Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Size önce birkaç son dönem gelişmesini hatırlatmak istiyorum:

        2011 yılından beri bugüne kadar 3 kez kurtarma paketi alan ve aslında temerrüte düşmüş olan Yunanistan, 3 yılın ardından uluslararası piyasalarda borçlanmak için yeniden tahvil ihracına çıkıyor. Küresel piyasalarda son dönemde yaşanan pozitif hava sonrası 10 yıllık Yunan tahvilleri % 5.30 ile son 15 senenin en düşük seviyesine geriledi. Bunun üzerine Yunanistan hazır ortam müsaitken kaçırmayalım, diyerek 3 sene sonra yeniden tahvil ihracına hazırlanıyor.

        Gelelim ikinci hatırlatmamıza... Geçtiğimiz hafta dünya borsalarının değerlemelerinin toplamı bütün ülkelerin toplam GSMH değeri olan 75 trilyon doları aştı. Bir başka ifadeyle yerkürede organize piyasalarda işlem gören şirketlerin hisse senetlerinin piyasa değerlerinin toplamı, ülkelerin toplam GSMH değerinin üzerine çıktı.

        Birkaç istatistiki bilgi daha eklemek istiyorum: Şu ara Türkiye’de de çok meşhur olan dijital yayıncılık yapan Amerikalı Netflix şirketi bundan tam 15 sene önce yaklaşık 300 milyon dolarlık bir piyasa değeriyle halka arz edilmiş. Şirket geçen gün 2017 II. çeyrek sonuçlarını açıkladı. Sadece bir çeyrekte 5.2 milyon yeni üye ve 66 milyon dolar kâr yazmış. Şirketin piyasa değeri 70 milyar doların üzerine çıktı. Bu rakamların bir başka karşılığı şu: Şirket defter değerinin 23 katı pahalı işlem görüyor.

        Görüldüğü üzere piyasalarda inanılmaz bir iyimserlik var. Bu, özellikle hisse senetleri üzerinden fiyatlanıyor. Peki bu iyimserliğin sebebi ne? Ekonomiden gelen beklenenden hızlı toparlama? FED’in faiz artışından vazgeçme ihtimali? Merkez bankalarının yeniden para basacakları (QE) bir dönemin bizi bekliyor olması?

        Keşke öyle olsa. O zaman bu yazının sonu çok daha iyimser biterdi.

        Bir süredir (son 3-4 aydır) küresel piyasalarda devam eden bu iyimserliğin en büyük sebebi “Trump’ın vaat ettiği politikaları yapamayacağı ve sistemin parçası olacağı” beklentisi. Açalım biraz daha.. Yıl başında Obamacare denilen bir önceki Başkan’dan kalan, seçim öncesi “Seçilirsem bu sistemi mutlaka değiştireceğim” dediği sağlık politikasını kaldırmak için meclise giden Trump, umduğunu bulamamıştı. Mevcut gelişmeler gösteriyor ki, hem Temsilciler Meclisi hem de senatoya hâkim olan Cumhuriyetçi Başkan Trump’ın gücü Obamacare’i değiştirmeye yetmiyor. Başka örnek... Trump göreve gelir gelmez Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması’nı (NAFTA) yırtıp atmıştı. Şimdi görüyoruz ki, NAFTA bir parça değiştirilerek yeniden yürürlüğe giriyor.

        Örnekleri artırabilirim. Ancak amaç hasıl oldu sanırım. Trump iktidara geleli 200 günden fazla oldu ama piyasa şimdiden onun notunu verdi: “Muktedir olamadın!”

        Peki bu bizim için iyi bir gelişme mi?

        İşte burada ben diğer yorumculardan ayrılıyorum. Trump’ın zayıflayan gücü belki biz dahil birçok gelişen ülkenin sermaye piyasalarına ekstra likidite getiriyor, hisse senetleri değerleniyor, tahvilleri ilgi görüyor olabilir. Ancak şu unutulmasın ki, dolar değer kaybettikçe, emtia fiyatları yeniden yükselmeye başladıkça, hisse senetlerinde yukarıda bahsettiğim balonlar ortaya çıktıkça aslında sert bitecek bir hikâyenin son sayfalarını okuyor durumuna düşüyoruz. Sonuçta FED de diğer büyük merkez bankaları da resmi görüyorlar ve ipleri sıkmaya devam edecekler. Balonu patlatmamaları lazım. Bugünlerde yaşadığımız ekstra iyimserlik sadece fon yöneticileri ve trader’ların müzik bitmeden ağaçtan toplamak istediği son meyveler.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar