Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sağlıklı bir bebek ağlamaya başladığında sorun şunlardan birkaçı olabilir: Karnı aç, uykusu var, gazı var. Doyarsa, uykusunu alırsa, gazını çıkarırsa gülücükler saçar. Bunu bir kere ebeveyn olmuş herkes bilir. Peki bebekler için geçerli olan bu kuralın yetişkinlerde de etkili olduğunu biliyor musunuz?

        GEÇEN hafta New York Times’ta çıkan bir araştırmadan bahsetmek istiyorum. Ohio Üniversitesi’nin yaptığı araştırmada, evlilikte yaşanan problemlerin insanların sağlığına etkileri konu alınıyor. Araştırmadaki çiftlerin evliliklerinde kavgaya sebep olan konular incelendi: Geçim sıkıntısı, birbirine zaman ayıramama, ilişkide çifte standart... Bunlar için evliliğin global sorunları demek mümkün.

        Her çift az ya da çok bu konular hakkında zaman zaman tartışıyor. Ama her birinin bu sorunlarla başa çıkma yöntemleri farklı. Kimi çiftler şiddetli bir şekilde kavga ederken, kimileri de saygı çerçevesi içinde anlaşamadıkları konuları açıklığa kavuşturabiliyor.

        UYKU, TARTIŞMANIN SEYRİNİ ETKİLİYOR

        Araştırmacılara göre bu 2 tutum arasındaki farkın ne olduğunu biliyor musunuz? Fark, uykusunu alamamış olan çiftlerin şiddetli bir şekilde kavga etmeleri. Araştırma için seçilen çiftlerin evlilik süreleri 3 ile 27 yıl arasında değişiyor. Çiftlerin uykuda geçirdikleri süreyse gecede 3 saat ile 9 saat arasında.

        Çiftler laboratuvara günde 2 kez gidiyor ve ilişkilerinde çekişmeye en çok sebep olan konuları tartışıyor. Çiftler tartışırken, araştırmacılar çiftleri kayıt altına alıyor, birbirlerine verdikleri cevapları not ediyor ve tüm bu kayıtların sonucunda ortaya şu sonuç çıkıyor: Şiddetli bir şekilde tartışan çift, kavgadan önceki gece 7 saatten az uyumuş. Bunun yanı sıra önceki gece 7 saatten daha fazla uyumuş çiftler de birbirleriyle tartışıyor ama tartışmalarının seyri çok daha ılımlı.

        Çok uyu, az kavga et

        SAĞLIKLI uyku uyumanın ilişkileri olumlu etkilemesi aslında yeni bir bilgi değil. Daha önce yapılan birçok araştırma da uykusunu alamayan insanların, uykusunu alanlara kıyasla sosyal ilişkilerinde daha mutsuz ve sinirli olduklarını kanıtlandı. Ohio Üniversitesi’nin araştırmasında uykusuzluk ve evlilikte yaşanan problemlerin insan sağlığını nasıl etkilediği de incelendi. Araştırmadaki çiftlerin hepsi tartışmalardan önce ve sonra kan örnekleri vermiş. Sonuçlarda kalp krizine, kansere ve başka sağlık problemlerine sebep olabilecek işaretler görülmüş. Bu sonuçlara göre daha az uyuyan çiftlerde daha fazla saldırgan tavır gözlemlenmesinin yanı sıra kan örneklerinde de ciddi hastalıkların öncüsü işaretler varmış. Bu demek oluyor ki; daha az uyumak eşittir vücuda daha fazla zarar vermek.

        Araştırmadan elde edilen iç açıcı sonuçlar da var. Bu sonuçlara göre partnerlerden biri uykusunu aldığında diğeri almasa bile tartışmanın şiddeti hafifleyebiliyor. Araştırmacılara göre bu araştırmadan çıkarılması gereken sonuç şu: Bir ilişkiye kötü demek yerine çiftler önce tartışmalara nasıl tepkiler verdiklerine ve uyku alışkanlıklarının nasıl olduğuna bakmalı.

        Yeterli uyumamanın olası sonuçları

        YETERLİ uyku, bedenin kendini regüle edebilmesi için önemli bir enstrüman. Uykunun alınamaması halinde vücutta, iştahı düzenleyen hormonlardan biri olan ghrelin hormonunun salımında hata meydana geliyor ve bunun sonucunda kilo alımı artıyor. Yeterince uyuyamama durumu uzadığındaysa yüksek tansiyon, kalp krizi riski, kalp yetmezliği, psikiyatrik problemler, DEHB ve gelişim bozukluğuna rastlanabiliyor.

        Öğrencilerle yapılan bir araştırmada uyku saatleri ve okul notları kıyaslandığında, daha iyi notlar alan öğrencilerin kötü notlar alanlara göre 40 dakika daha erken uyuduğu saptanmış.

        Velhasıl, bazen büyük sorunlar sandığımız şeylerin küçük çözümleri olabileceğini unutmamak lazım.

        ************

        Kitap önerisi

        Komiser Gordon-İlk Dava/Son Dava

        KOMİSER Gordon 19 yaşında bir kurbağa. Aynı zamanda ormanın polis şefi. Aslında polisliğe dair en sevdiği şey karakolda oturup sabah, öğlen ve akşam olmak üzere 3 ayrı kutuya ayırdığı kekleri yiyerek çayını içmek. Hele ki soğuk kış günlerinde...

        Komiser Gordon’un sakin günleri bir gün, bir sincabın fındıklarının çalınmasıyla son bulur. Sincap fındıkları bulunsun diye ortalığı birbirine katarken, Komiser Gordon yolda rastladığı bir fare yavrusunu polis şefi yardımcısı olarak işe alır ve birlikte fındıkların peşine düşerler. Bu, onların birlikte görecekleri ilk davadır...

        İkinci ve son davadaysa ormanda yaşayan hayvanları mutsuz eden failin peşine düşerler. Bunu yapabilmek için öncelikle yasa kitabını baştan yazmaları gerekir. “Herkes herkesle oynayacak, bütün yavrular yavru okuluna gidecekler, kek yiyen kurbağalar korkutulmayacak...”

        İsveçli yazar Ulf Nilsson’un yazdığı, Gitte Spee’nin resimlediği ‘Komiser Gordon’ kitapları çok keyifli. Kötülere bile ceza veremeyen Batman’in meşhur komiserinden esinlenilmiş ismiyle kurbağa Komiser Gordon tam bir barışçıllık ve huzur abidesi. Çok zeki değil ama kesinlikle bilge bir hayvan. Yardımcısı acemi fare Padi ise hikâyeye heyecan ve şirinlik katıyor. Çizimler de çok güzel. Hep Kitap’tan...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar