Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HER zaman söylüyorum podyuma bir dönem damgasını vurmuş çok önemli isimlerin başında geliyor Deniz Akkaya. Çıktığı defilelerde kimse ondan gözünü ayıramaz, salonda çıt çıkmazdı. Bir anda podyumu bıraktı.

        2 gün önce karşılaştım. 27 Mart’ta, Raşit Bağzıbağlı’nın defilesi için 12 sene sonra podyuma dönüyormuş. “Çok ciddi çalışıyorum. Yemiyorum, içmiyorum. Özel bir hocayla çalışıyorum” dedi. Belini tuttum, kemikleri dışarıya çıkmıştı. Sonra bana “Esin işimiz bu. Kendimize bakmak zorundayız kimse kusura bakmasın. İnsanlar işine saygı göstermek zorunda. İşleri bu olup kilo alan insanlara saygı göstermiyorum. Çok kızıyorum. Kendilerini bırakmasınlar” dedi.

        Eğer insanın işi buysa evet, Deniz’e hak veriyorum. Görsel bir iş yapan insanların kendilerine bakmaları lazım. Zaman zaman herkes kendini bırakabilir. Robot değiliz elbet ama bu işi seçmişseniz yapacak bir iş yok. Bakınız dünya starı Cher’e, bakınız bizim starımız Ajda Pekkan’a. Budur. Bir bir daha iki. Gözler üzerinizdeyken bırakınız o lokmaları ve aynalarla barışınız lütfen.

        ***********

        GENÇLERLE UĞRAŞMAYI BIRAKSANIZ

        HAMDİ Alkan’ın kızına taktı bir kesim. Kız dans ediyor diye “Babasını utandırdı” tadında yorumlar yapıyorlar. Ama o kesim yorgana hallenmeyi anlıyor mesela. Bana gelen birkaç yorum da yorgan hallenmesini anlatan sakallı adamı eleştirdiğim için “İnsanlar düşüncelerini söyler, ne var bunda?” demişler. Ama dans meselesinde “Ayıp-günah” gibi yorumlar var.

        Ya ben aklımı kaçırıyorum ya da benim aklımı kaçırmam için komplo düzenliyor birileri. Hadi beni geçtim, Hamdi Alkan da bu yorumlardan sanırım baskı altında hissetti kendini “Kime çekti bilmiyorum” tadında yorum yapmış. Tabii cümlenin sonunda “Nasıl mutlu oluyorsa öyle yaşasın” da diyor ama “Kime çekti bilmiyorum” diyor en nihayetinde. Yani bilinçaltında bir kaçış gibi geldi bana bu cümle.

        Dans edince kime çekti mi oluyor yani ben anlamıyorum. Dans bu ya! Ne güzel bir şeydir. Bu hallere geldiğimize gerçekten inanamıyorum. Eskiden düğünlerden “Kalk oyna, oturma, gençler bu kadar oturmaz”, “Kalk kızım ne oturdun, ay bu kız kime çekmiş böyle, suratsız gudubet” gibi cümleler hatırlıyorum ben, yanlış mı hatırlıyorum ya da uyduruyor muyum acaba?

        ***********

        ÖNCEKİ GÜN DE ‘ÇUKUR’DAYDIM

        TAMAM pazartesi ‘Çukur’ günü. ‘Çukur’dan çıkamıyorum ama ben önceki gün de kendimi bir anda Çukur’da buldum. Mert Davran “Hadi bugün Çukur günü” diye mesaj atınca “Hayırdır inşallah” dedim. Meğer Maslak 1453’ün içine açılan yeni bir mekânmış Çukur.

        Tam Esnaf’ın karşı çaprazına denk düşüyor. Orası bitiyor, burası başlıyor. Mert, her hafta çarşamba akşamı sahneye çıkmaya başlamış şimdilik. Haydi hayırlısı olsun dedik. Bu hafta Çukur’a ikinci kez dalalım dedik. Vallahi gözlerim bu Çukur’da Vartolu’yu, Yamaç’ı, İdris Baba’yı aramadı değil ama Mert’in güzel şarkılarıyla coştuk artık ne yapalım.

        Bu arada ne olursa olsun güzel isim, her şekilde içine çekiyor.

        ***********

        YENİ MAĞAZA

        BİR dönem daha ülkemizde yabancı markanın esamisi okunmazken hatta yabancı marka bir kıyafet mağazası bile yokken Muzi Karaata’nın Ulus’ta bir mağazası vardı. Ülkenin tüm ünlü kadın ve erkekleri onun getirdiği kıyafetleri giyer, sahneye çıkar hatta klip çeker, bir de hava atarlardı.

        İşte önceki gün oğlunun mağazası Ali Alta Moda, Maçka’da yeni mağazasını açtı. Seda Sayan, İsmail Akkaya, Fatih Ürek gibi birçok ünlü isim de Muzi’yi ve oğlunu yalnız bırakmadı.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar