Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu yılın küresel piyasalarda en ateşli tartışmaları “Hangi ülkenin ne kadar borcu var?”, “Kim faizlerin yükselişinden ne kadar etkilenecek?” soruları üzerinde dönecek. ABD tahvil faizlerinin yılın ilk 2 ayında sert yükselişi sadece ABD’yi değil bütün ülkelerin borçlanma maliyetlerini etkiliyor. OECD’nin bu konuda oldukça çarpıcı bir raporu var. OECD ülkelerinin 2008 yılında 25 trilyon dolar olan kamu borcunun 2018’de 45 trilyon dolara çıktığını vurgulayan analistler, birlik üyelerinin sadece bu yıl içinde 10 trilyon dolarlık borcu çevirmek zorunda olduklarını ifade ediyorlar. OECD analistlerinin hesabına göre ABD faizlerinde yaşanan 1 puanlık artışın (yüzde 2’den yüzde 3’e çıkması) birliğe bağlı ülkelerde bütçe açığı/GSYH oranında önümüzdeki 3 sene boyunca ortalama yıllık 0.3 puan artışa tekabül ediyor.

        GELİŞMİŞ ÜLKELERİN GENELİNDE BENZER SORUN

        Bloomberg’in rakamlarına göre 14.5 trilyon dolarlık toplam kamu borcu ile en büyük borç stokuna sahip. Arkasından Japonya’nın 9.8 trilyon dolarlık kamu borcu ve Çin’in 4.2 trilyon dolarlık kamu borcu geliyor. Ülkeleri kamu borcu/GSYH oranı olarak sıralayacak olursak en yüksek oran yüzde 223 ile Japonya’da. Bu oran Yunanistan’da yüzde 180, İtalya’da yüzde 130, Fransa’da yüzde 96, İngiltere’de yüzde 90 ve ABD’de yüzde 78.

        OECD’nin hesaplarına göre gelişen ülkeler önümüzdeki 3 yıl boyunca toplam borcunun yüzde 40’ını yeniden finanse etmek zorunda. En borçlu ülkeler arasında yer alan Yunanistan, Portekiz, İtalya ve İspanya gibi ülkelerin notlarının kriz sonrası düştüğü ve bunun da borçlanma maliyetini artıracağı düşünüldüğünde yükselen küresel faizlerin yaratacağı sıkıntı daha net ortaya çıkıyor.

        GELİŞEN ÜLKELERDE EN ZAYIF HALKA BREZİLYA

        Diğer yandan gelişmekte olan ülkeler liginde durum çok daha iyi durumda. Gelişen ülkeler arasında borç/GSYH oranı en yüksek ülke yüzde 78 ile Brezilya. Arkasından da yüzde 73 ile Macaristan geliyor. Hindistan’da bu oran yüzde 50, G.Kore’de yüzde 43 ve Türkiye’de yüzde 33.

        Yüksek kamu borcu yanında ülkelerin yıllık verdikleri bütçe açıkları da önemli bir unsur. Brezilya yıllık yüzde 7.8’lik bütçe açığı veriyor. Moody’s’in de belirttiği gibi gelişen ülkeler arasında en yüksek bütçe açığı veren Brezilya mevcut yüksek kamu borcu da dikkate alındığında en zayıf halka olarak öne çıkıyor. Bütçe açıkları liginde Brezilya’nın ardından yüzde 3.7’lik oran ile Hindistan ve yüzde 4.3 ile G. Afrika geliyor. Türkiye ise son dönemde artış trendi olmasına rağmen yüzde 2 seviyesinde bütçe açığı ile bu sıralamada avantajlı tarafta.

        ABD FAİZLERİ ARTMAYA DEVAM EDECEK AMA...

        FED’in yıl sonuna kadar 3 ya 4 kez faiz artırması bekleniyor. 2019 yılında da minimum 2 faiz artışı hesaplanıyor. Bu durumda mevcut ortalama yüzde 1.50 olan ortalama FED faizinin 2019 sonunda yüzde 2.75’lerde olmasını bekleyebiliriz. Bu faiz artışı beklentisi mevcut yüzde 1.92 seviyesindeki 3 aylık LIBOR oranıyla uyumlu. Bugün itibarıyla yüzde 2.25’lerde dolaşan (10 yılın en yükseği) 2 yıllık ABD tahvilleriyle de uyumlu. Ancak 10 yıl ve daha uzun ABD tahvilleri için aynı şeyi söylememiz mümkün değil. Yıl başından beri 50 baz puandan fazla artıp yüzde 2.95’lere gelen 10 yıllık ABD tahvilleri hâlâ “FED faiz artış patikası” ile uyumlu değil. Diğer yanda Avrupa Merkez Bankası’nın destekleriyle yüzde 2’lerin altında kalan İspanyol ve İtalyan tahvil faizleri ise olası bir “küresel faiz yükselişi” senaryosuna hiç ama hiç hazır değil.

        Türkiye olarak bu resimde alarma geçmemizi gerektirecek bir durum şimdilik görünmüyor. 2001 krizi sonrası alınan önlemler ve kamu tarafındaki uzun süre devam eden “basiretli borçlanma” bizi bugünlerde koruyor. Ancak biliyoruz ki “hepimiz küresel bir köyde” yaşıyoruz ve olası bir borç krizi yine de biz dahil herkesi etkileyebilir.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar