Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bankaların kredi büyüklüğü arttıkça pasif tarafında ihtiyaç artmaya başladı. KGF destekli kredilerin hızla artması sonucunda bankacılık sektöründeki kredi/mevduat oranı yüzde 142’leri aştı. Dolayısıyla sektörde herkes yeni pasif yaratmak için büyük bir yarışa girmiş durumda. Bu yarışın neticesinde de ister istemez mevduat faizlerinde hızlı bir yükseliş oldu.

        TCMB’nin verilerine göre ortalama 3 aylık vadeli TL mevduatların faiz oranı son 7 yılın en yüksek seviyesine gelmiş vaziyette. Bu durumda bankacılık sektörü bir yandan mevduat dışı kalemlerle fon yaratmaya çalışıyor. Yurtdışı borçlanma kanallarının açılmış olması Türk bankalarının da iştahını açtı. Bu piyasada iki ayrı Türk bankası yakın zaman içinde farklı vadelerde 750’şer milyon dolar borçlanma yaptı. Her iki borçlanmaya da ciddi talep geldi.

        Bankaların ihalelerinde faizler dolar bazında 5 yıl için yüzde 5, 7 yıl için de yüzde 6’lar seviyesinde oluştu. Oluşturulan fonun miktarı cazip olmakla beraber faizin yüksek kalması planları bozuyor. Bu durumda akıllara şu soru geliyor: “Mevduat ve tahvil bono ihracı dışında nasıl ekstra fon yaratılır?”

        Yeni fon yaratmak için sistem kendine çözüm ararken gündeme düşen bir haber “Acaba mı?” dedirtti. Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Türkiye Bankalar Birliği’nde yaptığı konuşmada “Banka aktifleri TL ya da döviz cinsinden menkulleştirilecek” dedi ve ekledi: “Bu sayede sektör kaynaklarının işaret ettiği sorumluluk banka bilançosunun dışına çıkacak.”

        YENİ BİR ŞEY DEĞİL ANCAK...

        Şimdi burada biraz duralım...

        Menkul kıymetleştirme, Türk bankacılık sistemi için yeni bir olay değil. Varlığa dayalı menkul kıymet çıkarmak (VDMK) Türkiye’de defalarca yapılan bir şey. Dolayısıyla Canikli’nin açıklamasında ilk etapta şaşırılacak bir durum yok gibi görünüyor.

        Ancak Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, açıklamalarında ilk defa TCMB’nin adını da andı. Canikli, “Banka senetlerinin Merkez Bankası tarafından sistem likidite enjekte etme aracı olarak kullanılabileceği” açıklamasıyla bankacılık sistemi tarafından kredilerin menkul kıymet haline getirildikten sonra TCMB’ye teminat olarak verilerek borçlanma yaratılabileceği izlenimi yarattı.

        TCMB BANKA SENEDİ ALIR MI?

        FED ve ECB son 4-5 yıllık süre içinde piyasaları desteklemek, bankaların bilançolarını rahatlatmak adında benzer operasyonlar yaptılar. İki büyük Merkez Bankası, bankalardan hem “coveredbond” denilen teminatlı bono hem de varlığa dayalı bono alımı yaptı. Ancak bu resmi olarak açıklanan ve parasal genişleme olarak ifade edilen bir süreçti ki; bu süre zarfında merkez bankalarının bilançoları da birkaç katına çıktı.

        Şimdi burada sorulacak soru şu: TCMB bahsi geçen banka senetlerini teminat olarak mı alacak? Bu durumda TCMB’nin bilançosu büyüyecek mi? Bankacılık sektörü varlığa dayalı menkulleri teminat olarak TCMB’ye verip yarattığı kaynağı ne yapacak? Sıkı para politikası süren TCMB, oluşabilecek olan ekstra likiditeyi izleyecek mi? Yoksa bu sterilize mi edilecek?

        Bu soruların cevaplarını alınca bu konuda daha fazla yazmaya ve yorum yapmaya devam edeceğim.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar