Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Nisanın ikinci yarısından başlayan ve hâlâ devam eden, küresel ölçekte piyasaları kana bulayan bir satış dalgasından bahsediyorum. Fitili ateşleyen, ABD ekonomisindeki toparlanmaya istinaden FED’in toplantısı oldu. Nisan ayında yapılan FED toplantısında yeni Başkan Powell, ABD ekonomisindeki toparlanmadan memnun olduğunu ve 2018’de 4 faiz artırımı yapabileceğini ima etti.

        İşte o günden beri hem ABD piyasalarında hem de gelişmekte olan ülkelerde ortalık allak bullak.

        Önce ABD tarafını ele alalım...

        FED toplantısı öncesinde ABD Dolar endeksi 89 seviyesindeymiş. 1 ay içinde ABD Doları yüzde 5’e yakın değer kazanmış ve yılın en yüksek seviyesine çıkmış. Bunu biraz detaylandıralım: Son 1 ayda Euro ve İngiliz Sterlini ABD Doları’na karşı yüzde 5 değer kaybetmiş durumda. Özellikle faiz oranı “0” olan Euro’daki değer kayıpları, İtalya’da yeni kurulan hükümetin “Anti- Brüksel” duruşu bu kayıpları daha da artırabilir.

        10 yıllık ABD faizleri ise aynı dönemde 30 baz puan artarak son 7 yılın zirvesine yükseldi.

        Gelelim bunun gelişen ülkeler üzerindeki etkisine...

        Morgan Stanley’nin gelişen ülkeler hisse endeksi son 1 ayda yüzde 4 geriledi. Gelişen ülke tahvillerinde de yükseliş oldu. JP Morgan’ın gelişen ülke tahvil sepetinin faizi 40 baz puan yükseldi ve son 1.5 yılın zirvesine çıktı.

        Gelişen ülke kurlarının aynı dönemde ne yaptığına da bakalım...

        ABD Doları’na karşı JP Morgan gelişen ülke kurlarından oluşan sepet son 1 ayda yüzde 6.5 değer kaybetmiş durumda. ABD Doları gelişen ülke kurlarında en son 2016 sonunda “Trump ABD Başkanı seçildiği zaman” başında bu kadar güçlü olmuştu.

        Şimdi Türk piyasası geçen 1 ayda nasıl etkilenmiş, ona bakalım...

        Türk Lirası ABD Doları karşısında son 1 ayda, gelişen ülke kurları ortalamasının üzerinde yüzde 9 değer kaybetmiş. Türk Lirası böylece yıl başından beri ABD Doları’na karşı olan kayıplarını yüzde 15’e taşıdı. Ancak son 1 ay diye gruplandırdığımızda burada rekor yüzde 18 ile Arjantin Pezosu ve yüzde 10 ile Brezilya Reali’nde.

        Borsa İstanbul’da ise satışlar daha sert. BİST100 endeksi son 1 ayda yüzde 9 değer kaybederek en fazla değer kaybettiren gelişen ülke borsası olmuş. BIST100’ün kaybı gelişen ülke hisselerinde yaşanan kaybın yaklaşık 1.5 katı.

        Türk tahvilleri de son 1 ayı ağır hasarla atlatmış. TL cinsi 10 yıllık devlet tahvili faizi geçen 1 ay içinde tam 135 baz puan artmış. 10 yıllık Türk Eurobond’unda ise faizler 120 baz puan yükselmiş. Bu JP Morgan gelişen ülke tahvil sepetindeki son 1 ayda yaşanan faiz artışının tam 3 katı!

        Toparlayalım...

        Küresel ölçekte “Güçlü dolar, huzursuz gelişen ülke yatırımcısı” fiyatlaması yaşanıyor. Bu ortamlarda kimse büyük satış dalgasından azade kalamaz.

        Ancak yukarıda net olarak ifade ettiğimiz gibi Türk varlıkları bu satıştan uzak en fazla etkilenen ülke olarak çıkıyor.

        Şurası çok net ki yatırımcıların portföylerinde bulundurdukları her şeyi sorguladıkları bu günlerde, ne para politikasını yöneten Merkez Bankası ne de mali politikaları yöneten hükümet başarılı bir iş çıkarmış. Yüksek enflasyona karşı yeterince sıkı para politikası izliyor muyuz? Bütçe disiplinini koruyor muyuz? Şirketlerin kur riskini yönetebiliyor muyuz? Cari açık fonlamasındaki erozyonu takip edebiliyor muyuz? Rakamlar maalesef bu sorulara “Evet” dedirtmiyor.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar