Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Selim Yaşar, önceki akşam Facebook’taki bir yazışmada dedi ki “En yüksek ‘Hayır’ oyu Karşıyaka’dan, sponsorluğu yeniden gözden geçirmek gerekli.” Ardından verilen tepkiye de şu cevabı verdi, “1945’ten beri sponsoruz. Ama kulübe ilk defa gırtlağına kadar siyaset girdi. Biz hep DP, AP, DYP, AK Parti yani demokrat sağda idik. Ama kulüpte siyaset olmaz idi. Şimdi düşünme zamanı okula, spora siyaset bulaştı.”

        İLETİŞİM KAZASI SIKINTI YARATTI

        “Kulübe ilk defa siyaset bulaştı” dedikten ve bunu eleştirdikten sonra en yüksek ‘Hayır’ oyu çıktığı için Karşıyaka sponsorluğunu gözden geçireceğini açıklamak, birbiriyle çelişen iki ifade. Bu en masum haliyle bile bir iletişim kazası. Zira Selim Yaşar yıllardır AK Parti’de siyaset yapıyor. Siyaseten nerede olduğunu hiçbir zaman gizlemedi. Hatta bir dönem Yaşar Holding’deki görevlerinden ayrılması, gruptan kopması da babası Selçuk Yaşar ile siyaset yapma konusunda ters düşmesindendi. Çok uzun yıllar öncesinden bahsediyorum.

        Grupta sırasıyla Feyhan Yaşar sonra da İdil Yiğitbaşı Yönetim Kurulu Başkanı oldu. İki yıl önce de bayrağı Selim Bey devraldı.

        Türkiye uzun süredir duyarlılıkların, hassasiyetlerin keskinleştiği bir dönem yaşıyor. Ürün ya da holding boykotları yeni değil elbette.

        En taze örneğini hatırlayın, Ülker’in 1 Nisan için hazırladığı reklam filmi tepki çekmiş, Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker kendilerine “kumpas” kurulduğunu belirterek reklamı yayından kaldırtmış ve reklam şirketi ile de yollarını ayırmıştı. Sonrasında da Ülker, İTO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çağlar’ın, Ülker Grubu’nun ürettiği “Evet yağ” kutusu ile “Ben EVET diyorum. Murat Ülker naber?” notuna, grubun yağ markasının fotoğrafıyla “1974’ten bu yana Aile geleneğimiz Evet. Şimdi de EVET’i severim” karşılığını verdi.

        Her iki olay da, ürünleri geniş kitlelere ulaşan bu markaların başını ağrıttı. Sosyal medyada boykot çağrıları aldı yürüdü. Yaşar Holding, grup şirketleri bu olaydan zarar görmesin diye dün hem basına hem de Karşıyaka Spor Kulübü’ne bir açıklama gönderdi. Basına yapılan açıklamada, “Yaşar Topluluğu, 71 yıldır kurumsal değerleri ışığında, etik duruşundan taviz vermeden, her kurum, kuruluş ve bireye eşit mesafede durarak şirketleri ve markaları ile üretmeye, istihdam sağlamaya ve ülkemizin ekonomisine katkı sağlamaya devam etmektedir” dendi.

        ÜLKER, HESABINI DONDURDU

        Açıklamada ayrıca, “Yaşar Topluluğu olarak, Sayın Selim Yaşar’ın görüşlerinin şahsi görüşleri olduğunu, söz konusu görüşlerin Yaşar Topluluğu ve Yaşar Ailesi’ni temsilen verilmediğini, Topluluğumuzun tüm siyasi görüşlere ve partilere eşit mesafede durduğunu hatırlatmak isteriz” ifadesi yer aldı. Karşıyaka Spor Kulübü için de ayrı bir açıklama yapıldı ve “Karşıyaka’mızın her zaman gururla destekçisi olduğumuzu bilmenizi isteriz” dendi.

        Bütün bunlar tüketici kaybını engelleyebilir mi? Yoksa Yaşar Holding bu süreçten zarar görmeye devam eder mi? Sosyal medya, şirketler için doğru kullanıldığında tüketiciyle iletişim kurma açısından pek çok fayda içeriyor. Ama bir yandan da tuzaklarla dolu. Üstelik gazete vb. konvansiyonel medyadaki gibi verilen mesajlar, demeçler hassasiyet içermiyor. Hatta anlık, duygusal, kişisel çıkışlar kişileri değil koskoca bir holdingi bağlayıveriyor.

        Dün bu yazıyı yazarken, Murat Ülker’in de bir süreliğine Twitter hesabını dondurduğunu öğrendim.

        Türkiye’nin sosyal medya iklimi demek ki ‘dondurucu’.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar