Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sinan’ın son maçlarda attığı golleri izlerken neler düşünüyordur acaba İgor Tudor?

        “Bu çocuğu Florya’da burnumun dibinde haftalarca nasıl göremedim ben?” diye kafasına mı vuruyordur kulübede? Yoksa tıpkı ikinci yarının hemen başında yaptığı gibi “Hazır 15 dakikadır gol atamıyorken hemen oyundan alayım da bir tane daha gol atmasın” mı diyordur!

        Şimdi sorsan Tudor’a “2 gol atan adamı neden 61’de oyundan aldın?” diye, “Maç eksiği var” diyecek ki doğrudur... Peki Sinan’ı çoğu maçta 18 kişilik kadroya dahi almadan, süre vermeyi aklından bile geçirmeden, bu eksiğe neden olan kim?

        Benim merak ettiğim şey, Tudor’a bir anda ne oldu da Sinan Gümüş gibi bir oyuncusu olduğu aklına geldi? Yasin’in sakatlığı mı sebep? Hiç sanmam...

        Eğer Sinan’ın menajeri çıkıp konuşmasa, “İstemiyorsanız teklif var” demese, kim bilir Bruma’dan sonra eldeki tek gelecek vadeden değer, sezon sonunda belki de bedavaya gönderilecekti!

        Sinan formasını alır almaz golleri sıraladı ama ne yazık ki Tudor’un gazabından yine de kurtulamadı. Hırvat hoca, ikinci yarının hemen başında yaptığı gereksiz iki erken değişiklikle Sinan ve Sneijder’ı oyundan alarak az kalsın maçı veriyordu. Enteresan olan, bu iki gereksiz değişikliği erkenden yapan Tudor’un, Alanya önünde pozisyon üstüne pozisyon verilirken, üçüncü oyuncu değişikliğini ise bir türlü yapmamasıydı.

        Savunma ‘gol yiyeceğiz’ diye bağırırken, Hırvat hocanın üçüncü değişikliği, ancak vakit geçirmek için uzatma dakikalarında Podolski-Eren değişikliği ile geldi. Bana göre sırf bu maçta yaşananlar bile, Tudor’un Galatasaray gibi büyük bir takımın hocası olmadığını göstermeye yetti!

        Özetle, Galatasaray üst üste kazansa da benim düşüncelerim geçen haftadan bu haftaya hiç değişmedi... Herkes yine kendisi için, üçüncülüğü kovalayıp tatili uzatabilmek için oynadı... Son haftalara girilirken düşme tehlikesi olmayan, hedefi kalmamış takımlarla oynanan maçlar ise Sarı-Kırmızılı furbolcuların sadece şansıydı. Yoksa bırakın üçüncülük hedefini, dördüncülük bile mucize olurdu.

        DEPLASMAN KRALI BRUMA

        Bu sezon özellikle deplasmanda attığı gollerle Galatasaray’ı taşıyan Bruma’nın, en kritik deplasmanda Tudor tarafından kesildiğini düşünecek olursak... Sezonun kırılma anı bence Rize maçıydı. Zaten ne olduysa o maçtan sonra oldu...

        BİR HAKEM KLASİĞİ

        G.Saray’a verilmeyen penaltılar zincirine son halkayı da Halil Umut Meler ekledi. Rodrigues’in düşürülmesine penaltı çalmayan genç hakem, Alanya lehine ise olmayan bir penaltı kararı vererek büyük bir hataya imza attı.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar