Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu haftanın manşet konusu 2018-2020 yılları için hazırlanmış Orta Vadeli Program (OVP) oldu. Ancak Maliye Bakanlığı’nın aynı gün açıklamış olduğu “2018 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi’ne yeni gelir kaynakları” çalışması damgasını vurduğu için OVP maalesef gölgede kaldı. Bakan Ağbal’ın hesabına göre 2018 yılında bütçeye 28 milyar TL’lik ek gelir sağlayacak olan ve birçok ekstra vergi ya da düzenleme getiren bu taslak kamuoyunda çok tartışıldı. Bu sebeple bir kez daha bu köşede bu konuya detaylı girmeyeceğim. Açıklanan vergi ve düzenlemeler için kısaca ifade etmem gerekirse “Savunma harcamaları ya da kamunun artan yatırım harcamaları sebebiyle de olsa, toplumdaki gelir ve vergi adaleti algısını ciddi erozyona sokabilecek kalemlerle (Motorlu Taşıtlar Vergisi gibi) yapılan yüksek oranlardaki vergi artışlarının yarardan çok zararı olabileceğini düşünüyorum.”

        Gelelim hükümetin önümüzdeki 2 yıl için ekonomide nasıl bir oyun planı uygulayacağını anlamak için dikkatle incelediğimiz OVP’nin detaylarına...

        Sanırım 2018-2020 yılları için hazırlanan bu OVP’de tepeye ilk önce “yüzde 5.5 büyüme” yazılmış. Bir başka ifade ile önümüzdeki 2-3 yılın ekonomik olarak bütün hikâyesi “önce yüzde 5 büyümeyi sağlayalım sonra diğer kalemleri ona göre şekillendirelim” diye tasarlanmış. Bu sebeple 2018, 2019, 2020 için OVP’de büyüme tahmini yüzde 5.5 yazılmış.

        Olabilir. Öncelikle büyüme tarafına hem de iddialı sayılabilecek bir hedef koyarak başlayabilirsiniz. Ancak nasıl bir senaryo üzerinden bu büyümeyi hedeflediğinizi net ortaya koymanız lazım. Biz de bu stratejiyi anlamak için OVP’nin detaylarına baktık. Bu çerçevede ilk gözümüze takılan; dış ticaret açığı ve bütçe açıkları oldu. Eğer yüzde 5.5’lik büyüme, iç tüketim (kamu + hanehalkı) destekli gelecekse; hem bütçe açığının hem de ithal ürün artışı üzerinden dış ticaret açığının artmasını bekleriz.

        Bu gözle OVP’ye yeniden baktığımızda, 2018 ve 2019 için bütçe açığının yüzde 2’nin altında kalmasını bekleyen bir tahminle karşılaşıyoruz. Bu ne demek? 2017’yi yüzde 2.1 - 2.2 bandında bitireceğimiz düşünülürse, 2 yıl boyunca bütçeyi daha fazla yormadan (teşviklere devam etmeden, KGF’yi daha büyütmeden vs) gitmek istiyoruz demek.

        Diğer yandan bu sene 65 milyar dolar ticaret açığı verdiğimizi düşündüğümüzde, 2 sene sonrası için sadece 71 milyar dolar açık hesaplıyor olmamız da, ithalatı körükleyecek bir iç tüketim istemediğimiz anlamına geliyor.

        Demek ki OVP bize “Önümüzdeki 2 sene yüzde 5.5 büyüyeceğiz ama bu ithalatı fırlatan iç tüketim ya da bütçe açığını artıracak kamu harcamaları ile olmayacak” diyor.

        O ZAMAN SORUYORUZ: ‘NASIL OLACAK?’

        Burada yine OVP devreye giriyor ve “İlk sene hızlı ihracat artışı, ikinci sene de bunun yanına turizm sektörünün devreye girmesi ile yüzde 5’in üzerinde büyüme yakalanacak” diyor. Her iki kalemde de 2 yıl boyunca yüksek gelir beklentisi var. Küresel büyümenin yüzde 3.7 civarında büyümesini bekliyoruz ve bizi son 2 yıldır ihracat ve turizmde vuran risklerin ortadan kalkacağını düşünüyoruz. Bu arada OVP’de bir başka varsayım daha var; Türk Lirası 2 yıl boyunca dolara karşı sadece yüzde 9 - 10 değer kaybedecek ve enerji fiyatlarında mevcut seviyelerin üzerine ciddi sayılabilecek bir yükseliş olmayacak. Bir de unutmadan ekleyeyim; OVP’de 2 yıl boyunca işsizliğin yüzde 10 bandında seyredeceği, enflasyonun ise 2 yılın sonunda yüzde 6’ya düşeceği hesaplanmış.

        Toparlıyorum...

        OVP’deki hedeflerin tutmasını canı gönülden isterim. Ancak gerçekçi olmak gerekirse birbiri ile ilgili birçok makro hedefin çeliştiğini görüyoruz. Ayrıca küresel piyasalar ve jeopolitik riskler için oldukça iyimser kalınmış. Keşke ilk başa yüzde 5 büyüme yazıp altına diğer makro büyüklükleri bu hedefe göre uyarlamak yerine, işsizliği ve enflasyonu düşürmeyi hedefleyen belki daha düşük bir büyüme hedefinde uzlaşılmış ama daha dengeli bir program açıklansaydı.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar