Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İSTANBULLULARIN çekicilerden neler çektiğini yıllardır bu köşede okuyorsunuz. Sözüm ona trafik akışını engelleyen araçları çekmekle mükellefler ama bizzat kendileri trafiği katlediyorlar. Ters yönde gitmek onlarda, kırmızı ışıkta geç- mek onlarda, kavşaklarda kural dışı dönüş yapmak onlarda... Tabii bir de araçların gelişigüzel çekilmesi, park ettikleri yerlerden kaldırılırken düşürülmesi, bu işin ticari hale gelmesi ve trafikle alakasız yerlerden araç- ların çekilmesi gibi sorunlar var ki sürücüleri illallah ettiriyor.

        GÜNDE 2-3 BİN ARAÇ

        Çok değil, birkaç ay önce bu sütunlarda İstanbul’daki çekicilerle ilgili ilginç istatistikler paylaşmıştık. Sayıları 150’yi bulan çekiciler, her gün 2-3 bin araç çekiyor. Çekilen aracı otoparktan almak ise neredeyse 200 TL’yi buluyor. İstanbul’da araçlar, 7’si Trafik Vakfı, 106’sı da İstanbul Polis Hizmetleri Geliştirme ve Destekleme Derneği’nin kontrolünde olmak üzere 113 otoparka çekiliyor. Aslında bu işin ticarete dökülmesi meselenin en dikkat çeken boyutlarından biri. Bu mevzuda öyle söylentiler var ki akıllara zarar. Misal İstanbul’un cadde ve sokaklarında vızır vızır gezen çekicilerin günlük araç çekme limitlerinin olduğu, bir çekicinin, görev bölgesinde en az 20 araç çekmesi gerektiği gibi iddialar havada uçuşuyor ne var ki hiçbir yetkili de çıkıp bu işin aslını astarını anlatmıyor. Anlayacağınız bu öyle bir problem ki neresinden tutsanız elinizde kalıyor... Bu girizgâhtan anla- şıldığı üzere bugün yine bu çekici krizine dair çarpıcı bir örnek vereceğim. Hep bahsetti- ğimiz o kural tanımazlığa dair bir örnek...

        Güler misin, ağlar mısın!

        Olay yeri Fatih Kocamustafapaşa... İki caddenin keşistiği noktada trafiğin pek de akmadığı bir anda üstünde ‘Polis’ yazan bir çekici hızla geliyor önce bir araca, arkasından başka bir araca çarpıyor, iki araçta da büyük hasar meydana geliyor. Sonrası, ‘güler misin, ağlar mısın’ dedirten cinsten... O çekicinin çarptığı araç- lardan birinin sahibi bakın neler anlatıyor: “Geçen pazar, Kuva-i Milliye Caddesi ile Hekimoğlu Ali Paşa Caddesi kesişiminde seyir halindeydim fakat yoğunluk nedeniyle trafik akmı- yordu. Bu arada üst yoldan süratle gelen bir çekici önce önündeki araca, sonra da benim aracıma çarptı, ortalığı dağıttı. Çekiciden şoför ve bir polis indi, çekicinin frenlerinin tutmadığını söyledi. Kaza tespit tutanağı tutmak istedik fakat çekicinin ruhsatının olmadığı ortaya çıktı. Bu arada görgü tanıklarının da karıştığı bir tartışma başladı ve o arada çekicinin şoförüyle polis ortadan kayboldu. Biz de 155’i arayıp polis ekibi çağırdık. Gelen memurlar bizden ruhsat ve ehliyet sordu ama kimse çekicinin ruhsatını sorgulamı- yordu bile. Zaten şoförü de ortada yoktu. Israrlarımız üzerine ekipteki polisler sistemden çekicinin ruhsatını sorguladı. Asıl şoku da o zaman yaşadık. Çekicinin ne zorunlu trafik sigortası ne de muayenesi vardı. Zaten kaza tespit tutanağında da sigortasının olmadığı belli. Ruhsatı olmayan çekiciye cezai işlem yapılmasını istedim. ‘Benim aracımın ruhsatı olmasaydı nasıl bir işlem uygulayacaksanız çekiciye de aynı işlemi yapın’ dedim. Polisten aldığım yanıt ‘90 TL cezası var. Ceza yazsam sizin ne işinize yarayacak?’ oldu. Yani üstünde kocaman harflerle ‘Polis’ yazan çekicinin trafiğe çıkma yetkisi yok, üstelik frenleri tutmuyor ama o çekiciye hiçbir işlem yapılmıyor. Dakikalar sonra çekicinin şoförü geldi ve aracı çalıştırıp gitti. Oysa ki ruhsatı, trafik sigortası ve muayenesi olmayan ve freni patlak çekicinin bağlanması gerekiyordu. Olaydan birkaç gün sonra yaptığım araştırmada çekicinin bağlandığını öğrendim. Biz çok ucuz atlattık. Bu çekici eğer benim aracıma çarpmasaydı kaldırımdaki yayaları ezecekti. Düşünün trafik düzenini sağlamakla sorumlu bir çekicinin freni patlak, ruhsatsız, sigortasız, muayenesiz...”

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar