Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Aslında bugünkü köşenin konusu “IMF’nin 2011’den beri büyümede en iyi seneye giriyoruz” başlıklı raporuydu. IMF’nin beklentisine göre küresel ekonominin 2011’deki yüzde 4.3’lük büyüme performansının arkasından 2018’de yakalayacağı yüzde 3.9’luk oran son 7 senenin in iyi büyümesi olacakmış. Bu büyümenin yanına küresel ticarette 2017’de yakalanan yüzde 4.9’luk artışı koyduğumuzda, büyümede yakalanan ivmenin sanal olmadığını ve ticaret tarafından da desteklendiğini görüyoruz. Yine IMF’nin beklentisine göre küresel ticarette yaşanan bu ivmelenme 2017 ile sınırlı değil. 2018’de küresel ticaretin yüzde 5.1 artması bekleniyor.

        IMF raporunun özetinde yer alan rakamlara göre Türkiye için önemli pazarlar olan AB’de 2018 yılı için 2.4’lük bir büyüme bekleniyor. İhracatımızın yüzde 52’sini yaptığımız AB pazarında en çok ihracat yaptığımız ilk 5 ülke arasında yer alan Almanya ve İspanya’da ise AB’nin ortalamasının üzerinde sırasıyla yüzde 2.5 ve yüzde 2.8’lik büyümeler bekleniyor.

        Diğer taraftan enerji fiyatları hızlı gerilediğinde, önemli pazarlarımız arasında bulunan Ortadoğu ve Türk cumhuriyetlerine yaptığımız ihracatımız hızlı gerilemişti. IMF’nin yeni açıkladığı rapora göre iki önemli enerji üreten ve satan ülke Suudi Arabistan ve Rusya yeniden yüzde 1.5 civarında büyümeyi yakalıyor. Türk cumhuriyetlerde de büyüme oranları 2018’de yüzde 3.5’leri buluyor.

        Kısacası IMF’ye göre işler yolunda. Hem gelişmiş ülkeleri hem de gelişmekte olanlar, hem petrol üreticileri hem de küresel ticaretteki önemli oyuncular bu büyümeden istifade edecek.

        Bu durumda 2017’de yüzde 7.3 büyüme oranı yakalamış Türkiye’nin, gelişen ihracat pazarları dikkate alındığında 2018 için de ümitli olmaması için hiçbir sebep yok. Belki geçen seneki oran yakalanamayabilir ama OVP’de yüzde 5.5 hedefinin özellikle ihracat tarafından gelecek katkıyla tutturulması mümkün olacaktır.

        Aslında bu haberin daha fazla kurcalanacak detayı var. Ancak dün gündeme düşen bir başka haber ekonomi dünyası dahil bütün Türkiye’nin ajandasını değiştirdi.

        ERKEN SEÇİM Mİ VAR?

        MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dün grup toplantısında “Bu işi daha fazla uzatmanın anlamı yoktur. Gerekli uyum yasalarının süratle çıkarılmasının ardından MHP takdir ve tercih hakkını seçimlerin erkene alınmasından yana kullanacaktır” diyerek hiç kimsenin beklemediği bir anda, hatta tarih de önererek 26 Ağustos’ta erken seçim istedi.

        Piyasalar için erken seçim baz senaryo değil. Daha önce defalarca hem hükümet hem de Cumhurbaşkanı tarafından defalarca seçimlerin zamanında yani Kasım 2019’da yapılacağı belirtilmişti. Hükümetin genel oyun planı da, 2018’de devam edecek (teşviklerle desteklenmiş) yüksek büyümeyle seçimlere girmek şeklindeydi.

        Bu noktada erken seçimin piyasalar için bir belirsizlik oluşturacağını belirtmek lazım. Ancak ilk günkü tepkiler oldukça sınırlı. Hatta ülke risk primini ölçen CDS oranları gün sonunda küçük de olsa geriledi. Hisse senetleri yüzde 2’ye yakın düştü ama Türk Lirası hemen hemen günü başladığı yerde bitirdi.

        Bu tepkilere bakıldığında piyasanın bugün yapılacak Erdoğan-Bahçeli görüşmesi sonrasına kadar “bekle ve gör” taktiği güttüğünü, sonrasında ise olabilecek her türlü ihtimale farklı reaksiyon göstereceğini tahmin ediyorum.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar