Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ASLINDA son yıllarda yaşanan en büyük sorun bu. Yani ‘yalnızlık’. Kalabalıklar içinde yalnız olma duygusu. Kalabalıklar içinde yalnızlık hissetmek, çok arkadaşın var zannediyorsun ama finalde yalnızsın. Facebook’ta bir sürü arkadaşın var. 5 milyon takipçin var. Vay be ama ‘yalnızsın’.

        İngiltere harekete geçmiş ve başbakanlık ofisinden yapılan açıklamada yalnızlıktan sorumlu bir bakanlığın kurulduğu açıklanmış. Buyurun işte. Yalnızlığın İngiltere’de 9 milyon kişiyi etkilediği düşünülüyormuş. Ve 2017’de yayınlanan bir rapor, yalnızlığın günde 15 adet sigara içmek kadar kötü olduğu ortaya konulmuş.

        Evet doğrudur. Bizim insanımız da yalnız. Daha da yalnızlaşıyor. Ellerde telefon, herkes sürekli Instagram ve Facebook’ta dolanıyor. Yanındaki arkadaşıyla sohbet edeceğine herkesin elinde bir telefon. Herkes sosyal medyada.

        Tanıdığım çok insan var, sosyalleştikleri anda bile hemen eve gidip koltuğa gömülmek ve eline akıllı telefonunu almak isteyen. Yani finalde yalnız ama farkında değil. Kendisini mutlu hissediyor. Durumun özeti bu.

        Siz bu yazıyı okurken fonda İbrahim Tatlıses’ten ‘Yalnızım Dostlarım’ çalıyor. Dinleyin bence. İyi gelir.

        ***********

        SEVGİ FARKLI OLUR MU?

        KIM Kardashian bu kez de taşıyıcı anne aracılığıyla çocuk sahibi oldu. Kim, daha önce 2 kez hamile kaldı. North ve Saint adında 2 çocuğu var. Bu hamileliklerinde ne kadar kilo aldığına ve ne kadar zorlandığına hepimiz şahidiz. Malum her adımını dünya izliyor. 2 çocuk sonrası istediği kiloya geldi, incecik oldu.

        Kendisi “Sağlık sorunları yüzünden” dese de fısıltı gazetesi öyle demiyor. Yani kilo yüzünden taşıyıcı anne tercih etti diyenler çok fazla. Ama gel gelelim ben onunla değil, sevgi bölünmesiyle ilgileniyorum.

        Yani 2 çocuğuna verdiği sevgiyi taşıyıcı anne aracılığıyla doğan çocuğuna verebilir mi? Aynı sevgiyi hissedebilir mi? Arada illaki fark olur mu? Çocuklar arasında “Senin annen o değil, o seni doğurmadı” gibi bir atışma olur mu?

        ***********

        BUNLAR GERÇEK DEĞİL Kİ

        ÖNCEKİ gün Ayşe Özyılmazel ekranlardaki magazin programlarını eleştirip “Nerede gerçek magazinciler? Magazin yok oluyor” demiş.

        Haklı. Ben de çok kısa süre önce bu konuda yazı yazmıştım hatta o programları yapanlar beni topa tutmuştu. Çünkü bizim ülkemizde gerçekleri söyleyince saldırma gibi bir huy oluştu. Yani eskiden yoktu böyle bir şey. Şimdi eğer doğru söylüyorsanız ya da yazıyorsanız ‘saldırı’ durumunda herkes.

        Neyse programlarda çok az bu işi yapan kişi var. Diğerleri yok. Çünkü olmuyor, olamıyor. Çünkü bu programlarda doğru yok. Bağırma var. Yalan dolan var. Bilmeden konuşma var. Olur olmadık yerde saçmalama var. Gazetelere, televizyonlara haber olan olayları yorumlama var. Yani altın günlerinde konuşulan magazin var. Ünlülerin sevmediği ünlüyü yorumlaması hatta kavga etmesi, saldırması var.

        Olmaz, olamaz. Bitti. Magazini böyle böyle bitiriyorlar. Bugün para kazanacaklar diye her şeyi yok ediyorlar. Mesleğe saygısızlık ediyorlar. Yok oluyorlar, yok ediyorlar.

        ***********

        BİR KERE BİLMEYİN KARDEŞİM

        BİZİM insanımızın “Ben demiştim”, “Ben dedim”, “Ben böyle olacağını söylemiştim”, “Daha 2 gün önce söyledim”, “Ben, ben, ben”, “Ben biliyordum” gibi cümlelerinden gına geliyor. Bir kere de bilmeyin kardeşim, bilmeyin! Yanılın bir kez, ne olmuş yani!

        ***********

        SORUN, SORGULAYIN

        HABERCİLİK dediğiniz sorgulamadır, araştırmaktır. Önüne bir fotoğraf gelir. O fotoğrafa bakıp direkt “Kesin âşıklar” diyemezsin. Ulaşır, sorarsın. Verdiği yanıta göre değerlendirirsin.

        Şu an magazinde olan durum şudur: Saldır, bağır, böğür, püskür, iftira at, kavga et, en çok sesi sen çıkar, en çok yorumu sen yap, en çok ekranda sen görün, hooopp oldu bitti. Geçmiş olsun.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar