıl bir şey?

        - Her şeyden önce şunu gördük ki, oynanan futbollar arasında, oyuncular arasında müthiş bir kalite farkı var. Tabii bu ekipler Avrupa’nın en güçlü 5 takımından ikisi. Yani fark çok normal. Yine de El Clasico, Türkiye’deki futbol atmosferine en yakın maçtır herhalde. Birbirinden hiç hoşlanmayan iki takım. Galatasaray ve Fenerbahçe gibiler. O yüzden de saha gergindi. Sürekli itiş kakış vardı. Türkiye’ye benzeyen bir başka unsur, berbat bir hakem olmasıydı. İspanyol hakemliği de aynı Türk hakemliği gibi yerlerde sürünüyor.

        BİR MAÇLIK GELİRLERİ BİR SEZONA BEDEL

        Tribünler ise çok heyecansız. Maça gelenlerin neredeyse üçte biri turist. Tiyatro gibi izliyorlar karşılaşmayı. En önemli fark ise gelirde. Statta 98 bin 700 izleyici vardı. Hasılat 40 milyon Euro’nun üzerinde olmuş. Sadece bilet parası olarak. Onların 1 maçı, bizimkilerin bir sezonluk hasılatına bedel.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar