Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AMERİKA Birleşik Devletleri “İşin cılkını çıkardı” diyeceğim ama tam olmayacak.

        Doğru tanım “İşin b.kunu çıkardı” demek.

        Bir yandan PKK’yı “terör örgütü” olarak tanıyacak, diğer yandan o terör örgütüyle el ele 30 bin kişilik “sınır ordusu” kuracak, bunlara silah ve hava desteği verecek.

        Bunu da Türkiye-Suriye sınırına konuşlandıracak.

        Yani “Türkiye’nin karşısına dikecek”.

        Sonra da Türkiye ile aynı güvenlik örgütünün şemsiyesi altında olacak.

        Buna “b.kunu çıkardı” demek bile az.

        Dün Kazan Soda ve Elektrik Üretim tesislerinin açılışında dinlediğim Cumhurbaşkanı Erdoğan bu duruma sert, ama çok sert, ama çok sertten daha sert bir tepki gösterdi.

        Erdoğan’ın ABD’ye yönelik sözleri, Kuzey Kore Lideri Kim Jong Un’un “Nükleer silahlarım size çevrili” demesinden sonra ABD’ye yönelik olarak bir liderin şimdiye kadar ettiği en sert sözler olarak tarihe geçti.

        Neler demedi ki, Erdoğan.

        - “Terör örgütünün bayrağının yanına koyduğunuz bayraklarınızı kendiniz indirin ki, sonra biz indirip sizin elinize vermek zorunda kalmayalım” dedi.

        - “Bu örgüte yataklık etmek için buraya yolladığınız askerlerinizi geri çağırın ki, sonra onları birlikte hareket ettikleri teröristlerle beraber toprak altında bulmayın” dedi.

        Ve herkesi şaşırtan cümleyi kullanarak

        - “Kıçı kirli bazıları Suriye’den bize tehdit sallıyor” dedi.

        Erdoğan’ın kurduğu cümle diplomatik teamüllere pek uygun olmayabilir.

        Ama ABD tüm diplomatik teamüllere ve dostluk ilişkilerine rağmen “b.konu çıkarırsa”, yanıtı da böyle olur.

        Yine Cumhurbaşkanı kibar davrandı.

        “G.tü b.klu” da diyebilirdi.

        Ama sanki bir dahaki sefere bunu da söyleyecek gibi bir hali de vardı...

        ***********

        ABD ÖYLE BİR SATAR Kİ, ŞAŞIRIRSINIZ!

        PKK’nın ABD destekli de olsa, 30 bin kişilik de olsa kurmakta olduğu ordunun pek bir kıymeti harbiyesi olduğunu zannetmiyorum.

        Bazıları diyebilir ki, “5 bin kişilik terörist grubuyla Türkiye’de 35 yıldır kan kusturan örgüt, 30 bin kişiyle neler yapar”.

        Kazın ayağı pek de öyle değil.

        Siz PKK’nın Türk Silahlı Kuvvetleri ile arazide karşı karşıya, açık açık, şerefli bir biçimde mücadele ettiğini gördünüz mü?

        Yok böyle bir şey.

        Onlar dağ kovuklarına saklanarak, yol geçitlerine pusu kurarak, gece vakti karanlıkta karakol basarak, mayın döşeyerek, uzaktan kumandalı bomba patlatarak “haysiyetsizce” bir terör uyguluyor yıllardır.

        Bunu yaptıkları yer de Kuzey Irak ile Türkiye arasındaki dağlar.

        Düz ovada işleri olmadığını biliyoruz, görüyoruz. O yüzden de Suriye’de 30 bin kişilik ordu da kursalar, Amerika’dan 4 bin değil 40 bin TIR yardım da alsalar Türkiye’nin karşısında hiçbir şansları olmaz.

        Böcek gibi, sinek gibi ezilirler.

        Hele hele ABD’ye uzun vadeli bir güvenle bunu yapıyorlarsa, ABD’ye güvenilmeyeceğini çok çabuk anlarlar ama anladıklarını anlayacak durumda dahi olamazlar.

        Ama en azından şöyle düşünmelerinde fayda var.

        “70 yıllık müttefikini küçük bir çıkar uğruna anında satan bir devlet, bize ne yapmaz?”

        Bu sorunun cevabını verirler veya vermezler Türkiye’nin derdi o değil.

        Yeter ki, Türkiye kendi vatandaşlarını kırmasın, dökmesin.

        Dışardan gelen her şeye karşı koyacak gücü bulur...

        ***********

        GURUR VERİCİ BİR TESİS

        VALLAHİ de billahi de dün mensubu olduğum Grup’un sanayi koluyla gurur duydum.

        Ankara’nın çorak bir arazisinde, yerin 800 metre altındaki bir madeni çıkarıp Türkiye’ye yılda 800 milyon dolar döviz getirecek bir varlığa dönüştürmek ciddi iş.

        Diyebilirsiniz ki, “çok daha fazla ihracat yapanlar var”.

        Doğru var ama 5 liralık ihracat yapmak için 4.5 liralık ithalat yapmak başka, tek bir sent döviz kullanmadan, tamamı katma değerli 800 milyon dolar ihracat yapmak başka.

        Mesela 800 milyon dolarlık bir katma değer yaratmak için otomotiv sektörü 16 milyar dolar ihracat yapmak zorunda.

        Elektronik sektöründe de durum pek farklı değil.

        Yani bu tesisin tek başına yapacağı ihracat, 16 milyar dolarlık otomotiv ihracatına eşdeğer.

        En az bu kadar gurur verici olan bir başka şey ise buradaki üretim teknolojisi. Dünyanın başka yerlerinde, ki sadece ABD’de var, doğal soda madenleri tam bir çevre felaketi yaratır. Çünkü çok yüksek oranda atık ve yeryüzünün çöle dönüşmesiyle sonuçlanan bir madenciliktir bu.

        Bu tesis ise hemen hemen sıfır atık üreten ve uluslararası sertifikalı yeşil üretim yapan bir tesis. Çevreye zararı neredeyse yok. Tam aksine maden alanında 1 milyon ağaç ve çeşitli bitkiler üretilecek ve arıcılık yapılacak kadar çevreci.

        Ve hepsinden güzeli, bu çevreci madencilik teknolojisi yüzde yüz Türk üretimi, Türk patentli bir üretim.

        Bu yeni tesis, dünya doğal soda üretiminin de yüzde 14’ünü tek başına gerçekleştirecek.

        Ve bu tesisin yapımında ne bir Türk devlet bankasından tek kuruş kredi alındı ne de devlete ait tek bir kuruş kullanıldı.

        ***********

        7 YIL SONRA DOĞRU GÜZERGÂH

        KANAL İstanbul’un yeni güzergâhı açıklandı.

        Kimileri üzüldü, kimileri sevindi.

        Daha önce açıklanan güzergâhta büyük paralara arsalar, mülkler satılmış, pek çok kişi zengin olma hayalleri kurmuştu.

        Şimdi güzergâh değişti ve nihai halini aldı.

        Kanal, Marmara’ya Küçükçekmece Gölü vasıtasıyla bağlanacak.

        Peki bu satırların yazarı dostunuz Kanal İstanbul Projesi ilk olarak açıklandığında ve sözde bir güzargâh belirlendiğinde ne yazmıştı hatırlıyor musunuz?

        Hatırlatayım. 28 Nisan 2011 günü şöyle yazmışım:

        “Coğrafyayı iyi bilen biri olarak böyle bir durumda Istranca Dağları önünüze çıkacağı için hafriyatın katlanarak artacağı ve maliyeti çok yukarılara çekeceği aşikâr.

        Ben bu kanalın Kemerburgaz’ın ilerisinde Gümüşdere civarından başlatılıp, düz arazilerden geçerek Olimpiyat Stadı ve Başakşehir veya Altınşehir yakınından Küçükçekmece Gölü’ne bağlanacağını tahmin ediyorum.”

        Yıllar sonra benim dediğime gelindi.

        O gün beni dinleyip arsa alanlar olsaydı, şimdi zengin olacaklardı.

        Diyeceksiniz ki, “Sen oralardan arsa kapattın mı?”

        Hemen söyleyeyim.

        Benim işim yazı yazmak, gazetecinin arsa kapatanını hiç sevmem.

        ***********

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Herkes kendi işini yaptığı zaman.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar