Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Gündem malum. Aday adaylıkları, cumhurbaşkanı kim olacak sorusu, çatı aday muhabbeti ile seçim öncesi hararet yüksek. Kulisler fokur fokur. Ama hayır, bu konularla ilgilenemiyorum.

        Sanki bir şey unuttum, ‘onu yazmalıyım’ der gibiyim. Eksik olan ne?

        Evet ya eksik kalan hayatın ta kendisi! Genel konulara öyle odaklanıyoruz ki, çoğu zaman yaşamın orta yerinde acıları es geçiyoruz.

        Mesala bu kentte, otizmli çocuğu olan anne yaşadığı sıkıntılara dayanamayarak hayatına son verdi.

        Ardından Facebook paylaşımları yapıldı. Üzgün seçeneğini seç, altına bir satırlık üzüntü dile getir, tüm yaptığımız bu oldu. Onu da tüketip şimdi başka konulara mı geçeceğiz? Vildan Anne İzmirliydi. Eğitimli, modern, azimliydi.

        Otistik oğlu için verdiği mücadele ile dikkat çekiyordu. Sesi yüksek çıkar, benzer durumdaki ailelerle dayanışmak için çaba harcardı. Çocuğuna öyle düşkündü ki, enerjisi örnek gösterildi.

        Ama olmadı, o da tükendi. Çünkü Türkiye’de farkındalık gerektiren çocuklara sahip olmak engelli koşu gibidir.

        Pratikte zorluklar azalmaz. Gerçek zorluk nedir, göz yaşartan ebeveynlik nasıldır en iyi onlara bakınca anlarsınız.

        YÜK KADINLARDA

        Öykü çok ama çözüm adına atılan adım az, çok az. Mesala Otizm Eylem Planı yıllardır hayata geçirilemiyor. Özel eğitim merkezlerinin sayısı sınırlı.

        Gündüz bakım evleri yetmiyor. Belediyeler konuya duyarsız. Öyle ki kimi zaman bağışlanan arazilerin üzerine dahi okul amaçlı yapım izni vermekten kaçınıyorlar. Üstelik bu durumlarda hayatın yükü bilhassa kadınlarda. Yüzde 80 erkek dayanamayıp çekip gidiyor.

        Kadın ise artık ömrü boyunca ruhsal parangalı. Ev kirası ile uğraş, geçim derdiyle uğraş, diğer çocuklarla ilgilen. Çekip gideceğin yer yok. Ya da tek yer kalıyor; Vildan Anne’nin gittiği...

        Toplumun yarattığı bir dizi yanlışlığa bir de geçim derdi eklenince en direngen annenin bile nefesi yetmiyor.

        Türkiye’nin sözde değil özde bir sosyal devletçilik anlayışı için kat etmesi gereken çok yol var. Annelere aylık 700-800 TL verilince sorunlar çözülmüş olmuyor. Sık sık ‘Tek dileğim oğlumdan sonra ölmek’ diyen genç bir kadın, ‘artık dayanamıyorum’ diyerek elleriyle yaşamına son veriyorsa, sosyal medyadan üzüntü ifade etmek yetmez.

        Onu ölüme taşıyan sorunlarla toplum olarak yüzleşmek zorundayız. Çünkü genç kadının ardında sadece otizmli oğlunu değil, bizlere de bıraktığı büyük vebali unutmamalıyız.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar