Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen hafta kanallar arasında dolanırken bir dizide şöyle bir sahne gördüm: Kadın, kocasını aldatıyor. Kocası bunu öğreniyor. Kadına “Defol git bu evden” diyor. Kadın üç beş eşyasını yanına alıp tam kapıdan çıkacakken adam, “Anahtarları bırak” diyor

        Kadın anahtarları bırakıp gidiyor. Sonra adam gardıroptan kadının tüm eşyalarını topluyor ve hizmetçiyi çağırarak, “Bu kıyafetlerin hepsini çöpe at, bu odayı boşalt” diyor. Hizmetçi de keskin bir gülüş atıp tüm kıyafetleri çöpe götürüyor.

        Geçen hafta bir avukat arkadaşımla sohbet ediyorum. Bana bir boşanma olayından bahsediyor. O anlattıkça da dizinin sahneleri geliyor aklıma. Tıpatıp aynısı. Öyle ki ben, “Sen bir dizi sahnesi mi anlatıyorsun?” diye soruyorum. O da “Yooo, 1 haftadır uğraştığım boşanma davasını anlatıyorum” diyor.

        Sanki adam o sahneyi izlemiş ve aynısını yapıyor. Bence insanlar dizi sahnelerinden etkileniyor. Zaten insanların şöhret olma tutkusu var. Kendini o anda dizi sahnesindeki karakterin yerine koyup aldatan karısının kıyafetlerini çöpe attırıyor. Yakıp yıkıyor ortalığı.

        Kadın da adamın kıyafetlerini çöpe atar

        Tabii mevzu boşanma davalarından açılınca ben de avukat arkadaşıma, “Boşanmalarda en çok aldatan kadın mı erkek mi?” diye sordum. “Yok öyle bir kıyas. Hepsi yapıyor” dedi. Ve aldatma nedeniyle boşanma oranı yüzde 90’mış. Düşünün, memlekette insanlar sürekli birbirini aldatıyor. Evli, bekâr, boşanmış, nişanlı, sevgili. Hatta siyasiler bile. Aldatan aldatana.

        Son zamanlarda...

        Bir Fenerbahçeli olarak Beşiktaş maçlarındaki taraftara bayılıyorum. Özellikle hanımların duruşu, tarzı süper. En son maçta ekrana gelen kızıl saçlı kıza bayıldım mesela. Ama zaten herkes bayılmış. Çünkü neredeyse en çok onu izledik. Bu arada yeni stat kendilerine çok iyi geldi. Bu kadar maçtan anlamayan, bu kadar ilgisiz olan benim bile dikkatimi çekiyor bu durum. Özenmiyor da değilim. Arada beni Beşiktaş maçlarında görürseniz şaşırmayın.

        Aklım, fikrim, düşüncem İbrahim Erkal’dan gelecek iyi haberi bekliyor. O kadar çok istiyorum ki hayata tutunmasını, bir mucize olmasını. Evlatlarına, ailesine, eşine, sevdiği işine geri dönmesini. Gerçekten bir mucize bekliyorum.

        Her gün bir usta kayıp gidiyor. Sessiz sedasız hayatımızdan çekip gidiyorlar. Bülent Kayabaş’a da veda ettik. Dün Nişantaşı sokaklarında ustanın cenazesi kalkarken gördüğüm sinemacı ve oyuncular beni o kadar hüzünlendirdi ki. Çünkü bu sene acayip kayıplarımız oldu. Bülent usta, nurlar içinde yatsın.

        Siz uyurken

        3 kız bir kenarda eğleniyor. Karşı köşede duran 2 erkek, bu 3 kıza içki gönderiyor. İçkileri geri çevirmeden aldı kızlar. 10 dakika sonra o 2 erkek onların masasındaydı. Biri bir kızın elinden tutuyor, diğeri de sarılmış dans ediyordu. Yani 10 dakika sonra uzaktan görünen, “Bu kızlar bu çocuklarla 10 senedir birlikte” görüntüsüydü. Yani hemen ısındılar birbirlerine.

        Yan masamda oturan bir çift, evlerinin duvar renklerini tartışıyor. Ama nasıl bir tartışma. Çocuk, “Ben o rengi istemiyorum”, kız “Ben de o rengi istemiyorum” diyor. Çocuk, “Bak o zaman ne yapalım biliyor musun; senin ayrı evin olsun benim ayrı evim. Biz daha duvar renginde anlaşamıyoruz, nasıl anlaşacağız” dedi. Kız da “Hayatım, diğer odayı senin rengine boyatacağız. Sen orada oturursun, ben de içeride” cevabını veriyor. Bunu biri anlatsa vallahi inanmam, ama kulağımla duydum. Bende mi bir tuhaflık var acep?

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar