Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ekim ayında açıklanan aylık yüzde 2.08 artışla ulaşılan yıllık yüzde 11.90’lık enflasyon (TÜFE), Türkiye’nin 2008 krizinden sonra gördüğü en yüksek seviye. Üretici fiyatlarında gelinen yüzde 17.30’luk enflasyon da benzer bir şekilde son 9 yılın en yüksek ÜFE enflasyonu. Enerji ve gıda hariç olarak hesaplanan ve çekirdek enflasyon olarak ifade edilen sepette de ekim ayında gelinen yüzde 11.82’lik seviye tam 13 yılın zirvesine gelmiş vaziyette.

        Hangi sepete, hangi gruba bakarsanız bakın. Türkiye’de enflasyon kontrolden çıkma noktasına gelmiş durumda.

        BÜYÜME GELSİN DE ENFLASYONA SONRA BAKARIZ

        Bu ifade hiçbir zaman bu şekilde net olarak ifade edilmedi. Ancak enflasyonu, arz-talep dengesi dışında ve fiyatlamasını etkileyemediğimiz alanlar olan gıda ve enerji dışında (çekirdek enflasyon) baktığımızda, karşımıza çıkan yüzde 12’lik fiyat artışı bir şeyleri yanlış yaptığımızı net ifade ediyor.

        TÜFE’de yıllık yüzde 16.8 artış ile ulaştırma, yüzde 12.2 ile sağlık ve yüzde 12.7 ile gıda ve alkolsüz içki en çok öne çıkan kalemler. Ayrıca haberleşme ve konut hariç TÜFE’deki diğer tüm kalemlerin de çift haneli artışlar gösterdiğini unutmamak lazım. Ama daha büyük sıkıntı, üretici fiyatlarında. İmalat sanayiinde ortalama yıllık yüzde 19’luk artış var. Özellikle petrol ürünlerindeki yıllık yüzde 39’luk artış ve ithal ettiğimiz ana metallerdeki yıllık yüzde 50’lik artış, üreticilerin maliyetlerini çok ciddi artırmış.

        BİRAZ DAHA MATEMATİK YAPALIM

        Yılbaşından beri dünyada petrol fiyatları ortalama dolar bazında yüzde 7 arttı. Türk Lirası bazında ise yüzde 17’lik bir artış var. Ulaştırma başta olmak üzere petrol kullanılan bütün imalat sanayiinde bu artışın etkilerini görüyoruz. Yıllık yüzde 11.90’lık TÜFE enflasyonu sepeti içindeki payı en fazla 2. Payı bulunan ulaştırma harcamalarının katkısı 2.8 puan. Bunun yanında yılbaşından beri Türk Lirası’nın % 17’lik değer kaybından etkilenen araç, ev aletleri ve mobilya fiyatlarındaki artışın da toplam enflasyona 1 puanlık katkısı var.

        ŞİMDİ DE SADEDE GELELİM

        Yurtdışında petrol fiyatları yeniden son 2 yılın en yükseğine çıkmış, yoğun ithalat yaptığımız bakır, çinko, alüminyum gibi ürünler de yılbaşından beri yüzde 30’ların üzerinde artmış, Türk Lirası ABD Doları’na karşı yüzde 17 değer kaybetmiş durumda.

        Bunun üzerine de KGF yardımıyla yüzde 20’ler civarında artış hızıyla giden bir kredi portföyümüz ile son derece yüksek giden iç talep ve bütçe açıkları arttıkça aklımıza gelen zamları (alkolsüz içeceklere ve makarona gelen ÖTV, motorlu taşıtlar vergisi artışı vs.) ekleyin...

        2017 Ekim itibarıyla enflasyonumuzun son 9 yılın zirvesine çıkması hiç şaşırtıcı değil.

        Bu zamanda kadar hem büyüme, ihracat gibi kalemler sahiplenildi ve enflasyonla mücadele sadece Merkez Bankası’nın sorumluluğuna bırakıldı. “Büyüme gelsin, istihdam gelsin, enflasyona da bir ara bakarız” algısı artık işlemez durumda. Sokaktaki vatandaştan enflasyona bakarak tahvil faizi ya da kredi maliyeti hesaplamak durumunda olan finansçılara kadar durum ciddi sıkıntı. Enflasyon sorunumuz olduğunu kabul edip Merkez Bankası’yla, kamu yönetimiyle, hükümetiyle bu işi artık çok ciddi ele almanın zamanı gelmiş, hatta geçmektedir.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar