Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Mehmet Topal pırlanta gibi çocuktur. Anlamadığım şu; niye hakeme söyleyecekmiş? O zaman maçlara hakem falan atanmasın, her futbolcu yediği haltı söylesin. Arkadaş ne bu, orta oyunu mu! Hakem görecek, hakem çalacak. Futbolcunun işi itirafçılık değil.”

        - Osmanlı maçında attığı golden sonra Mehmet Topal çok ağır bir şekilde eleştirildi. Kimisi “Hakeme söylemeliydi”, kimisi de “Söylemesine gerek yoktu” diyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

        - Mehmet Topal pırlanta gibi bir çocuktur. Bir gün abuk bir hareketini görmediğim bir adamdır. Anlamadığım şu? Niye hakeme söyleyecekmiş? O zaman maçlara hakem falan atanmasın. Her futbolcu yediği haltı söylesin. Faul yapan faul yaptım desin, eline çarpan elime çarptı desin. Penaltı yapan ben penaltı yaptım desin. Top ayağından taca çıkan benden çıktı desin. Arkadaş, hakem diye bir şey var, ne bu orta oyunu mu! Hakem görecek, hakem çalacak. Fubolcunun işi itirafçılık değil. Ha canı ister söyler ama söylemedi diye de kızamazsın adama. Ayrıca gerçekten de maçın atmosferi, heyecanı içinde farkına varmayabilir de bir futbolcu ne yaptığının. Bunları görüp çalmak hakemin işi. Futbolcunun işi değil. Mehmet Topal yine efendi adammış, televizyonda gördüm elime çarpmış diyor. Onu bile demek zorunda değil.

        ATINÇ’IN ELİ KONUŞULMUYOR

        - Bu hafta enteresan maçlar oldu. Antalya-G.Saray müsabakası heyecan doluydu. Tudor tribünde, Bruma kırmızı kart gördü ama G.Saray son saniyede maçı Eren’le kazandı. Ne diyeceksiniz?

        - Enteresan şeyler oldu ama bence bunlar maçlar değil, hakem kararlarıydı. Mesela Beşiktaş maçıyla başlayalım söze. Yine bana kızacaklar ama söylemezsem çatlarım. Çünkü Türk basını kör olmuş, sağır olmuş, dilsiz olmuş ve söylemiyor, söyleyemiyor. Bana delikanlı gibi söyleyin, Atınç’ın pozisyonu penaltı mı değil mi? Kim diyorsa ki, “Penaltı değil” yalan söylüyor. Aynı pozisyonun çok daha masumu G.Saray’ın başına geldiğinde G.Saray aleyhine penaltı verildi mi, verilmedi mi? Verildi! Hadi onu geçelim. Ben G.Saraylıyım, taraflıyım. F.Bahçe’de benzer bir pozisyonda Kjaer için penaltı çalındı mı çalınmadı mı? Çalındı. Geçelim F.Bahçe maçına. Maçın son saniyelerinde atılan gole bakalım. Önce Skrtel’in açık faulü var mı? Var. Adam rakibine el ense sonra kafa-kol çekiyor. Güreş müsabakası olsa 2 puan alacak! Hadi onu normal itişme diye gördün. Arkasından Mehmet Topal eliyle indiriyor, ayağıyla vuruyor. Voleybol desen voleybol değil, futbol desen futbol değil. Ve hakem golü veriyor. Haklı olarak isyan eden Osmanlısporlu futbolcuyu da oyundan ihraç ediyor.

        Medyamızın hakkını yemeyeyim. Mehmet Topal’ın pozisyonunu medyamız yazdı, çizdi, konuştu. Peki Atınç’ın pozisyonu ile ilgili tek kelime okudunuz mu? Evet enteresan şöyler oldu ama bunlar futbolun içinde olan enteresanlıklar değil.

        HATA YAPACAKLARSA GENÇ HAKEMLER YAPSIN

        - Belli ki olmayacak. Ben hala ilk gün söylediğim yerdeyim. En azından genç hakemlere versinler maçları. Hata yapacaksa onlar yapsın, duble kaşarlılar değil. Hakemliği bitiren ne biliyor musunuz? Kendi aralarındaki siyaset. Gruplaşmalar. Kendi aralarındaki güç mücadelesi. MHK bu durumu seyretmekle yetiniyor, federasyon da bu MHK’yi seyretmekle yetiniyor. Geçen gün federasyon yönetiminden bir tanıdığıma söyledim “Bari genç hakemlere maç verin de onlar yetişsin” diye.

        F.BAHÇE VE G.SARAY TARAFTARI GÖRÜYOR ÜYELER GÖRMÜYOR

        - Fenerbahçe maçında tribünlerde sıkıntılar var, Galatasaray tribünlerinde de sürekli istifa söylemleri var. Bu konuyu çok sorduk ama bu iş nereye gidecek?

        - Taraftar her şeyi görüyor. Sıkıntının nerede olduğunu okuyor taraftar. G.Saray’ın gazının kaçtığını, açık kalmış kolaya döndüğünü görüyor. Yönetimin kulübe yakışmadığını fark ediyor. F.Bahçe’de de yönetimin yorulduğunu, despotlaştığını ve yönetemez hale geldiğini okuyor taraftar. Peki kim görmüyor bunu. Büyük ihtimalle pek çoğu hatta yüzde 90’ı yıllardır bir kez bile maça gitmemiş genel kurul üyeleri, aman iş başımıza kalmasın diyen genel kurul üyeleri, iki kokteyl, üç yemeğe tav olan genel kurul üyeleri. Bu böyle bir yere kadar devam eder. Sonunda zor oyunu bozar. Bu yakışıksız yönetimler gider.

        - G.Saray, Tudor’la devam etmeli mi?

        - Tudor mudor bilmem. Ben şunu söylerim. G.Saray bu yönetimle, daha doğrusu bu yönetim anlayışıyla devam etmemeli. Taraftarı da, genel kurul üyesini de aptal yerine koyan bir yönetimle devam etmemeli. Başkanımız röportaj vermiş. Diyor ki, “Kur artışı ne kadar haberiniz var mı?” Benim var da başkanın var mı? Ben mi sokağa attım paraları. Ben mi getirdim bakkal yönetemeyecek ve yönetmemiş olanları futbol yönetiminin başına. Ayrıca bilançoda kur farkından doğan fark zaten var. Yaklaşık 20 milyon TL diyelim. Bol keseden. Peki borçalacak farkı 962 milyondan 1 milyar 189 milyona yükselmiş. 20 milyon kur farkını düş. Nereden çıktı bu artış? Hani sen tasarruf yapıyordun, hani giderleri düşürüyordun. Kredi borcun 676 milyondan 787 milyona çıkmış. Bu ne? 50 milyondan fazla yetkisiz harcama yapmışsın. Bu ne? Başkan diyor ki, “Satıştan gelen paralar daha buraya yansımadı.” Tamam yansımadı da, sen zaten ipin ucunu kaçırmışsın. Tasarruf falan etmemişsin. Mirasyedi gibi satıp borç kapasan ne olur, sen deliği kapamadıktan sonra! Tudor’la devam etmeli mi etmemeli mi tali sorudur. Geçen hafta da söyledim. Sir Alex Ferguson gelse ne fark eder.

        SAVUNMAYA 14 MİLYON EURO HARCA, TEL TEL DÖKÜL!

        - Bu galibiyete rağmen Galatasaray defansı çok eleştirildi. Aynı görüşte misiniz?

        Tabii ki o fikirdeyim. G.Saray defansı zaten belli. 2 tane atıp öne geçiyorsun. Anında iki salakça gol yiyorlar ki, biri hakikaten çok salakça. Yahu bu takımın forvetleri her maç 3 gol atamaz ki! G.Saray’ın maç kazanmak için yediğinden fazla atması lazım ki, defansımız yemeye doymuyor. Ve bu G.Saray son iki yılda defansına 4,5 milyon Euro artı üç futbolcuya Serdar Aziz beyi, 2,5 milyon Euro’ya Ahmet Çalık beyi, 2 milyon Euro’ya Cavanda beyi, 2 milyon Euro’ya Linnes beyi, 2,5 milyon Euro’ya Donk beyi almış. Ve oynaya oynaya üç yıldır gönderilmesi gündemde olan Chedjou oynuyor ve hatayı da o yapıyor. Ortada olan tel tel dökülen bir savunma. Semih’ten G.Saray’a stoper olur mu? Yıllardır söylüyorum; olmaaaaaaz. Chedjou’dan olur mu? Hakan olur mu? Bu mu G.Saray! Bu mu bir zamanların Avrupa Fatih’i. Bu savunma Avrupa’da ne yapar, bir hayal edin ve kahrolun.

        DURSUN ÖZBEK YÖNETİMİNİ İPLEYEN YOK

        - Galatasaray taraftarı yönetimin TFF üzerinde etkisi olmadığını ve bu yüzden hakemlerin sürekli G.Saray’ın üzerine oynadığını iddia ediyor. Siz de aynı görüşte misiniz? Yönetim yetersiz mi?

        - Bu iddiayı ortaya atan benim. Sırf hakemler mi? G.Saray’ı ipleyen yok. Ne medyada, ne federasyonda. Penaltımız verilmez, medyada tıs yok. Buz gibi golümüze faul çalınır, ofsayt çalınır, medyada tıs yok. Rakip oyuncu ortalık yerde G.Saray’a söver, aynı durumda G.Saraylı oyuncuya ceza veren federasyon şikayeti işleme bile koymaz, G.Saray’da da medyada da tıs yok. Peki G.Saray’ı bu hale düşüren, bu kadar etkisiz hale getiren kim? Bu yönetim. Dua edin ben yönetim kurulunda falan değilim. G.Saray’a böyle davranan medyayı kulübün kapısından sokmayı bırak, kapıya yaklaştırmazdım. Oturup bağırsınlar, aleyhime yazsınlar. Hiç umurumda olmaz. Yaptığım doğru olur muydu? Asla. Ama ne yazık ki, bizim medya sadece bundan anlıyor. Böyle görüyorum.

        HELAL OLSUN ÖZDEŞ’E

        - Rıza Hoca’nın bıraktığı takım Kemal Özdeş ile neredeyse ligin en zorlu ekibi haline geldi. Kayseri- Kasımpaşa maçı ligin en güzel maçlarından biri oldu...

        - Kemal Özdeş beni çok şaşırttı. Doğrusu ben Kemal Özdeş takımın başına geçince, Kasımpaşa’nın iddiasından vazgeçtiğini ve alt sıralara oynayan, hatta küme düşmeye bile razı bir takım olmaya niyetlendiğini düşünmüştüm. Kemal Özdeş çok dirençli, çok mücadeleci bir takım yarattı. Ne diyeyim. Helal olsun.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar