Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        FED’in mart ayında yapacağı toplantıya saatler kaldı. Aslında toplantıdan büyük bir olasılıkla 25 baz puanlık faiz artışı kararının çıkması bekleniyor. Bloomberg’in beklenti anketine göre katılımcıların % 96’sı bu ayki toplantı sonrası FED faizinin % 0.75-1.00 bandına çıkmasını bekliyor. Hatta yine aynı beklenti anketinde bu sene toplam 3 faiz artışı ihtimalinin % 50’nin üzerinde olduğu da görülüyor. FED öncesi yine bu beklentiler ile ABD tahvil faizlerinde bir miktar yükseliş olduğunu, 2 yıllık ABD tahvil faizinin % 1.38 ile Kasım 2008 tarihine kadar yükseldiğini gözlemliyoruz. Diğer yandan ABD Doları’nın yurtdışı piyasalarda maliyetini belirleyen 3 aylık Libor faizinin de % 1.12 ile 2009 seviyesine ulaştığını not ediyoruz. Bu sebeple aslında FED öncesi pek de kafamızı karıştıracak “Acaba faiz kararı nasıl olur? Ne kadarı fiyatlandı?” diye düşünmemizi gerektirecek bir durum yok.

        GELİŞEN ÜLKELER FED KARARINI NASIL BEKLİYOR?

        Bu çerçevede gelişen ülkeler cephesinde 10 yıllık yerel para birimi cinsinden tahvil faizlerine baktığımızda % 13.5 faiz ile Arjantin’in arkasından $ 11.30 ile Türk ve % 10.79 ile Brezilya tahvilleri geliyor. Bu üç ülkenin altında ise % 9 ile G.Afrika, % 8.5 ile Rusya ve % 8 ile Endonezya sıralanmakta.

        Şimdi de FED faiz artış beklentilerinin hızlandığı son 15 günde gelişen ülke tahvilleri ne yapmış, ona bakalım...

        Mart başından beri Türk 10 yıllık tahvil faizlerinde 35 baz puanlık artış olmuş. Aynı dönemde Brezilya tahvillerinde ise 10 baz puanlık yükseliş var. Ancak daha enteresan olanı yine aynı dönemde, ABD tahvil faizlerinin hızlı arttığı son 15 günde, G.Afrika, Rusya ve Endonezya tahvillerinin faizi 10-15 baz puan gerilemiş. Demek ki hepimiz aynı gemide değilmişiz!

        TÜRK FAİZLERİ NEDEN YÜKSELİYOR?

        Bankaların hazine bölümlerinde yakından takip edilen bir enstrüman da Dolar/Türk Lirası swap (takas) fiyatlarıdır. Özellikle yurtdışı bankalar ile Türk bankaları yüksek miktarlarda bu swap işlemlerini yapar ve bu suretle elde ettikleri kaynakla da büyük kredi portföylerini fonlarlar. Aynı zamanda bu piyasada oluşan faizler aslında Türk faiz piyasasında işlem yapan yatırımcıların “genel faiz beklentilerini” yansıtması açısından da önemlidir. Bir not daha: Hatırlanacağı üzere TCMB de yakın zamanda bu piyasaya aktif bir oyuncu olarak girerek bir anlamda “beklenti yönetimi” yaptı.

        Şimdi gelelim konumuza...

        Mart başında 1 yıllık Dolar/Türk Lirası swap maliyetleri yüzde 11’ler seviyesindeydi. Aslında bu oran TCMB’nin haftalık olarak yaptığı ve TL’ye yüzde 11 ödediği takas maliyetleriyle de uyumluydu. Ancak bugün görüyoruz ki, 1 yıllık Dolar/ TL swap oranları yüzde 12’leri aştı. Bir başka ifadeyle 1 haftalık vadede TCMB’den TL alıp yerine dolar takas ettiğinizde ödediğiniz faiz yüzde 11 iken, bankalararası piyasada 1 yıl vadede aynı takasın maliyeti yüzde 12. O da şimdilik...

        PEKİ BUNUN ANLAMI NE OLABİLİR?

        İlk akla gelen ihtimal, bozulan enflasyon beklentileri ve FED’in faiz artış ivmelerinin hızlanmasına paralel piyasanın da “TCMB’den faiz artışı” bekliyor olması. Bu artış da 1 yıllık süre için en az 100 baz puan gibi görünüyor.

        Diğer bir ihtimal ise bankaların (yerli) Türk Lirası ihtiyacının artıyor olması ve bunu temin için yurtdışından dolar swap ile bu ihtiyacı karşılamaya gidiyor olmaları. Bankalar neden TL’ye ekstra ihtiyaç duyar? Benim aklıma ilk gelen “Kredi Garanti Fonu” uygulamasıyla Türk bankalarının Türk Lirası kredi portföylerinin artmış olması. Türk bankaları bu ekstra TL’yi nereden bulacak? Takas piyasası ile yurtdışındaki bankalardan olabilir.

        Hangisinin olduğunu kestiremiyorum. Ancak şu gerçek ki “Türk Lirası faizler artıyor” ve bir başka net olan konu var ki “enflasyondaki bozulma ve FED’in durumu bu duruma hiç yardımcı olmuyor”.

        Bu durumda da gözler bir kez daha TCMB’nin üzerine çevriliyor.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar