Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “KADINA karşı şiddet” artık duymaya alıştığımız, arka arkaya çok fazla tekrar edilince anlamını kaybeden kelimeler gibi havada uçuşan, kurumların üzerinden pazarlama yaptığı ama önleme adına sorumluların hiçbir adım atmadığı bir kavrama dönüştü.

        *

        Öldürülen, şiddete ya da istismara uğrayan kadınlardan söz açılınca birtakım aklıevvellerden şu ses çıkıyor: “Erkekler öldürülmüyor mu bu ülkede?” Öldürülüyor tabii... Erkekler, hayvanlar, ağaçlar, doğanın her parçası aynı şiddet döngüsünden payını alıyor... Lakin unutulan bir şey var... Kadına veya çocuğa karşı uygulanan şiddet, hayvana ve doğaya uygulanan şiddete benziyor ama erkeğin erkeğe uyguladığı şiddete benzemiyor... Neden mi?

        Kadına ve çocuğa uygulanan şiddet güçlünün güçsüzü ezmesi demek. Çoğunluk olduğunu iddia edenlerin, azınlık olduğu düşünülenleri ezmesiyle aynı şey. Problem bunun sistem tarafından fena halde destekleniyor oluşunda...

        *

        UNICEF’in “Şiddeti İzleme ve Göstergeleri Kılavuzu” raporunda şöyle belirtilmiş: “Karakollara aile içi şiddet şikâyetinde bulunulduğunda, polis memurlarının şikâyetleri soruşturmadığı, ancak mağdurların eve dönmeleri ve şikâyetlerini geri almaları için arabuluculuk görevi üstlendiklerini göstermektedir. Bu bağlamda, polis memurları sorunu, ‘müdahale edemeyecekleri bir aile meselesi’ olarak görmektedir.”

        Peki, ne yapsın şiddet gören kadın?

        Kime gitsin, nereye başvursun, devletin her vatandaşına sağlaması gereken can güvenliği hakkını nerede arasın? Estetisyende mi? Şu haberdeki gibi:

        “İzmir’de üniversitede okuyan 20 yaşındaki kız öğrenci için, ayrılmak istediği erkek arkadaşının uyguladığı şiddet, baskı ve tehditler üzerine aile mahkemesi, kızın avukatının müracaatıyla ilginç bir karar aldı. Buna göre şiddet mağduru üniversiteli kızın daha fazla zarar görmemesi için fiziksel görünüşünden yüzüne, eğitim gördüğü kurumdan kimlik bilgilerine kadar tüm yaşamı değiştirilecek.”

        Bu kararı alan aklını kaçırmış olmalı. Kıza şiddet uygulayan elini kolunu sallayarak sokakta gezecek, kız ise yüzünü, yaşadığı yeri, kimlik bilgilerini değiştirecek. Bu nasıl bir adalet, nasıl bir acımasızlık, nasıl bir zorbalık destekçiliği. Adama ceza vermek yerine kadının hayatını baştan kurmak, en fantastik dünyaları hayal edenlerin en kara ütopyalarda yazabileceği kadar korkunç bir hikaye... O kadının suçu ne? Bir zaman bir adama âşık olmak, onun ne mal olduğunu anlayamamak, sonra da ayrılmak istemek mi? O kadın aynaya nasıl bakacak tekrar? Yeni ismine, yeni okuluna nasıl alışacak, ailesi ve arkadaşlarıyla olan ilişkileri ne olacak? Bu kararla da göz önüne serildiği gibi her şeyin sorumlusu kadın. Şiddeti gören kadın, evini barkını terk etmek zorunda bırakılan, canı tehlikede olan, yüzünü gözünü değiştirmek zorunda olan yine kadın... Birileri de şunu diyecek hatta: “Bu erkekleri de analar yetiştirdi, suç biraz da onlarda.” Yine kadına bağlayarak vicdan rahatlatma çalışmasından başka bir şey değil bu ifade de. Sıra artık sorumluluğu şiddetin failine, göz yumana ve destekleyene yüklemekte!

        Şiddet gösteren erkek eğitilecek!

        ŞİDDETE uğramanın sorumluluğunu kadının üstünden alma vakti... Bunun için dün başlayan ilginç bir eğitimden haberdar oldum. Sosyal Dönüşüm Vakfı Girişimi son 12 yılda yüzde 1400 artan kadına yönelik şiddete dur demek adına “Erkeklerin Şiddete Karşı Eğitimi”ni hayata geçiriyor. Bunun için Almanya’dan bir uzman getiriyorlar. Bu uzman ilk önce Ataşehir Belediyesi’nde görev yapan psikologları, ardından da yine aynı belediyenin erkek elemanlarını eğitecek. Ardından belediyenin görev alanı içindeki vatandaşlar eğitime dahil edilecek. SDV Girişimi’nin sözcüsü Gamze Akkuş İlgezdi, bu adımıyla şiddetin yükünü kadınların üzerinden alacak ve onu asıl sahibine, şiddet gösteren erkeğe geri verecek bir tavır başlatıyor. Gönül ister ki bu eğitim, karakollar ve adliyelerle ortaklık içine girilerek şiddet konusunda şikâyet edilen bütün erkeklere zorunlu hale gelsin. Belki bu şekilde gelecek nesillerimizin kadınlarını, kızlarını korumayı başarabiliriz!

        SAYILAR

        SADECE ana akım medyaya yansıyan haberlere göre 2014’ün ilk 11 ayında 209 kadın öldürüldü, 123 kadın darp edildi, 50 kadın taciz veya tecavüze uğradı.

        Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, ekim ayında 29 kadın cinayeti işlendi. Kadınların yüzde 35’i ayrılmak ya da boşanmak istedikleri için öldürü. Kadınların yüzde 38’i kocaları tarafından katledilirken en çok kadın cinayetinin işlendiği şehir yine İstanbul oldu. Ölen kadınların yüzde 52’si ateşli silahla öldürüldü.

        UNICEF’in “Şiddeti İzleme ve Göstergeleri Kılavuzu”nda yer alan verilere göre şiddete uğrayan kadınların yüzde 37’si 18 yaşın altında.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar